Fren pedalı titriyor… Acaba orada neler oluyor? İmdat, fren saçmalıyor! ABS ile insanlar ilk kez tanıştığında böyle tepkiler veriyor ve elektroniğe karşı çıkıyordu: “Tanrım! Kampana frenleri kullanmaya devam edelim. Elektronik oyuncaklara hiç gerek yok!” Bugün geçmişin bu tür korkularına sadece gülüyor ve ABS’nin sunduğu açık güvenlik avantajını takdir ediyoruz. Neyse ki artık fren yaparken engel aşabilmemizi sağlayan bu donanım, en az elektrikli camlar ve yakıt püskürtme enjeksiyon sistemleri kadar doğal geliyor. Aracın kendi kendine park etmesini sağlayan, en doğru rotaları hesaplayıp bizi yönlendirebilen, yakıt tasarrufu sağlayan veya sadece sıkıcı günlük yaşantılarımızı renklendirme görevi üstlenen teknolojiler artık her yerde. En azından iddiaları böyle.Çünkü çiplerin hayatımıza girmesiyle birlikte güvensizlik hissi de artıyor. Başka bir deyişle sürücü, otomobil kullanırken kısıtlanıyor. Acaba sürüş hissi, rutinler ve refleksler, sorunsuz bir yolculuk için daha doğru temeller olabilir mi? İşte bu sorunun cevabını aramak için günümüzünen modern teknolojilerini, test etabi tutuyoruz: İnsan mı, makine mi? Hangisi daha iyi? İnsan beyninin elektronik devrelerden daha iyi çalışıp çalışmadığını, Bit’ler ve Byte’ların otomobil kullanımını kolaylaştırdığını mı yoksa zorlaştırdığınımı ortaya çıkarmak için, 12 rauntluk bir mücadele hazırladık. Testlerde makinenin saçmaladığı her rauntta galibiyet insanın kabul edildi. Bunu biraz açmak gerekirse: Güvenlik konusunda deney yapmaktan da kaçındık.~ Dikkatli bir insan karanlıkta, kızılötesi kameraya (Mercedes S Serisi’nde 3 bin 300 Euro’luk bir opsiyon) göre daha avantajlı olabilir ama böyle bir sistemden tamamen vazgeçmenizi de asla önermiyoruz. Çünkü bu sistemi satın alanlar hatırı sayılır bir desteğin sahibi oluyor. Elektroniğin kazandığı turlarda ise tam tersi geçerli: İnsan elektroniğe asla körlemesine güvenmemeli. Çünkü sonuçta aracı süren de, kararları veren de hala insan.
Start-stop sistemi kontak anahtarına karşı
Elektronik sinirleri yatıştırıyor
Çalışmayan bir motor yakıt da harcamaz. Buradan hareketle Mini Cooper’ın standart start-stop sistemi, motoru araç her durduğunda stop ediyor. Hepsinde mi peki? Tam olarak değil. Çünkü akü zayıfladığında, motor soğukken veya klima çalışıyorsa motor çalışmaya devam ediyor. “Ben bunu daha iyi yaparım” diyerek denemeye geçiyorum. Marş düğmesindeki elim her kırmızı ışık duruşunda çalışıyor. Aşınmalar? Akü problemleri? Bence önemsiz. Bu nedenle yakıtı kesiyorum. 60km’lik test sürüşü sırasında ben, motoru daha fazla stop ettim: 3.43 dakika. Bu da 100 km’de start-stop sistemine göre 0.1 lt kazanç sağladı. Çok düşük bir fark, değil mi? Yani benim çabalarım pek işe yaramıyor! Hem aracın hareketli aksamı aşınıyor hem de sürekli marşla oynamak cansıkıcı. Galip: Makine.
SONUÇ: MAKİNE İNSANA KARŞI 1:0
Teorik avantaj pratikte ortadan kalkıyor. Otomatik sistem daha konforlu ve aracı da koruyor.~Park sensörleri insan gözüne karşı
Sensörler her şeyi göremiyor
Gördüğünüz gibi, hiçbir şey görmüyorsunuz… Bu söz, kötü görüş özelliklerine sahip Opel Insignia için sonuna kadar geçerli. İyi ki tamponlarda, engelleri algılayıp beni sesli olarak uyaran sensörler var. Sensörlerin mesafe ölçümleri de oldukça hassas. Ben de daha iyi hesaplayamam. Ancak daha güvenilir olduğum kesin. Çünkü alçak engellerin (kukalarla simüle edildi) algılanması sorunsuz değil. İnsan ise bu tür engelleri daha iyi fark edip önlem alabiliyor. Elektronik ise bunu başaramıyor: Test sırasında kukalardan biri tamamen ezildi. Sevgili robot, hemen bir göz doktoruna git lütfen!
