Sıfırın altında 14 derece, dik eğimli yolu kaplayan parıltılı buzun üzerinde yer yer karlı bölgeler de var. İşte böyle zorlu kış şartlarında en iyi yol arkadaşımız hangisi sorusunun cevabını aradık ve bunun için farklı değerlendirme disiplinleri kullandık. Sonuçta her bir disiplinin liderinin dışında en iyiyi, yani kar kralını da bulduk. Ancak tek değerlendirme konusu karda ilerleye bilmek değildi. Yani hangisinin kaloriferinin daha iyi olduğu veya hangi ekstraların yolcuları daha rahat ettirdiğini de araştırdık. Bunun için sadece tasarruf odaklı hazırlanmış Toyota Prius gibi hibrid araçları konuk ettik: Acaba yakıt dışında ısıtma ve tutunma konularında da tasarruf var mı? Tutumlu modellerin (Golf BlueMotion, Toyota Prius ve Opel Astra) dışında karşılaştırmaya, 4×4’leri (Audi A4 Allroad quattro, BMW X1, SkodaYeti) ve aile araçlarını (Skoda Superb, Mercedes E Serisi ve VW T5) dahil ettik. Elektronik oyuncakların henüz icat bile edilmediği eski güzel günleri anmak için bir VW Kaplumbağa da start çizgisinde yerini aldı. Neticede Kaplumbağa’nın arkadan motor arkadan itiş konsepti, tam bir kar aracı olmasını (en azından kendi zamanında) sağlıyordu.
GRUP 1: Tasarruf modelleri
Hangisinin kış rezervleri en yüksek?
Tasarruflu dizeller ve hibrid sistemleri otomobillerin tüketimini düşürüyor. Ancak bunların hepsi kışa uygun değil.
Astra’nın yol bilgisayarının gösterdiği dış sıcaklıklar pek de doğru değil: Eksi 20 derece hava sıcaklığını eksi 14 derece olarak gösteriyor. Ancak bu, Astra’nın kış testinde yaptığı tek önemli hata. ~Bunun dışındaki disiplinlerde Astra, kar üzerinde rahatça ilerledi, 215 mm’lik geniş tabanlı lastikleri sayesinde grubunun en kısa fren mesafesine imza attı, tasarruf odaklı ayarlara sahip CDTI motoruna rağmen iç mekanını rahatça ısıtabildi, ısıtmalı yan aynaları da içeren zengin donanım kalemleri ise görevlerini başarıyla yerine getirdi. Prius sahiplerinin ise soğuğa biraz dayanıklı olmaları gerekiyor. Örneğin ısıtmalı koltuklar sadece Executive paketi ile ve gerçekten yüksek bir ekstra bedel ödenerek alınabiliyor. Bunun dışında bu tutumlu hibrid, hızlı da olamıyor: Aşırı defansif ESP ilerlemeyi engelliyor ve sürekli artan uyarı sesleriyle can sıkıyor. Kalorifer sistemi de daha iyi olabilirmiş: Baş hizasında üflenen havanın sıfır dereceyi aşabilmesi 4 dakika sonra mümkün oluyor. Aynı sürede Golf ve Astra’nın sistemleri, sürücüye çok daha sıcak hava üflüyor.
