İşte karşımızda… Sabahın tatlı
güneş ışığının altında Comer
Gölü limanı… Yumuşak ışığa
rağmen bu coupe günahkar bir
kırmızı renkle yanıyor. Parıltı o
kadar güçlü ki insan yanına yaklaşmaya
korkuyor. Karoserin girinti ve
çıkıntılarında, aydınlıkla karanlığın
birçok geçişiyle karşılaşıyorsunuz.
Tabi ki önce bir kamyondan indiriliyor.
Sanatçıların mükemmel
çalışmalarını daha da mükemmel
hale getirdikleri Torino’dan kamyona
bindirilen araç gece boyunca bu
kamyonda yolculuk etti. Mühendis
ve tasarımcılar orada tüm detayları
defalarca kontrol ettiler. Çünkü hepsinin
birbiriyle uyumlu olması gerekiyordu:
Neticede bu araç herhangi
bir İtalyan dizayn çalışması değil,
Zagato’nun BMW Z4 Coupe yorumuydu.
Yani en iyi Alman teknolojilerinin
üzerine giydirilmiş şık bir
İtalyan elbisesiydi ve Villa d’Este’nin
teraslarında düzenlenen otomobil
güzellik yarışmasına katılmak için
hazırlanmıştı. Yani en küçük bir
hata yapma şansları bile yoktu.
Zagato bu tür yarışmalara katılabilecek
güzellikte otomobiller üretmekte
uzman olan ve hayatını özel
karoserler hazırlayıp üretmekle kazanan
köklü bir firma. Kurucunun
torunu ve markanın da patronu olan
Andrea Zagato (52) geçtiğimiz yıllarda
birçok önemli işe imza atmış
ve başarılarıyla isim yapmış, önemli
bir otomobilci: Aston Martin, Bentley,
Alfa Romeo, Ferrari ve Maserati
modellerinin üzerine hazırladığı
tasarımların hepsi küçük hatta mini
seriler halinde üretilmişti. Yani hiçbiri
sanal tasarım çalışmaları olarak
kalmadı, hepsi trafiğe çıkmaya hazır
ve gayet kullanışlı otomobillerdi.
~Şimdiyse sıra BMW’de. Bu da
aslında olumlu bir durum, çünkü
Bavyeralı sportif marka bugüne kadar
Andrea Zagato’nun portföyünde
değildi. Karoser tasarımı ve küçük
seri üretim konusunda uzman
olan Andrea Zagato direkt olarak
BMW’nin Dizayn Şefi Adrian van
Hooydonk ile temas kurmuş. Talebe
evet cevabını veren Hooydonk,
yakın diyalog çağrısında bulunarak
Zagato’nun tek başına at koşturamayacağının
da altını çizmiş oldu.
Zagato projesinin BMW’deki yöneticisi
olan tasarımcı Nico Huet,
tek bir ana ilkeleri olduğunu söylüyor
ve ekliyor: “Dizaynı Zagato
yapacaktı ama DNA BMW’nin olacaktı”.
Tabi ki Huet’in DNA dediği
unsur BMW teknolojileri değil, aracın
bir safkan BMW etkisi bırakmasının
sağlanmasıydı.
Ortaya çıkan sonuç Huet’in ne
demek istediğini rahatça anlamamızı
sağlıyor. Böbrek formlu tipik
ızgara ve çiftli farlarıyla yeni coupe, herkesin, onun bir BMW olduğunu
hemen anlamasını sağlayan tanıdık
bir yüze sahip.
Nico Huet BMW çizgilerini korumaya
çalışırken Zagato’nun Dizayn
Şefi Norihiko Harada ise firmanın,
köklü tasarım birikiminin tümünü
gözden geçirdi. Bu ilginç karakterli
Japon yaklaşık 17 yıldır, konseptler
ve küçük seri üretim otomobiller yaratıyor
ve bunların neredeyse tamamında
“double-bubble” (çift köpük)
tavanlar, büyük bir kısmında özgün
C sütunları ve bıçakla kesilmiş gibi
duran ama güçlü birer etki bırakan
arka kısımlar tasarlıyor. Nico Huet
yeni coupenin bunların tümüne
sahip olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Bir Zagato’dan bekleyebileceğiniz
her şey onda var.”
~İtalya’ya sık sık ziyaretler yapan
Huet, burada Norihiko Harada ve
Zagato ekibiyle sürekli temas halinde
kalmış. Harada ve Huet arasındaki
kimyanın tuttuğu her haliyle belli.
