“Metropolis” çağının ötesinde
bir şehirdi. Çok ileriydi.
1927 yılındaki filmiyle Rejisör
Fritz Lang, o günün sinema
dünyasında geçerli olan her türlü
anlayışı yıkıp geçmişti. Hem
de finansal, sanatsal ve teknik
olarak. Gelecekte geçen bu bilim
kurgu filminde insanlar, ilk kez
görüntülü telefonlar, robotlar
ve tek raylı trenlerle tanışmıştı.
Acaba Citroen de konseptine
isim seçerken bu filmden mi etkilendi?
Çünkü Cenevre’de sergilenen
Metropolis konsepti de
günümüz anlayışının dışına çıkıyor.
En azından konu büyüklük
olduğunda durum böyle.
5.30 m’lik boyu, Alman limuzinlerinin
devi olarak kabul edilen
Audi A8L’yi (5.27 m) bile geçiyor. 2 metrelik genişliği ise
A8’in (1.95 m) bile “zayıf” görünmesine
neden oluyor. Ancak
Metropolis, boyutlarından çok
çekiciliği ve stil sahibi tasarımıyla
öne çıkıyor. Heybetli bir
ızgaranın ardında yükselen (alçalan
mı desek!) 1.40 m’lik aşırı
alçak bir yapı, sonsuzmuş gibi
görünen bir motor kaputu, devasa
çamurluklar ve bıçak keskinliğinde
bir arka tasarım… Bu
otomobil gerçekten stil sahibi bir
safkan. Otomobilin tasarımı,
Citroen’in Şanghay’daki merkezinde
yaratılmış. Bu hiç de şaşırtıcı
değil, çünkü birçok Avrupalı
marka gibi Citroen de
Çin’de başarıdan başarıya koşuyor
ve Çin pazarı için Dongfeng
ve Chanan firmalarıyla birlikte
otomobil üretiyor. Sadece
ucuz fiyatlı küçük otomobillere
konsantre olmak yerine Citroen,
Çin’in sürekli gelişen ve zenginleşen
insanlarına hitap edecek
lüks otomobillere de yoğunlaşmış
durumda. İşte Metropolis
de bu otomobillerden biri.

~Citroen’in geçmişinde bu tür
prestijli gemilerden bolca
var. Bunlardan biri de
gerçek bir dev olan
DS 21 Presidentielle’di.
1968 yılında piyasaya çıkan
bu otomobilin Henri Chapron
tarafından hazırlanan karoseri
6.53 m uzunluğa sahipti. Bu
uzunluk, yanına park edilen
uzun şasili bir Maybach’ı bile tamamen
kapatmak için yeterliydi.
Ancak Presidentielle,
2.13 m ile alışılmış
otomobillerden
çok
genişti de.
Türünün
tek örneği olan bu otomobili Citroen,
Fransa Başkanı Charles de
Gaulle için üretmişti. Ünlü devlet
adamı arka koltuklarda sarayları
aratmayacak genişlikte
bir genişliğin, bir minibarın ve
zemini kaplayan uzun tüylü halıların
keyfini sürüyordu. Buna
rağmen de Gaulle bu otomobilden
pek memnun değildi. Özellikle
de kendisini sürücüden
ayıran kalın camdan nefret ediyordu.
Çünkü ünlü general, yolculuk
sırasında şoförüyle gevezelik
etmeyi çok seviyordu. 
Acaba memnuniyetsizliğin
gerçek sebebi motor da olabilir
miydi? Bu 2.7 tonluk devde,
DS’in 2.2 lt 104 HP’lik 4 silindirli
motoru görev yapıyordu. Bu güç
ulusal bayramlardaki geçit törenlerde halkı selamlarken yeterli
oluyordu ama diğer şartlar
için kesinlikle çok zayıftı. Alman
Başkanı Kurt Georg Kiesinger o
günlerde, 6.3 lt 250 HP’lik bir
V8’le donatılmış bir Mercedes
600 kullanıyordu.
Metropolis’in ise böyle problemleri
yok. Fuar yıldızı için
Citroen, bir plug-in hibrid hazırlamış.
Sistemin 2.0 lt’lik benzinli
V6’sı 272 HP güç ve 375 Nm
tork üretirken, elektrik motoru
da 95 HP’lik gücüyle benzinli
motora destek oluyor. Güç aktarımı
elektronik kontrollü ve çift
debriyajlı bir şanzıman ve 4 tekerlekten
çekiş sistemi üzerinden
gerçekleşiyor.
~ Metropolis sadece elektrik
motorunun gücüyle de ilerleyebiliyor.
Aküler ise şehir bir kablo
ile şebekeden şarj edilebiliyor.
Citroen’in açıklamasına göre
maksimum hızlanmalarda sistem,
toplam 460 HP güç ve 430
Nm torka ulaşabiliyor. 2.6 lt/100
km’lik tüketim verisi ise bize göre
ütopik bir hesap oyunu.

