Genel

Bulli geri döndü!

Efsane cep vanı olarak geri döndü: Bir zamanların Bulli Samba’sı.

TARİHÇE

İlk başlarda, farklı VW parçalarından oluşturulmuş basit ve derme çatma
bir ulaşım aracıydı. VW’nin Wolfsburg fabrikasının çalışanları bu aracı, malzeme
taşımakta kullanıyordu. İşte bu nakliye aracı ilk VW Bulli’nin yaratılmasında
örnek alındı. Sağlam ve fonksiyonel bir araç olan Typ 2 T(ransporter)1, arkasındaki
24.5 HP’lik Kaplumbağa motoruyla hızla büyük başarılara imza attı. Kısa
bir süre sonra Typ 2’den onlarca farklı karoser versiyonu üretildi. Camlı tavana
ve fazladan süslemelere sahip olan Samba-Bus ise ailenin en ünlüsüydü.

VW nostaljisiyle randevu: Meslektaşımız
Joachim Staat, Genevre’de Bulli’yi yakından
inceledi. Aşırı kompakt boyutlarına
rağmen Bulli, kesinlikle küçük değil. Teknolojileri
VW raflarından alınmış.

Bazı konseptler sadece karnınızda
o tanıdık karıncalanmayı
yaratmakla kalmaz, kolektif bir
haykırışa da neden oluyor: Mutlaka
üretin! İşte VW’nin Cenevre’de
sergilediği konsept de bunlardan
biri. Hem de insanlarda
dokunma ve sahip olma refleksi
uyandıran bir isimle: Bulli. Ancak
bu cep vanı, isminin dışında nostaljik
kırmızı-beyaz renkleriyle de
geçmişin o güzel günlerine gönderme
yapıyor. Ayrıca o kadar
mantıklı görünüyor ki insan
“böyle bir şey VW’nin aklına neden
daha önce gelmedi” diye
düşünmeden edemiyor.

Aslında bu yanlış bir düşünce.
Çünkü bu projenin startı, aslında
2001 yılında Microbus ile verilmişti.
Ancak bu konsept “mikro”
bir araç olmaktan kesinlikle
çok uzaktı, hatta aşırı büyük olması
~nedeniyle VW Transporter’a
rakip olacağından, istenmeyen
çocuk haline geliverdi.
Yeni Bulli’de ise bu konuda kesinlikle
çok daha akıllıca davranılmış:
1950’lerin orijinal Bulli’sinden
daha büyük değil, hatta
daha küçük. Evet, orijinal Bulli’den
30 cm daha kısa! Ayrıca bu
kısalığı ile zamanın ruhuna da
daha uygun, çünkü günümüzün
sürekli büyüyen şehirlerinde trafik
de her geçen gün daha kalabalık
oluyor. Tüm kısalığına rağmen
Bulli, akıllıca tasarlanmış ayrıntılarıyla
gayet “oturaklı” bir görünüm
çiziyor.

Fuarda mezurayı çıkarıp boyunu
ölçtüğümüzde 3.99 m ile
Bulli’nin, bir Polo’dan sadece 2
parmak daha uzun olduğunu görüyoruz.
1.70 m’lik yüksekliği
ise neredeyse bir Sharan kadar.
Karşılaştırma yapmak gerekirse:
1950 model T1 hem daha
uzun hem de daha yüksekti, ancak
daha dardı.

Üçlü bank ve yatak olan
koltuklar: Çiçek çocukların dönüşü

Bulli’nin kutuyu andıran formu
o kadar geniş bir iç mekan sağlıyor
ki mühendisler, hem önde yeniden
3’lü bir bank kullanmayı
hem de koltukların tamamı yattığında
iç mekanı büyük bir yatağa
dönüştürmeyi başarmışlar. Bank
mı? 1960’ların normal karşılanan
bu koltuk tasarımı günümüzde
ise gayet cool kabul ediliyor.
Bu konsepti gören eski Bulli
sahipleri, hem yaptıkları uzun
yolculukları he de geçmişin güzel
müziklerini özlemle hatırlayacaktır
herhalde. Müzik demişken:
Konseptin eğlence sistemi,
Amerikalı ünlü gitar üreticisi Fender
ile birlikte geliştirilmiş.
Bulli’nin yeni hali eskisine
göre çok daha değişken bir yapıya
sahip. Öndeki orta ve yan koltuklarla ~
arkadaki üçlü koltuklar
yatırıldığında ortaya, yaklaşık 2 m
uzunluğunda bir yatak çıkıyor.
Oluşturulan bu yatak “çiçek çocuklar”
zamanındaki gibi uzanıp
yıldızları seyretmek için harika.
Bunun dışında pratik kullanım
meraklıları, 1600 lt’lik bagaj hacmiyle
ve araçla aynı genişlikteki
büyük bagaj kapağı nedeniyle
de mutlu olacaktır.