Golf: Tutumlu TDI’a rağmen iç mekanı ısıtabiliyor
İyi ısıtmanın nasıl olması gerektiğini VW gösteriyor. Kaputunun altındaki BlueMotion TDI motor, iç mekanı da rahatça ısıtabilecek kadar sıcaklık üretebiliyor ve sadece 14 dakika içinde iç mekan, oda sıcaklığına ulaşıyor. Koltuk ısıtıcısı ise, üzerindeki kalın kar montuna rağmen sürücünün kalçalarını aşırı ısıtıyor. Bunların dışında Golf, kaygan zeminlerde neredeyse mutlak bir güvenli sürüş sunuyor, daha ince tabanlı lastikleri ve akıllı tepkiler veren ESPde yokuş yukarı ilerlerken izini temiz bir şekilde korumasını sağlıyor. Hatta elektronik sistemler, artan hızla birlikte viraj alma çapını düşürmekte sürücüye yardımcı oluyor. Bunun için ESP, ön tekerleklere çok iyi dozlanmış fren komutları göndererek, Golf’ün hafifçe viraj içine dönmesini sağlıyor. Astra ve Prius ise aynı hızlarda, müdahalesiz bir şekilde viraj dışına doğru savrulma gelimi gösteriyor.~SONUÇ
Tasarruf odaklı ayarlara sahip dizellerin yeterince ısıtamayacakları kesinlikle geçersiz bir önyargı. Aldığı çok iyi sonuçlarla Golf, Prius ve Astra’ya hatırı sayılır farkattı. Bunun dışında Golf, yolda güvenle ilerliyor ve kar ve buzda en azbir 4×4 kadar başarılı. Prius kardan korkarmış gibi ilerleyebilirken, Astra’nın arka koltuk yolcuları çok uzun bir süre üşüyor.
GRUP 2: Aile otomobilleri
Kar tatiline hangisi daha hazır?
T5, Superb ve T-Modell… Üçü de konforlu ve geniş iç mekanlı araçlar. Ancak burada sadece biri galip gelecek
T5 kullanmak donmak demektir. Bu sözen azından ilk birkaç kilometre için kesinlikle doğru: Çok soğuk havalarda T5, büyük iç mekanını makul sıcaklıklara çıkarmakta zorlanıyor. Örneğin 6. dakikanın sonunda ayak bölmesindeki sıcaklık sadece sıfır derece. Aynı sürede E Serisi’nin üflediği hava sıcaklığı ise 19 dereceye ulaşmış oluyor. Büyük VW, karda ilerleme konusunda da zorlanıyor. 2 bin 400 kg’lık yüksek ağırlığı nedeniyle T5, hem uzun mesafelerde durabiliyor hem de yön değiştirmelerde karın içinde savruluyor. Temiz yön değiştirmeler için VW’nin yürüyüş hızında kullanılması gerekiyor. Bunun dışında T5, güç aktarımı konusunda da sonunculukta kalıyor. Arkadan itişli Mercedes bile karda,VW’ye göre çok daha rahat hızlanıyor. ~Skoda soğuğa iyi hazırlanmış
Skoda Superb hızlanma konusunda VW’den çok iyi değil ama bir oyuncak rahatlığıyla yönlendirilebiliyor ve örneğin ani yön değiştirmelerde kontrol edilebilirliğini daha uzun süre koruyor. Bu sırada ESP’nin de daha az müdahale etmesi gerekiyor. Yokuş yukarı yapılan sürüşlerde Superb, daha akıcı sürüş özellikleri sunuyor. Çek otomobilinin iç mekanı da daha hızlı ısınıyor. Standart olarak sunulan ısıtmalı cam suyu ve yan aynaları da içeren donanım listesiyle de Superb VW’den (sadece dış ısı göstergesi ve ısıtmalı aynalara sahip) avantajlı. Mercedes’in zayıflığı arkadan itiş konseptinden kaynaklanıyor: Skoda’nın aksine gücün aktarıldığı tekerleklere binen ağırlık az. Hızlanmalarda E serisi, etkili çekiş kontrol sistemi sayesinde başarı sergiliyor ve 40 km/s’ye Skoda’dan daha çabuk ulaşıyor. Sürüş özellikleri ve denge konularında ise Mercedes, boşa dönen tekerleklerinin yanal tutunma kabiliyetlerini kaybetmesi nedeniyle sorunlu. Bu nedenle ESP çok daha sık müdahale etmek, yani gücü kısmak zorunda kalıyor. Sonuç olarak E Serisi, daha güvensiz olmasa da yavaş kalıyor. Diğer taraftan harika bir fren performansı sergiliyor ve ezilmiş karlı zeminde 50 km/s ile yapılan fren testinde, VW T5’ten neredeyse bir araç boyu önce durabiliyor. Eksi 18 derecelik sıcaklıkta sadece Mercedes’in yol bilgisayarı, dış sıcaklığı doğru ölçtü.
