Geri dönün!” Kepli adam yanlış anlaşılamayacak bir el hareketi yapıyor ve ekliyor: “Genç adam, aracın çok geniş.” Ne küstahlık ama! Bu canımı çok sıkıyor, sinirden kasılıyorum. Ben bir süper starla yoldayım ve kapıdaki tip bizi içeri almak istemiyor. Ancak burada söz konusu olan özel bir kulübün otoparkı değil, Hamburg’daki Elbe Nehri’nin altından geçen tünel. 1.90 m genişliğindeki bu olukta farklı kurallar geçerli ve aracım da gerçekten çok geniş. Aracım derken, efsanevi Dakar Rallisi’ni art arda kazanan ve iki aynasının arası 2 metreden daha geniş olan VW Race Touareg’i kastediyorum. Sonuç olarak Race Touareg’i bu tünele sokmam imkansız. Ancak ileri teknoloji ürünü birralli prototipiyle büyük şehre giriyorsan bunları da hesaba katman gerekiyor. RT2 (2. nesil Race Touareg’in resmi fabrika kodu) bu zorlu maratonu iki kez kazanmış bir araç. Yani kayalıklarla kaplı Calamuchita Vadisi’nde zorlanmadan ilerlemiş ve Atacama Çölü’nü en yüksek hızla geçmiş bir ralli otomobili. Bizlerse kaba saba aracı tamamen farklı bir bölgeye getiriyoruz: Elit arazi araçları ve güzel SUV’ların anavatanı olan şehre! İlk sürüş bile alnımdan soğuk terler dökülmesine neden oluyor: Turist otobüslerinin taciz kornaları ve bekleyen taksilerin arasında manevra yapıp girmemiz gereken küçük köprülerin girişleri tam bir kabus. Özellikle de sert dönüşlerle girilmesi gerekenler! Ne işkence ama! ~Arka görüş diye bir şey yok, sıralı şanzıman takılıp duruyor, dönüş çapını ise 100 metreymiş gibi hissediyorum. Acaba çöl pilotları hiç dönüş yapmıyor mu? Ancak 16 gün boyunca kimi 800 km’yi bulan zorlu etaplarda maksimum hızla ilerleyebilen bir araçta böyle eksiklikler tabi ki göz ardı edilebilir. Trafiğe çıkma iznine sahip olan aracın normalde Şili veya Arjantin haritalarının saklandığı torpido gözünde bir ruhsat buluyorum: VW Motor Sport, testaracı, emisyon sınıfı belli değil. Bu kağıt, aracımızın sadece çöl gezginine dönüştürülmüş bir seri üretim Touareg türevi olmadığını kanıtlıyor. Gerçektende bu elde üretilmiş offroad aracının, konforlu SUV Touareg ile neredeyse hiç ortak noktası yok. Motor ise özünde eski bir tanıdık: Touareg R5 TDI’dan alınan bir turbo dizel. Diğer taraftan burada da benzerlikler silindir adediyle sınırlı. İyi çalışan ve geri planda kalan homurtular çıkaran standart Touare’in iyi çalışan motorunun aksine RT2’nin motoru, kesinlikle çok gürültülü bir makine. Tıkırtılar, homurtular, vızıltılar, çığlıklar, ıslıklar… Rölantideki sesler bile aşırı tüketen bir makine olduğunu anlamak için yeterli. Bunun dışında bu yarış motoru, 174 HP’lik standart versiyon gibi 174 HP değil, 300 HP üretiyor. 400 Nm’lik standart tork ise neredeyse iki katına çıkmış. Durum böyle olunca, sıkışık trafikte kamyonların arkasına düştüğünde veya durkalk yolculuklarda bu motordan verim alınamaması da anlaşılır oluyor. ~Çünkü bu çok kademeli turbo beslemeye sahip yarış makinesi, gerçek gücünü göstermek için yüksek devirlere ihtiyaç duyuyor. Aslına bakılırsa limitlerini görebilmek için bu aracı zorlamak gayet hoş olurdu. Acaba bu sert çocuk ne kadar zorlanabilirdi? Bunun denemesini yapmak için arka tekerleği bilinçli olarak bir göbeğin üzerinde geçirerek tepkileri bekliyorum. Sonuçta hiçbir şey olmuyor. Karbon karoserden hafif bir gacırtı duyulurken, darbenin kalanını ise 250 mm’lik helezon strokları emiyor. Geride ise beyaz kaldırım taşını boyayan lastik izi ve bizi izleyen motosikletlinin olumsuz bir ifadeyle başını sallaması kalıyor. Kim bilir, belki yeşil ışık yandığında motorun yağını ısıtmayı başarabilirim diyerek bir deneme yapıyorum ama bu da olmuyor. Çünkü gölgede 50 derece sıcaklıkta yarışmak için yaratılmış bir aracı, maksimum 60km/s ile gidebildiğiniz şehir ortamında gerçekten ısıtmanız imkansız. Bunun nedeni ise araçta, zor şartlara dayanmasını sağlayan ekstra soğutma sistemlerinin bulunması. Çünkü çöl şartlarında hem iç mekanı, hem diferansiyelleri, hem inter cooler’ı hem deradyatörü fazladan soğutabilmeniz gerekiyor. Bir rampa üzerinden kumsala inmek de bu aracı kesinlikle zorlamıyor. Toplam üç adet diferansiyel kilidi ve arazi tipi lastikler aracın her şart altında ray üzerindeymiş gibi gitmesini sağlıyor. Hayır, büyük şehirde RaceTouareg II’yi zorlayabilecek hiçbir şey yok. Aşırı büyük boyutları dışında tabi ki!
~
SONUÇ
Touareg ismi kesinlikle yanıltıcı olsada standart SUV ile RT II bir şekilde akraba. Ama kesinlikle çok uzak akraba! Durum ne olursa olsun bu çöl yarışçısını kullanmak hiçbir VW’de olmadığı kadar keyifli. RT II, sert, gürültülü ve neredeyse bir touring yarış aracı kadar mutlak bir sporcu. Aynı zamanda bir Unimog kadar da sağlam. Durum böyle olunca VW’nin Dakar’ı kazanması pek de şaşırtıcı olmuyor.
Bir yanıt yazın