Dün itibariyle Detroit’teki
Kuzey Amerika Uluslararası Otomobil
Fuarı NAIAS 2011 gösterisi
tamamlandı. Mart ayının başındaki
Cenevre Otomobil Fuarı’na
kadar geçecek tam 5 hafta
için tüm otomobil medyasına yetecek
yeni otomobil haberleriyle
ilgili malzeme de toplanmış oldu.
Bu öyle bir otomobil fuarıydı ki,
hem Amerikan otomobil endüstrisinin
“kurtuluşu” kutlanmış
oluyordu, hem de otomobil müşterilerinin
“sakladıkları” paralarının
yeni modeller için harcanmasını
ve yolların yepyeni araçlarla
dolmaya başlamasını sağlayacaktı;
elbette, Kuzey Amerika
pazarı için… Yani, otomotiv endüstrisinin
“devir yükseltme”ye
başlaması anlamını taşıyordu. Kısaca,
2011 yılında patlayacak otomobilcilik
bombasının ilk fitili
ateşlenmiş oldu!
Otomobil markaları arasındaki
zorlu yarışın da, aynı geçmiş yıllardaki
gibi, startı yeniden verilirken,
şirketler bu “oyun”da kalabilmek
için tüm marifetleriyle
eski modellerinin yerini alan yeniliklerini
Detroit’te podyuma çıkardılar.
Ürünlerin nitelikleri, pazarlama
çalışmaları ve fiyatlandırma,
her yeni modelin lansmanındaki
en önemli püf noktalarıydı.
Fakat, Detroit’te gördüğümüz
ve daha önce de Sizlerle
paylaşmış olduğum gibi, otomobilin
metalinin nasıl şekillendirilmiş
olduğu, yani tasarım, herkesin
gözünde krallık koltuğuna
yerleşti… Diğer niteliklerin en
başında artık sıradan bir materyal
kalitesi değil, en yüksek kalite
garantilenmeliydi… Ve, artık en
uzaktan gelen Çinli markalar bile
bu yüksek kaliteyi seçeneklerinde
tutarak, bu “oyun”da olduklarını
vurguluyorlardı. Yani “kalite” artık
herkeste olan bir koz!.. Mühendislik
de, en iyi seviyede ürünlerin
taşıması gereken bir zorunluluk!..
Pazarlama ve fiyatlandırma
da, ne en düşük seviyede, ne
de en yüksek çıtada olmalı!.. Müşterilerin
gözleri boyanmamalı!..
~Fakat, yeni modellerin tasarımları
ve görünümleriyle kabin
içinin formu ve ayrıntıları, bu diğer
başlıkların hepsinin önünde,
bugüne kadar hiç olmadığı kadar
önemli olarak tutuluyordu…
Ne Jeep’in 75. Yılı, ne Chevrolet’nin
100. Yılı, ne daha düşük yakıt
tüketimi, ne çevreyi kirletmeyen
elektrikli araçlar ziyaretçilerin
ilgisini çekmeyi başaramadı. Aslında
bunlar en fazla dikkat çekmesi
gereken ve araç alımında tercih
sebebi olabilecek özellikler
olmalarına rağmen, Detroit’teki
markalar tarafından en az üzerinde
durulan konulardan oldu.
Otomobilin tutkusundan bahsediyordu,
tüm CEO ve yeni modellerin
sunumunu yapan başkanlar…
Yeni modellerin fiyatları bile,
yerlerini aldıkları modellerin etiketlerine
göre denk veya biraz
daha düşük tutulmuş olmaları,
potansiyel müşterilerin ilk sordukları
soru değildi… Oysa, geçmişte
yeni modeller, eskilerine
göre daha pahalı olarak sunulur,
müşteriler de önce fiyat farkını sorarlardı…
İnternet sayesinde, modellerin
tüm özelliklerine ve kaça
satın alınabileceğini önceden bilen
müşteriler, Detroit’te ve diğerlerinde
olduğu gibi, sadece
yeni modelleri üç boyutlu olarak
kendi gözleriyle görmek için fuarlara
geliyorlar. Tüm özelliklerin
en iyisinin markalar tarafından garanti
edildiğine emin olan müşteriler
için tercih öncesi kalan
tek konu, aracı “beğenmek”…
Showroom’ları teker teker gezmek
yerine, fuarda tüm yenilikleri bir
arada görmeye gelenler, aşırı fazla
sayıdaki seçenek arasında,
zevklerine göre bir rota çiziyorlar…
Ve, satın alacakları otomobili
“ilk görüşte aşk” ile belirliyorlar…
Detroit’te başlayan otomobilciliğin
momentumu, hızlanarak devam
edecek. Otomobil tarihinde
görülmemiş zenginlikte bir yeni
model fırtınası, önümüzdeki fuarlarla
devam edecek. Şirketler, bu
büyük yarışta her segment için en
farklı tasarımlarla, her kesimden
müşteriyi yakalamaya çalışacak…
Hatta, markalar, bugüne kadar olmadıkları
segmentlere seçenekler
sunacak veya bugüne kadar görülmemiş
segmentleri yoktan yaratmaya
devam edecekler.
~Müşteriler de, sınırlı sayıdaki
seçenek arasında sıkışıp kalmayacak
ve sınırsız beğenilerine uygun
yenilikleri sorup, biraz şımaracaklar…
Evet, biz otomobil gazetecileri
ve Siz otomobil müşterileri için,
müthiş bir yıl başladı. En ukala,
yani az modeli olan Pagani’lerden
GM gibi sektör devlerine, kalitelerini
her gün yükselten Çinlilerden
eski markaları bile yeniden
canladırmaya çalışan otomotiv
gruplarına, herkes tek bir segmentin
içine bile aynı logoya sahip
çok sayıda farklı seçenek yerleştiriyor.
Büyük rekabet için sınırlar
sınırsızlığa taşınıyor!.. Bizlerin
ve müşterilerin ise aklı karışacağına,
bu kadar bol seçenek
arasında beğenmemezlik göstermeye
başlıyoruz. Kısaca şımarmaya
başlıyoruz!..
Şirketlerin işi zorlaşırken, 2011
yılının keyfini çıkaralım!.. Artık;
bizlere tam “uyan” otomobil yok,
demeyelim!..
Bir yanıt yazın