SONUÇ: MAKİNE İNSANA KARŞI 0:1
Teknik iyi ve görüş özellikleri kötü modellerde gerçekten yardımcı olabiliyor. Ancak algılama konusunda insan bir adım önde.
Park asistanı manevra kabiliyetine karşı
Teknolojinin tahminleri zayıf
Direksiyon sanki bir hayaletin görünmez elleriyle kontrol ediliyormuş gibi sağa sola dönüp duruyor ve son bir hareketin ardından araç park ediyor. Tiguan kendi kendine boş park alanına doğru manevra yapıp tam ortaya park etti. Ne şaşırtıcı bir teknoloji ama! Ancak hem boşluk çok büyüktü hem de park manevrası çok uzun sürdü. Belki kendisine pek güvenemeyenler için bu sistem faydalı olacaktır. Bana ise faydası olmaz. Tiguan’ın talep ettiği minimum 5.70 m’lik boşluğu ben, en az bir metre kısaltabilirim, çok daha hızlı park edebilirim ve boş park yeri ararken kaplumbağa hızıyla ilerlememe de gerek yok. Sevgili park asistanı, kovuldun!
SONUÇ: MAKİNE İNSANA KARŞI 0:1
İnsanlar park boşluklarına daha hızlı ve güvenilir bir şekilde park ediyor. En azından tecrübeli oldukları sürece. ~Gece görüş asistanı insan gözüne karşı
İnsan ileriyi daha iyi görüyor
Gece görüş sistemi, karanlıkta daha ileriyi görmek için faydalıdır. Ancak konsantre olmuş bir sürücü çok daha fazla şeyi da hahızlı algılar. Örneğin bir kedinin varlığını. Çünkü kedinin ışığı yansıtan gözleri, uzak mesafelerden bile sinyal lambaları kadar iyi algılanır. Sistem virajlarda da yetersiz kalıyor: Görüş hizanıza giren bir yayayı algılayamıyor. Ayrıca S Serisi’nin akıllı farları çevreyi o kadar iyi aydınlatıyor ki, sürücünün minik bir ekrandan takip edeceği paralel görüntüye ihtiyacı kalmıyor. Monitör, karanlık kalmaya devamet!
SONUÇ: MAKİNE İNSANA KARŞI 0:1
Gece görüş asistanı gerçekten yardımcı olabiliyor. Ancak dikkatli bir insanın gözü çok daha fazlasını algılayabiliyor.
Dinamik direksiyon reflekslere karşı
Doğru refleksler daha iyi
Dinamik direksiyon aracın küçük kaymalarında “tecrübeli bir ralli pilotu gibi” kontralar vererek düzeltmeler yapıyor. En azından A5’teki sistemi Audi bu sözlerle tanımlıyor. Nasıl yani? Robot benim manevralarıma müdahale mi ediyor? Evet, hem de çok başarılı bir şekilde. Örneğin bir virajda arka kısım savrulduğunda direksiyon, elektrik motorunun yardımıyla direksiyonu çeviriyor. Ancak istenmeyen yön değişimi yavaş olduğunda elektronik bunu algılayamıyor. ESP’nin sensörleri yumuşak dönüşleri tanımlayamadığından, dinamik direksiyon da devreye girmiyor. Bu bir zayıflık. Robot, çek elini direksiyonumdan!
