Daimler özellikle emisyon değerleri (CO2) gözönüne alındığında kendi sınıfının en iyisi olmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda bir yandan mevcut içten yanmalı motorların(benzinli ve dizel) verimliliklerini arttırarak daha az yakıt tüketimine yönelirken, diğer yandan de gerek elektrikli araçlar , gerekse hibrid teknolojileri konusunda yatırım yapmakta ve ürün portföyümüzü bu yönde geliştirmeye önem veriyoruz. 2006 yılında Daimler olarak CO2 salınım miktarımız 183g/km iken 2010 yılında bunu 158g/km ye düşürdük ve 2016
yılında da AB içerisinde belirlenen hedef değerlere ulaşmış olacağız. Bugün dahi, ürettiğimiz yeni araçların 15% i hedeflenen 2015 değerlerini karşılayacak düzeydedir.
Bunun yanısıra nitrojen oksid emisyonunu azaltan BLUETEC teknolojisi pek çok Mercedes-Benz modelinde uygulanmakta olup, zorlu Amerikan normlarını karşılayacak düzeydedir. Bununla birlikte, günümüzde elektrikli ve sıfır emisyonlu mobilitenin çevreye ve iklim değişimlerine karşı yapılacak en önemli katkı olduğu Daimler tarafında da görülmekte ve bu yöndeki çalışmalar derinleştirilmektedir. Ancak bu yolun çok engebeli ve uzun soluklu olduğu da gözden çıkarılmamalıdır.
Bugün Daimler üretim aşamasında daha az enerji harcanmasına özen göstererek , hava kirliliği yaratmayacak boya metodları kullanarak, yeniden dönüştürülebilir materyallerin kullanımını ön plana çıkararak sadece ürettiği araçlarda değil, tüm üretim safhalarını kapsayacak bir çevre ve doğaya katkıyı hedeflemektedir. Ancak bu şekilde gelecek nesillere olan sorumluluğumuzu yerine getireceğimizden emin olarak , her alanda çevreci ürünleri portföyümüzün ayrılmaz parçası olarak sunmaya devam edeceğiz.
Not: Basın bülteninden derlemedir.
Bir yanıt yazın