“Benim çok güvenli bir otomobilim var ve bana bu nedenle hiçbir şey olmaz” yaklaşımı oldukça hatalıdır. Hangi aracı alırsanız alın, sürüşün sizin dışınızda gelişen temel ilkeleri olduğunu hiç ama hiç unutmayın. Güvenli sürüş için belirlenmiş üç temel unsur vardır. Bunlar, sürücü, araç ve yol koşullarıdır. Bu temel ilkelerden en önemlisi yol koşullarıdır. Ülkemiz gibi bol çukurlara sahip bölgelerde yol koşullarının önemi çok fazladır. Yani siz istediğiniz kadar kurallara uyan ve güvenlik kuralları içinde araç kullanan bir sürücü olun ve yeni nesil güvenlik özellikleri maksimum seviyede olan bir araç kullanın, yol koşullarına müdahale etmeniz imkansızdır. Bu nedenle her zaman değişebilecek olan yol koşullarına karşı hazırlıklı olmanız ilk gereken özellik olmalıdır. Bununla birlikte trafik koşullarında aldığınız eğitimlerle birlikte her bireyin kendisini eğitmesinin de büyük bir önemi bulunmaktadır. Trafik güvenliğinin sağlanmasında en büyük rolün sürücüye düştüğü unutulmamalıdır ve bu sayede kazaların birçoğunun önüne geçebilme gibi bir şansımızın olduğu her zaman hatırlanmalıdır. Bu nedenle sürücünün üzerine düşen lastiklerin kontrolleri, iyi görüş için camların ve aydınlatma gruplarının temiz olması, sileceklerin ve silecek suyunun kontrolü, rahat kıyafetler giyilmesi, yüksek topuklu ya da kalın tabanlı ayakkabılardan uzak durulması, trafik seti, ilk yardım çantası ve yangın söndürücü gibi önemli ekipmanların kusursuz olmasına büyük bir özen gösterilmesi gerekir. Elbette bunlarla birlikte ideal sürüş pozisyonunu bularak yola ve otomobile tam olarak hakim olacağınız pozisyonu seçmenizin de önemi çok fazladır.~Son olarak unutulmaması gereken en önemli konulardan birisi de emniyet kemeri kullanımıdır. Araç içinde bulunan her yolcunun hayata emniyet kemeri ile bağlı olduğu unutulmamal Emniyet kemerleri muhtemel bir kaza anında yaşanabilecek üzücü olayların önüne geçilebilmesi adına büyük bir önem taşımaktadır. Ayrıca takip mesafesi kurallarına da sadık kalarak hem sizin hem de çevrenizdekilerin trafikte daha güvenli bir yolculuk yapacağınızı da aklınızdan çıkarmamanızda yarar var. SUV’larla arazide ve yolda güvenli sürüş özellikleri arasında bazı farklar vardır. Örneğin SUV’larda araç yüksekliğinin riski de artırdığını unutmamak gerekir. Son yıllarda iyice yaygınlaşan, şehir trafiğinde kullanıma uygun arazi araçları, özgün yapıları nedeniyle otomobillerden farklı bir takım ilave güvenlik kurallarına ihtiyaç duyarlar. Bu kuralları umursamayan ve araçlarını, binek otomobiller gibi kullanmaya kalkışan SUV sürücüleri, istenmeyen kaza durumlarıyla karşı karşıya kalıyor. Genellikle yüksek yapıları nedeniyle trafikte sağladığı hakimiyet hissi ve tacizlere karşı güvenlik amacıyla tercih edilen SUV’lar, arazi şartlarından çok şehir trafiğinde kullanılıyor. Verdiği yüksek konfor ve dört tekerlekten çekiş sistemiyle gelen güven hissi sahiplerine bu araçların her şeyi yapabileceğini düşündürse de aslında SUV’ların limitleri otomobillere göre daha düşüktür. Bunda temel faktör araçların yüksek yapısıdır. Ağırlık merkezi yükseldikçe, beklenmedik durumlarda denge sağlamak zorlaşır ve kıvrak olmamaları nedeniyle ani ağırlık transferlerinde kontrol kaybı otomobillere göre daha kolay olur.