SONUÇ: MAKİNE İNSANAKARŞI 0:1
Küçük bir sorunu olan süper bir sistem. Sorunu çözecek olansa tabi ki insan.~Spor-ESP sağ ayağa karşı
Rauntun galibi Bay Teknoloji
Günümüz modern otomobillerinin en önemli elektronik yardımcısı tartışmasız ESP. Elektronik stabilite programı, fren yaparak ve motora müdahale ederek arkadan kaymaları engelliyor. Ancak bu, spor otomobil sürücülerinin istemediği bir şey. Buna önlem olarak Porsche, Cayman’da sporfonksiyonlu bir ESP kullanmış:Yarış pistlerinde müdahaleleri çok daha az. Hoş bir teori ama bir yarış pilotu daha iyisini yapabilir. Yoksa gerçek öyle değil mi? Evet, öyle değil! Bunu yarış pistinde bizzat denedim ve elektroniğe yenildim. Çünkü Cayman S’in etkili sensör ağı, limitlerde hatasız fren yapabiliyor. Değerli zaman kayıplarına neden olan arkanın aşırı savrulması problemi sadece bende yaşandı. Direksiyonu çok geç çevirmek veya ön tekerlekler üzerinden kaymak gibi problemler elektronik sistemde yok. Hatta tam tersine spor ESP, örneğin önden kaymalarda, doğru fren müdahaleleriyle aracı doğru yöne çevirmenizde yardımcı bile oluyor. Her tekerleğe doğru fren yaptırabilmek için sürücünün, 4 adet fren pedalına ihtiyacı olurdu herhalde. Tam bir profesyonel pilot olan meslektaşım Dierk Mölle-Sonntag da çok uğraşmasına rağmen, tur başına neredeyse 1 saniye fark yemekten kurtulamadı. Tebrikler Sayın Bilgisayar, pole-pozisyon sizin!
SONUÇ: MAKİNE İNSANA KARŞI 1:0
Yarış pilotunun şaşırdığı an: Elektronik yardımcı olmadığında tur zamanları iyileşmiyor. Bu durum, Porsche’nin ESP’sinin ne kadar iyi çalıştığını kanıtlıyor. ~ESP tecrübeye karşı
Çip hayat kurtarıyor
BMW 5 Serisi engele doğru kayıyor. Başarılı bir manevra yapabilmek için çok geç ve araç çimenlik alana giri veriyor. ESP’yi (BMW’deki adı DTC) devre dışı bırakmamış olmayı yürekten istedim. Çünkü sistem devrede olsaydı, engelden kaçarken yaşadığım savrulma olmayacaktı. Sistemin faydasını gösterebilmek için bu örnekten daha iyi bir açıklama bulmak zor. Elektronik koruyucu melek aracı, sürücünün direksiyonla uğraşıp durmasına gerek bırakmadan, her tekerleğe yaptığı bilinçli fren müdahaleleriyle doğru izde tutuyor, yani savrulmasını engelliyor. ESP’yi yenmek imkansız. Bu disiplinin de kesin galibi elektronik, yani ESP.
SONUÇ: MAKİNE İNSANA KARŞI 1:0
Elektronik stabilite programı yenilmez. ESP’nin tüm otomobillerde bulunması çok iyi olurmuş.
Lastik basınç kontrolü hislere karşı
Sensörün hisleri çok daha iyi
Lastikten patırtılar yükseliyor ve patladığını anlıyorsunuz. Bunu hem duyuyor hem de hissediyorsunuz, çünkü Mini bir anda kontrolü kaybediyor. Eğer başınıza buna benzer bir şey geldiyse, tehlikeli bir duruma düşmeniz işten bile değil. Hatta birkaç bar eksik basınç bile tehlikeli olabilir. Çünkü eksik basınçta lastik ısınır, hatta aşırı ısındığında parçalanabilir. Böyle bir basınç eksikliğini kesinlikle hissetmedim, çünkü Mini yolda sorunsuzca ilerliyordu. Basınç eksikliğini hissedebilmeniz, bir şeylerin yolunda olmadığını düşünmeniz için en azından 0.3 bar’lık bir azalma olması gerekir. Teknolojide ise böyle bir risk yok. Mini’nin lastik basınç kontrolü, eksik basıncı, lastiğin havası tamamen boşalmadan hissedebiliyor: ~Lastiğin dönüş hızını ölçüyor, sapmaları milisaniyeler içinde algılayabiliyor ve sürücüyü uyarıyor. Teknolojinin hassaslığına bir insan olarak benim ulaşmam imkansız. Bu kez de teknoloji kazandı!
SONUÇ: MAKİNE İNSANA KARŞI 1:0
Bu mantıklı teknoloji, basınç kayıplarını hassas bir şekilde algılayabiliyor. İnsan ise sorunu, genellikle çok geç olduğunda fark edebiliyor.
