21. Yüzyılın ilk 10 yılı geride
kalırken, dünyadaki araç
sayısı 800 milyon adeti
geçiyor… Yani dünyanın tüm
yollarında dolaşan araç sayısı
birkaç yıl sonra 1 milyar adede
ulaşacak!. Gelişmekte olan
pazarların, yani otomobile “aç”
pazarların, satın alımları çığ
gibi büyürken, yıllık otomobil
satışları katlanarak büyüyecek
gibi görünüyor!..
Dünyanın şu andaki 6.8 milyarlık
nüfusunun 40 yıl içinde 9
milyara ulaşması bekleniyor!..
Böylece 21. Yüzyılın küresel
dertlerinden en önemlisi olarak
da “yaşanabilir gelecek” başlığının
görülmesi oldukça normal!..
Yükselen nüfus ile birlikte çevre
kirliliği de ciddi bir baş belası
olarak karşımıza çıkıyor. Bu
sebeple de, sürekli, önümüzde
giden aracın egzozunu gördüğümüzden,
otomobiller günah
keçisi seçiliyor, “çevre düşmanı”
olarak ilan ediliyor!..
Otomobiller, bireysel taşımacılığın
en bencil şekilleri… Yani,
her markanın rengarenk, özgün
donanımlarla şekillenmiş modelleri,
müşterilerin zevklerine
sunuluyor.
Fakat, bu “özgür” mobilite,
yolları her gün daha fazla
dolduruyor, trafik kuyruklarını
uzatıyor, işe gidiş gelişlerimizde
her gün daha fazla zaman kaybettiriyor,
CO2 salımını arttırıyor…
Elbette, petrol rezervlerini
sürekli boşaltıyorlar!..
Dünya insanları,
geçmişe göre
daha modern ve
zengin yaşamaya
başlarken, yeni
model araçları
satın almak da
istiyorlar.
Yaşam standardı yükselirken,
A’dan B’ye gitmek de daha lüks,
konforlu ve rahat olsun isteniyor!..
Ancak, dünyanın sunduğu
olanaklar da sınırlı… Ve bu
olanaklar her gün artmıyor,
tam aksine azalıyor!.. Fiziksel
ve sosyal hareketlilik, elbette
gelişmeli!.. 40 yıl sonrasındaki
4 milyar aracın öngörüsü ise,
korkunç!..
Ne yollar, ne havadaki oksijen,
ne de ulaşıma harcanan zaman,
bu 4 milyarı kaldıramaz!..
Çözüm, ise kesinlikle çok zor!
İnsanların bir yerden başka bir
yere gitmesi engellenemez!
Engellenmemeli de!.. Tüm şirketler,
konuyla ilgili dernekler,
üniversiteler, hükümetler, birlikte
çalışmalı ve 2050 yılının
ulaştırması konusuna uluslararası
bağlantılı bir ortak çözüm
oluşturmalı!.. Öyle bir sistem
geliştirilmeli ki, iş ve ev gibi
zorunlu ulaşım derdi farklı bir
boyutta çözülmeli, fakat kişisel
otomobil keyfi de sürdürülebilmeli!..
Çok farklı, hızlı ve kolay kullanılabilen
toplu taşıma sistemlerine
ihtiyacımız var!..
Bireysel ulaşım için de yepyeni
şekiller araştırılmalı!..
Otomobiller de gelişirken,
artık tek başlarına değil, diğer
araçlarla haberleşerek yürümeliler.
Akıllı otomobiller, birbirleriyle
hatta karayollarıyla “konuşarak”
trafik yoğunluğu yaratmadan
güven içinde ilerlemeliler.
Anlık yol dataları havada uçuşmalı,
otomobiller de bu bilgileri
paylaşarak zamanı ve yakıtı en
verimli şekilde kullanmalı!..
Yepyeni teknolojiler, iletişimin
dünyayı değiştirmesi, sürüşü
daha güvenli, daha çevreci ve
daha eğlenceli hale getirmeye
başladı.
Otomobil markaları bilim adamlarıyla
mühendislerini aynı
Ar-Ge ofislerinde gece gündüz
çalıştırıyor ve geleceğe ümitle
bakabilmemiz için çok ciddi
bütçeler harcıyorlar!..
Ön panjurunda hangi markanın
logosu olursa olsun tüm
otomobiller birbirleriyle, geçtikleri
yollardaki alıcı-vericilerle
ve genel trafik sisteminin merkeziyle
iletişime geçebildikleri
gün, “akıllı trafik”ten bahsedebileceğiz!
“Yeşil enerji”nin de
araçlarımızı hareket ettirebildiği
gelecekteki o muhteşem
gün ise, otomobillerin “çevre
düşmanı” damgası, silinip gidecek!..
Fakat, ne olursa olsun, 2050
için en az hesap edilen otomobil
sayısı, her şeye rağmen 2
milyarın altında kalmayacak!..
O sebeple, bireysel ulaşımın
derhal yeşillendirilmesi şart!..
“Dün” bile, çok geç idi!..
Bir yanıt yazın