Kokpite bakıldığında ise en
küçük bir retro etkinin olmadığı
görülüyor. Örneğin orta konsol
bir iPad’den oluşturulmuş. Raylı
bir sistemle sağa sola kayabilen
iPad’i böylece hem sürücü
hem de yolcular kullanabiliyor.
İnce sütun ve kirişler sayesinde
neredeyse mükemmel olan
görüşü keyfini çıkarırken, kokpit
yarım daire formlu bir hız göstergesinden
oluşuyor. Yani devir
sayacı yok, vites kolu yok… Sadece
aracın ileri veya geri gitmesini
sağlayan bir marş düğmesi
var.

Bu aşırı derecede derli toplu li’nin
bir elektrikli otomobil olması.
İlk modelin hava soğutmalı
boxer motoruyla karşılaştırıldığında
insan “daha büyük bir ilerleme
olamazdı herhalde” diye düşünmeden
edemiyor. Konseptin
ön aksının hemen önünde konumlanan
elektrik motorunun
85 kW’lık (115 HP) gücü ve daha
ilk devirden itibaren vermeye
başladığı 270 Nm’lik torkun sağladığı
ataklığın ise nostalji ile
uzaktan yakından alakası yok. 0-
100 km/s’yi 11.5 saniyede gerçekleştiren
yeni Bulli’nin maksimum
hızı ise 140 km’de limitlendirilmiş.
Bunun nedeni ise
aracın kutuyu andıran yapısının
rüzgar direncini artırıyor olması.
40 kWh kapasiteli lityum-iyon
aküleri mühendisler, aracın çift
katlı zemininde gizlemişler. Ancak
bu rakamın gerçeğe uyarlanması
zor. Çünkü 300 km’lik
menzil kazandırabilecek olan bu
kapasitede bir aküyle Bulli’nin fiyatı
aşırı yüksek olurdu.
~

Birçokları gibi bizler de bu sevimli
halk-minibüsünü istiyoruz!
Mühendislerin yaptığı açıklamalar
ise kalbimize su serpiyor:
Bulli’nin burnunun ardındaki
bölgeye günümüzün teknolojileri
de sığabiliyor. Örneğin hacimleri
1.0 lt ile 1.4 lt arasında değişen,
güçleri ise 180 HP’ye ulaşan
benzinli TSI ve dizel TDI motorlar
rahatlıkla uyarlanabiliyor.
Sonuç olarak Bulli, üretime geçirilmesi
gayet mümkün bir araç.
Yani halkın ağzını sulandırıp
sonra raflara kaldırılacak bir projeden
çok daha fazlası. Gerçekten
de yeni Bulli’nin 4 yıl içinde seri
üretime geçmesi mümkün.

MICROBUS BİR HAYAL OLARAK KALDI



Üretimden vazgeçilme sebebi aşırı güzel olması değil, aşırı pahalı
olmasıydı. Kalifornia’da tasarlanan ve 2001’de tanıtılan Microbus’un, New
Beetle ve Beach Buggy ile birlikte VW’nin yeni retro serisinin unsurlarından
biri olması planlanıyordu. Konsept hali iyi tepkiler almasına rağmen, 4.75
m’lik vanın üretimi, karlılık kaygılarıyla iptal edildi. 2006 yılında ise proje,
Sharan ile T5 arasında bir de lifestyle vana ihtiyaç duyulmadığını düşünen
yönetim tarafından rafa kaldırıldı.

SONUÇ



Birçoklarına göre Cenevre Fuarı’nın yıldızı
Bulli. Hem sempatik hem de iç mekan
kullanım mucizesi olan bir araç VW’de eksikti.
Bir şov otomobili olarak modaya uygun
şekilde elektrik motorlarıyla donatılmış
olmasına rağmen Bulli’nin, sıfır emisyonlu
bir araç olarak piyasaya çıkma şansı yok denecek
kadar az. Neyse ki kaputunun altına,
gerçekleşme ihtimali çok daha yüksek olan
normal motorlar da sığabiliyor.

Yorum yazın

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.