SONUÇ
Dezavantajlı olmasına (motor önde, çekiş arkada) rağmen Mercedes, buz çağından kurtulmada en iyi seçenek olmayı başarıyor. Başarılı tepkilere sahip elektronik sistemler sayesinde güvenli, donanımları ve ısıtma sistemleri çok soğuk günler için bile uygun. T5 ve Skoda güç aktarımı konularında geride kalırken, özellikle T5 yolcularının çok kalın giyinmeleri gerekiyor. ~GRUP 3: 4×4’ler
Hangisinin pençeleri daha sivri?
Acaba 4 tekerlekten çekiş, sorunsuz bir karlı zemin sürüşünün garantisi midir? A4, X1 ve Yeti bu sorunun cevabını verecek
Bolca eğim ve viraj ve yeni yağmış tazekar… 4 tekerlekten çekişli araçlar burada kendilerini, Heidi’nin dağ evindeki hissettiği kadar hisseder herhalde. Ancak burada söz konusu olan bir çocuk oyunu değil, gerçekten zor bir iş. BMW X1 örneğinde olduğu gibi sistemlerin zayıflıkları sadece böyle ortaya çıkabilir: Canlı ve sportif bir şekilde dağa tırmanıp trafiğe kapalı alanda en iyi zamanlara imza atıyor, ama slalom disiplininde birden saçmalamaya başlıyor. X1’e özel olarak ama kuru zemin şartları öncelikli olarak hazırlanan lastikler (Lastiğin bu BMW versiyonunu, yanağındaki yıldız figüründen tanımak mümkün) yeterli yanal tutunma sağlayamıyor ve aracın ani yön değiştirmelerde karın üzerinde doğru izden aşırı sapmasına neden oluyor. Fren disiplininde ise X1, Skoda’ya bile boyun eğmek zorunda kaldı. Yeti’de ise mühendisler deneysellik yerine güvenilir teknikleri tercih etmişler. Aksları arasındaki eşit güç dağılımı ve lastiklerinin etkili yanal tutunma kabiliyeti sayesinde Yeti, sürüş özellikleri parkurunu abartısız ama son derece kendinden emin bir şekilde kat ediyor. Bunun dışında Çek temsilci, slalom parkurunda da kötü sürprizler yaratmayan ve rahat kontrol edilebilen güvenli bir sürüş karakteri sergilerken, kalkışlarda da başarılı rakamlara imza atıyor. ~Hızlanma testinde en etkili sistem quattro
Sürüş özellikleri parkurunda Audi, konu hız olduğunda iki rakibini de geride bırakıyor. Ancak slalom parkurunda hızlı olmasa da ESP’nin fazla müdahale etmesine gerek bırakmayacak bir rahatlıkla ilerliyor. Kalkışlar ve hızlanmalarda ise quattro adlı 4 tekerlekten çekiş sistemi, kesin bir üstünlüğe sahip. Testte hiçbir rakip onun kadar hızlı olamıyor ve yere eşit güç aktaran tekerlekleriyle her zaman rakiplerinden daha hızlı ilerliyor. Benzinli motorlar Audive BMW’nin etkileyici kalorifer sistemlerine sahip olmasını sağlıyor: Beşinci dakikanın sonunda üflenen havanın sıcaklığı iyice artarken, aynıanda Yeti’nin ölçümleri 0 derece civarında geziniyor. TSI’ın ısıtma kabiliyeti bir dizelden daha fazla değil. Buna Yeti’nin büyük iç mekanı da eklenince ısınmak için daha uzun süre beklemek gerekiyor. VW Grubu’ndaki kardeşleriyle (Superb, T5, Golf) karşılaştırıldığında Yeti’nin koltuk ısıtıcıları da daha zayıf kalıyor. Ancak Yeti’nin, mecazi anlamda da olsa insanın içini ısıtan bir özelliği var: Buradaki iki rakibine göre çok daha uygun olan fiyat