~Genelde güçlü motorlarla donatılan SUV’larla hız yapmaya kalkışmak büyük risk taşır. Çünkü yüksek ağırlıklı araçlarda yüksek hızın kontrolü de daha zordur. Hız arttıkça aracın yüksek yapısı, alttan geçen hava akımı ve ağırlık nedeniyle gerek düz gidişlerde gerekse virajlarda stabilite sorunları baş gösterir. Yüksek yapıları nedeniyle SUV’ların viraj limitleri düşüktür, bu nedenle otomobiller gibi hızlı dönmeye çalışmak -dört tekerlekten çekiş sistemine rağmen- risk taşır. Zaten SUV’ların yaptığı kazaların büyük çoğunluğunu taklalar oluşturmaktadır. Elbette SUV’lar arasında da Range Rover Sport gibi asfalt özelikleri artırılmış versiyonlar vardır ama yine de her zaman dikkatli olmak, daha güvenli kullanım ve güvenli trafik ortamı sağlayacaktır. SUV’ların yüksek gövde ağırlıkları, birkaç istisna dışında büyük çoğunluğunda fren yeteneklerinin de otomobillerden zayıf olmasına yol açar. Tümü ABS’yle donatılmış olsa da fren mesafesi beklenilenden uzun olabilir. Zaten yapmış olduğumuz test sürüşleri sırasında, binek otomobilde 39 metre gibi bir duruş mesafesini artık eleştirmeye başladığımız bir dönemde, bir SUV bu fren mesafesine ulaştığında başarılı olarak değerlendirmemiz, ne söylemek istediğimizi daha iyi anlatacaktır. Yapılan testler sırasında SUV araçların ortalama 42 metre gibi bi rmesafe içinde durduğu ortaya çıkmıştır. Bu başarılı bir fren sistemine sahip otomobile göre neredeyse 5 metre daha uzun bir mesafedir. Bu 5 metre ani bir duruş sırasında SUV’un bir otomobilden 5 metre daha sonra durabileceği anlamını taşımaktadır.~Bu nedenle en doğrusu, otomobiller gibi SUV’ları da hız limitleri içinde kalarak kullanmaktır. Dört tekerlekten çekişli her SUV’un arazi kullanımına uygun olmadığını bilmek gerekir. Günümüzde üretilen SUV’lar öncelikle şehir trafiğinde, daha sonra da toprak kır yolları ya da ıslanmış karla kaplı dağ yolları ve piknik alanları gibi hafif zorluktaki arazi koşullarında kullanılması planlanan araçlar olduğu için arazi yetenekleri hayli sınırlıdır. Üstün arazi yetenekleri olan araçlar zaten bu şekilde tanıtılarak satılmaktadır. Yine de şehir tipi arazi araçları içinde de farklı çekiş özellikleri ve arazi yeteneklerine sahip modeller vardır. Öncelikle tıpkı otomobillerde olduğu gibi aracın limitlerini bilmek ve buna uygun sürüşler yapmak, dağ başlarında çekici ya da traktör aramaktan iyidir.
Araziyi tanımak güvenle ilerlemek için önemli
Arazi sürüşlerinde temel kural, üzerinde ilerlenen yüzeyin ve kullanılan aracın özelliklerini iyi bilmektir. Aracın çekiş özellikleri ne olursa olsun uygun lastik kullanılmadığında çok basit engebelerde bile takılıp kalınabilir. Ama çekiş özellikleri yetersizse kullanılacak lastiğe rağmen ilerleme sağlanamayabilir. Engebeli arazide ilerlemek için en önemli kurallardan biri de aracın yaklaşma, uzaklaşma ve karın açılarını bilmektir. Böylece aracın geçebileceği ya da takılabileceği engebeleri önceden kestirmek mümkün olabilir. Bununla birlikte kullandığınız araç heybetli bir SUV olsa bile örneğin egzoz borusunun yere yakın konumlandırılması ve üzerinde bir koruma olmaması nedeniyle hiç beklemediğiniz bir anda yola devam edemeden zemine gömülerek, kendinizi yardım beklerken bulabilirsiniz. ~Kullandığınız aracı iyi incelediğiniz ve kabiliyetini iyi bildiğiniz taktirde zaten bu tipbir sorunla karşı karşıya kalmazsınız. Elbette SUV’lar yüksek yapıları nedeniyle binek araçların yapamayacağı kabiliyete sahiptir. Canınız asfaltı terk edip, orman ve dağlık yollarda sürüş yapmak istediğinizde bunu yapabilme şansına sahipsinizdir. Asfalt üzerinde de binek bir otomobilden özellikle sürüş pozisyonu açısından kendinizi daha iyi hissedersiniz ama siz siz olun bu söylediklerimize kulak tıkamayın ve şunları kesinlikle yapın: Aracınızı tanıyın, özelliklerini ve kabiliyetini araştırın. Yol karakterini sizin belirleyemeyeceğinizi ve her an bir çukura yada ters eğime denk gelebileceğinizi unutmayın. Son olarak kullandığınız araç ne olursa olsun ona hükmedenin siz olduğunu unutmayın ve siz sürücülük kurallarını yerine getirerek, çevrenizdekilere ve kendinize maksimum güvenlik sağlayın. Arazide hız yapmak cross country tipi özel yarış araçlarının işidir. Normal bir SUV’la hız yapmaya kalkışmak hem sürücü, hem de araç için risk taşır.
Sadece isimi yetiyor
Toyota, sahip olduğu spor otomobil deneyimini tekrar gözler önüne serdi.
Bir yanıt yazın