Navigasyon sistemi haritaya karşı
En iyi co-pilottan daha iyi
Rallilerde co-pilotluk yaptım, şehir planları ve haritalardan iyi anlarım. Kaçırdığım bir otoyol çıkışı veya geri dönmek zorunda kaldığım bir çıkmaz sokak olmamıştır. Ne yani, şimdi yavaş çalışan bir navigasyona mı güveneceğim? Saçmalık! Ancak navigasyonun teorik faydası bile etkileyici. Çünkü hafızasında tüm caddeler, sokaklar ve rotalar var. Örneğin Almanya’daki 12 bin ilçe için 1200 kg’dan daha ağır bir harita koleksiyonunuzun olması gerekiyor. Bunun maliyeti ise neredeyse 61bin Euro. Gelelim navigasyon sistemlerinin hızlarına: Hamburg’dan Berlin’e, Rostock’tabir mola da dahil olmak üzere Ford Mondeo’nun navigasyon sistemi, rota hesaplama için birkaç saniyeye ihtiyaç duyuyor. Bu süre içinde ne kadar yol gidebilirsiniz ki? Harita kullansam, araç hareket halindeyken haritaya bakamam. Ayrıca akıl karıştırıcı kavşaklar da süre kaybına neden olabilir. Navigasyon varken yolu şaşırsam bile yeni rotanın çizilmesi için de birkaç saniye yeterli oluyor. Durum böyle olunca sonuç da kesin oluyor: Galip navigasyon.
SONUÇ: MAKİNE İNSANA KARŞI 1:0
Elektronik rehber hem tüm yolları biliyor hem de aradığınız yeri hızlı buluyor~Vites değiştirme uyarısı insan beynine karşı
Beyin daha iyi tasarruf ediyor.
Geç vites değiştirmek ve duran trafiğe iyice yaklaşana kadar gaz vermeye devam edip son anda frene basmak, yakıtı kelimenin tam anlamıyla boşa harcamak anlamına gelir. Bunun yerine erken vites değiştirip, durduğunu gördüğünüz trafiğe yaklaşırken ayağınızı gazdan çekerek viteste ilerlemeye devam etmek büyük bir tasarruf sağlar. Eğer erken vites değiştirmeye hakim değilseniz, modern otomobillerin vites değiştirme uyarılarını dinlemek faydalı olabilir. Test aracımız Ford Fiesta TDCi’ın merkezi ekranındaki yeşil bir ok figürü, bir sonraki vitese geçmesi için sürücüyü uyarıyor ve bunu bir programa sadık kalarak yapıyor. Ancak sistemin hatası da işte bu. Çünkü bilgisayar, erken vites büyütmekle yeterli serilikte hızlanma arasındaki dengeyi kurmaya çalışıyor. İşte insanın avantajı burada devreye giriyor: Elektronik sistem 2000 d/d civarında uyarı yaparken ben, çoktan vitesi büyütmüş oluyorum. Bir örnek daha: Yokuş yukarı giderken elektronik sistem herhangi bir işaret vermiyor. Bense yeterince hızlanıp zirvenin son metrelerine hem yeterince hızlı hem de oldukça düşük bir devirle ulaşabiliyor, yokuş inerken vites küçültmeye gerek bırakmıyorum. Burada sonuç oldukça kesin: Uyarı oklarını dinleyerek yaptığımız test sürüşünde Fiesta ile 4.9 lt/100 km’lik tüketim rakamına imza attım. Kendi stilimle kullandığımda ise bu rakam yaklaşık yarım litre daha düşük çıktı.
SONUÇ: MAKİNE İNSANA KARŞI 0:1
Yeterince hassas değilseniz vites değiştirme uyarısı gerçekten işe yarayabilir. Ancak tasarruf yöntemlerini bilen biri, çok daha az yakıtla yetinebiliyor. ~Yorgunluk sensörü mola vermeye karşı
Sistem pek de iyi değil
Sürücüyü yorgunluğa karşı uyaran bir konsantrasyon asistanı mı? Kulağa hoş geliyor. Mercedes E Serisi’ndeki sistem, konsantrasyonumun düştüğü hakkındaki işaretleri değerlendiriyor. Örneğin direksiyonu kullanma tarzımı… Ancak iyice yorgun ve uykuya yenik düşmek üzere olmama rağmen direksiyonu fazla kötü kullanmıyor olmalıyım ki sistem, herhangi bir uyarı vermiyor. Bunun dışında sistem, sık sık yaptığım ani düzeltme manevralarına da tepki göstermiyor. Ekrandaki kahve sembolü test boyunca devreye girmiyor. Gerçek bir kahvedaha iyi olurdu!
SONUÇ: MAKİNE İNSANA KARŞI 0:1
Sistemin varlığının bir zararı yok ama tam olarak güvenilir de değil.