SONUÇ
Audi A4 tırmanma ve ısıtma konularında başarı göstermekle kalmıyor, BMW gibi yüksek bir sürüş keyfi de sunabiliyor. Ayrıca hem izine sadık kalıyor hem de hiçbir disiplinde önemli bir başarısızlık göstermiyor. Yeti’de durum böyle değil: Sürüş özellikleri konusunda iki rakibinin gerisinde kalıyor. Ancak fren mesafesi konusunda Skoda önde.~Kaplumbağa kazıyarak ilerliyor
Kaplumbağa’nın karı kazıma kabiliyeti, arkadan motor-arkadan itiş konseptinin sayesinde çok iyi. Ancak ilerleme kabiliyeti ne kadar seviliyorsa, kalorifer sisteminden de aynı derecede nefret ediliyor. Peki ama günümüzün modern otomobillerinin karşısında durumu ne? Bunun cevabını bulabilmek için Kaplumbağa 1600’ümüzü bayağı zorladık. Sürüş özellikleri: Çoğu arka tekerleklere binen düşün bir ağırlık, hiç olmayan sürüş yardımcıları… Virajlarda güvenli kullanım için deneyimli bir sürücü olmak gerekiyor. Ancak ihtiyar VW, slalom testinde gerçekten de ilk sırada. İnce tabanlı lastiklerinin üzerinde akıcı bir şekilde dans ederek en iyi zamanlara imza atıyor. Ancak dikkat! Konufren olduğunda emektar otomobil tam anlamıyla saçmalıyor. Çünkü ABS bile yok. Eğer buotomobille yakın çevreye dikkat etmeden gidiyorsanız, tehlikeli bir sürücüsünüz demektir. Kalorifer de tam bir zayıf nokta: Klasik bir Kaplumbağa özelliği olarak ayaklarınız pişerken başınız donuyor. Pekiya kışlık donanımlar? Tabi ki yok ve zaten hiç olmadı.
Değerlendirmeler nasıl yapıldı?
İlerleme disiplininde, slalom (18m aralıklı kukalar), güç aktarımı (0-40 km/s)ve sürüş özellikleri (virajlı parkur) değerlendirildi. Bunun için hem zaman ölçümleri hem desübjektif his değerlendirmeleri yapıldı. Sürüş güvenliği disiplini, fren mesafesi (50 km/s’den) ve sürüş özellikleri bölümlerini (sübjektif) barındırıyor. Isıtma bölümünde, ayak ve baş kısımlarıyla koltuk ısıtıcılarının sıcaklıklarını ikişer dakika aralıkla ölçüldü. Kışlık donanımlarda ise standart donanımlar ve satın alınması mümkün opsiyonlar birlikte değerlendirildi. Her disiplinde en iyi sonuca10, sonrasına ise daha düşük puanlar verildi.~Cimri Golf kaliteden tasarruf etmiyor
Golf’ün birçok karşılaştırmayı kazandığını zaten biliyoruz. Ancak BMW X1 veya Audi A4 Allroad gibi daha büyük, güçlü ve lüks otomobilleri geride bırakabilmesi ise hem şaşırtıcı hem de akla yatkın bir sonuç. Çünkü burada, sadece etkili 4×4 sistemleri veya pahalı konfor opsiyonlarını değerlendirmedik. Karı cesurca kazıyıp ilerleyen Golf, kaygan zeminlerde doğru izini korumayı, yolcularını ısıtmayı ve tüm bunları makul sayılabilecek fiyatlara satabilmeyi de başaran bir otomobil. Bu sayede VW’nin temsilcisi, bu karşılaştırmayı da birincilikle bitirmeyi başararak kış kralı oldu. Dedesi Kaplumbağa’nın da teste konuk edilmesi ise, kar ve buz karşısında modern otomobillerin tümünün aslında oldukça iyi ve çok daha güvenli olduklarını ortaya çıkardı.
~
Bir yanıt yazın