Metropolis en erken 2013 yılında
yola çıkabilir. Eğer üretilmesine
karar verilirse satıştaki
model adı büyük ihtimalle DS9
olacak ve ilk etapta Çin’de satılacak.
Tüm bunlar, özellikle de Citroen
fanatikleri için, “güzel geleceğin”
bir müjdesi ve film sanatının
başyapıtlarından olan
Metropolis’e de kesinlikle yakışıyor.

Sonuç


Metropolis sadece bir konsept ama
kesinlikle çok etkileyici bir çalışma.
Bu kadar güzel ve oturaklı bir tasarıma
uzun zamandır rastlamıyorduk.
Otomobilin gerçek hayatta
yarattığı etki, fotoğraflarındakinden
çok
daha güçlü. Citroen’in
üst sınıfta ne kadar
cesur ve ne kadar stil
sahibi olduğunu çok
iyi yansıtıyor. Audi,
Mercedes ve BMW’nin bu otomobili
daha dikkatli incelemeleri gerekebilir:
Doğruyu söyleyin, Citroen’den
böyle bir şey bekler miydiniz?
Umarız Citroen bu otomobili gerçekten
üretir. Tabi ki uygun güçte bir
motora sahip olarak!

Minagi
CX-5 olacak

İsmi değişse de kendisi üretilecek:
Mazda’nın Cenevre’de
Minagi adıyla gösterdiği konsept
~Frankfurt Otomobil Fuarı’na seri
üretime hazır ve CX-5 adıyla yetiştirilecek.
VW Tiguan formatındaki
kompakt SUV, aynı zamanda
yeni direkt enjeksiyonlu
motorun da haberini
veriyor. Direkt enjeksiyonlu
motorlar daha fazla performans
sunmalarına rağmen
yaklaşık yüzde 20 oranında
daha düşük yakıt tüketimine
sahip olacak.

Elektrikli
Irmscher

Irmscher, Roadster 7’yi elektrikli
otomobile dönüştürüyor:
Selectra. 238 HP güce sahip elektromotor
toplam 800 Nm tork
üreterek keyifli sürüş zevki sunacak.
Menzili 200 km olarak
açıklanan otomobilin Almanya
satış fiyatı 90 Bin Euro olacak.
Tabi eğer seri üretime karar verilirse.

Aston: Yeni asil
sporcu

Önce kötü haber: Bond bundan sonra
Bentley kullanacak. Şimdi de iyi haber: Yeni bir
Aston Martin geliyor. DBS ile DB9’un arasındaki
boşluğu mayıs ayında Virage dolduracak. Virage’ın
6.0 litre hacimli V12 motoru 497 HP gücünde
ve otomobile maksimum 299 km/s hız
kazandırıyor. Coupe ve Volante adlı cabrio versiyonlarında
karbon seramik frenler
ve adaptif yürüyen aksama standart
olacak.

Seat IBX: Tiguan’ın
İspanyolcası

Range Rover Evoque? Hayır, buradaki bir Seat. Adı IBX
ve bundan sonra VW’nin İspanyol kardeşinin tasarım konusunda
hangi yöne doğru gideceğini belirleyecek bir otomobil.
İspanyol markanın ürün yelpazesinde henüz SUV görünümlü
kompakt bir crossover bulunmuyor. Belki de 4.26
m uzunluğa sahip bu konsept seri üretime geçer. Konseptin
elektromotor ile benzinli TSI’dan oluşan hibrid sistemi
Golf’ten alınmış. Bu sayede IBX, sadece elektrik gücüyle ve
sıfır emisyon yayarak yaklaşık 45 km’lik ilerleyebiliyor.