Otomatik açılır tavan, kas gücüne karşı
Kas gücüyle daha iyi
Mümkün olduğunca yavaş! Neticede konu striptiz olduğunda hızın her hangi bir önemi yok. Hatta yavaş yavaş soyunmak daha iyi. Ancak bir cabrioda yüzünüze güneşin mi yoksa gölgenin mi geleceği konusunda her saniye önemli. Tabi buna ani bastıran yağmuru da eklemek gerekiyor.Peki ama bir düğmeye basarak mı yoksa kas gücüyle mi tavanı kapatmak daha hızlı? Roadster-Coupe’nin elektrikli tavanı 15 saniye içinde açılırken, yaptığı şey bir şov değil, uyku ilacı gibi. Ben ise kas gücümle tavanı, 10 saniyede açabiliyorum ve buna, Mazda’nın tavsiye ettiği gibi, araçtan inmek ve tavanı dikkatli bir şekilde yerleştirmek de dahil. Ancak bunu 2 saniyede yapmak da mümkün: Kilitleri aç, tavanı tutup arkaya doğru it… Her şey bu kadar. ~Yani komşu otomobilin sahibi elektrikli sistemle tavanı açmaya çalışırken, ben çoktan güneş banyosuna başlamış ve yola çıkmış oluyorum. Çekilebilirsin makine!
SONUÇ: MAKİNE İNSANA KARŞI 0:1
En azından Mazda MX-5’te kas gücünüzü kullanmak çok daha hızlı. Ayrıca bunu araç hareket halindeyken de yapabiliyorsunuz.
SONUÇ
Teknoloji yardımcı oluyor ama her şeyi yapamıyor
Elektroniğin bu kadar hayatımıza girmiş olması gerçekten şaşırtıcı. Tasarruf ederken ve yapark ederken bize yardım ediyor, hata yaptığınızda düzeltmeler yapıyor… Yani faydalı oldukları kesin. Ancak yine de insan birçok şeyi hala daha iyi yapıyor. Sistemlerin gerçekten doğru çalışabilmesi için elektronikle insanın dikkatli bir şekilde birlikte çalışmaları şart. Bunun en iyi örneğini aktif direksiyon veriyor: Audi A5’in bu sistemi, akıllı müdahalelerle tecrübesiz sürücülerin hatalarını giderebiliyor. Ancak elektronik henüz kendi başına çalışacak kadar gelişmiş değil. Tamam, ESP veya lastik basınç kontrolünde elektronik, insana göre daha hassas, daha hızlı ve daha güvenli olduğu için rakipsiz ama insanın da iyi yaptığı şeyler var. Hatta karşılaştırmamızın sonuçlarına göre 12 disiplinin 7’sinde insan önde. Buna rağmen bu yardımcıların araçta bulunması kesinlikle zararlı da olmaz.
~
Her zaman avantajlı değil
Distronic Plus
Radar destekli hız sabitleme sistemi, öndeki araçla her zaman doğru mesafe olmasını sağlayabiliyor. Faydalı ve güvenli bir sistem.
Geri görüş kamerası
Pahalı ama kesinlikle faydalı ve güvenilir bir opsiyonel donanım. Manevralarda her santimetreyi kullanabiliyorsunuz.
iPod, USB vb. bağlantılar
Müzik arşivinizin tamamı otomobilinizde. Hem de CD kaosuna bile gerek kalmadan.
Yokuşta kalkış asistanı
Araç yokuşlarda kalkarken hiç geri kaymıyor. Bunu normalde gerçekten çok tecrübeli sürücüler başarabilir. ~Verimlilik bilgisayarı
Audi’nin ekranında yakıtı nerelerde israf ettiğinizi görebiliyorsunuz. Böyle bir şey neden daha önce yoktu?
Can sıkıcı elektronik
Elektrikli sürgülü kapılar
Peugeot 1007’de sürgülü kapılar otomatik olarak açılıyor. Ancak açılış süresi gerçekten çok uzun.
Otomatik olarak yeri gösteren aynalar
O anda görmek isteyebileceğiniz her şeyi göremiyorsunuz. Neticede yollarda, kaldırım taşlarından çok daha fazlası olabilir.
Otomatik bagaj kapağı
Bir düğmeye basıldığında bagaj kapağı elektrikli bir sistemle kapanıyor. Bu iyi ama çoğunluğu çok yavaş çalışıyor. Yani elle kapatmak çok daha hızlı ve pratik.
Gereksiz uyarı sesleri
Geri vitesi seçtiniz, emniyet kemeri takılı değil, anahtar hala kontak yuvasında… Hemen her şeyin bir uyarı sesi var. İnsan biraz sükunet istiyor.
Yorum yazın