Neticede otomobilin sadece insanın
ruhuna etki etmesi değil, çalışması
da hedeflenmiş. Yani hedef
bir konsept çalışması değil, tüm
normları ve talepleri karşılayan bir
coupe yaratmak olmuş. Zagato’nun
coupesi kendisini önce BMW’nin
rüzgar tünelinde, sonra da maksimum
hız testlerinde kanıtlamak
zorunda kalmış. Otomobil her ikisini
de başarıyla gerçekleştirirken,
Nico Huet otomobilden daha fazla
etkilenmeye başlamış: “Hareket
halindeyken hatları çok daha canlı
oluyor”. Aslında bu bir rastlantı
değil, Zagato’nun “Rosso Vivace”
yani “yaşayan kırmızı” adını verdiği
özel rengin neden olduğu bir etki.
Açık havada krom kadar komplike
bir etki bırakan renk, ışığın düşüş
açısına veya gözlemleyenin ruh
haline göre parlak ışık çakmaları
yaratabiliyor, hemen ardından da siyahla
kırmızının her tonunu içeren
gölgeler arasında gidip gelebiliyor.
Bu harika efektleri elde edebilmek
için ekip çok karmaşık bir çalışma
yapmak zorunda kalmış: Önce karosere
bir kat siyah boya atılmış,
ardından üzerine metalik gümüş
sürülmüş, bunların üzeri ise çok
ince, 6 kat kırmızı renkle boyanmış.
Rengin yaratıcısıysa Zagato’nun eşi
ve firmanın sanat direktörü olan Marella Rivolta.
Aslına bakılırsa karoserin altında
da çok kapsamlı çalışmalar yapılmış.
Örneğin alüminyum yüzeyler elde
dövülerek hazırlanmış. Bu araçta
seri üretimin normalde gerektirdiği
mükemmeliyetçilikten vazgeçmek
asla düşünülmemiş. Tüm parça birleşim
noktaları, karoserdeki tüm
ütü izleri, girinti ve çıkıntılar ve
tasarıma tam oturan yüzeyler mükemmele
yakın tasarlanmış.
~Tüm
bu özellikler karosere “derinlik”
kazandırmış. Örneğin motor kaputu
kendi başına bir sanat eseri: 3 adet
alüminyum plaka Zagato’nun metal
sanatçıları tarafından kesilmiş, kaynaklanmış
ve şekillendirilmiş. Tasarımcı
Norihiko Harada iyice yavaş
işleyen bu olgunlaşma prosedürünü
izlerken hayran olduğunu söylüyor:
“Ağlanası bir güzellikti”… Yani bu
araca bolca duygu da katılmış, bunu
birçok detayda fark etmek mümkün.
Ancak bunları ikinci hatta üçüncü
kez baktığınızda fark ediyorsunuz.
Örneğin gayet klasik bir tasarıma
sahip olan 5 kollu jantlarda, iki
firmanın da köklerini yansıtan bir
pervane figürü görülüyor: BMW
de Zagato da, ilk kurulduklarında
uçak üretiyordu. Zagato’nun kendi
notalarını iç mekanda da görmek
mümkün. Marella Rivolta iki sade
gri renkte pürüzsüz deri döşemeler
tercih etmiş. Şık kırmızı çizgiler
ve dikişler ile desenler çizilirken,
genel manzara gayet sade tutulmuş.
Konseptlerin oyuncaklı olabilme rahatlığının
keyfini tasarımcılar bagaj
bölmesinde çıkarmışlar.
Aslına bakılırsa
bagaj bölmesi demek burada
biraz abartılı, çünkü bu bölmeye
sadece yukarı doğru kalkan bir cam
ile ulaşılıyor ve buraya sadece özel
olarak hazırlanmış iki kutu (biri
valiz, diğeri şapka kutusu) sığıyor.
Ancak bunun kimseyi rahatsız
edeceğini sanmıyoruz. Fikrin ilk
ortaya atılmasıyla otomobilin ortaya
çıkması arasında 1 yıldan biraz uzun
bir zaman geçmiş. Coupenin Zagato
ve BMW genleri arasında harika bir
denge kurduğu konusunda Nico
Huet ve Andrea Zagato hemfikirler.
Neredeyse günah çekiciliğinde bir
kırmızı rengi ve egzotik hatlarıyla
bu otomobil, BMW’nin geleceğini
bir adım daha ileri taşıyacak. Neticede
bu, iki firma arasındaki ilk flörttü.
Yani iki firma ileride de birlikte
çalışmaya devam etme kararı aldı.
Geleceğin nasıl şekilleneceğiyse
(henüz) yıldızlarda gizli.
Sonuç
Bir konseptten nelerin mümkün olabileceğini
göstermesi istenir. Ancak BMW Zagato
büyük ihtimalle seri olarak üretilmeyecek.
Yazık! Sıra dışı çizgileri bizleri derinden etkilemiş
olabilir ancak bunun geniş kitleler
tarafından beğenilecek bir tasarım olduğu
da söylenemez. Peki ama dikkatli bir şekilde
geliştirilse neler
olabilir? Kim bilir, belki
de küçük seri halinde
üretilse? Kesin olan
tek şey, bu işbirliğinin
yüksek bir potansiyele
sahip olduğu.
Yorum yazın