“Komşuyu gördün mü? Durumupek iyi değil galiba?” Bu sözleri mutlaka duymuş ya da bizzat söylemiş olabilirsiniz. Hatta birinin sizin hakkınızda böyle konuşmasından korkuyor da olabilirsiniz. Bir komşunuz otomobilini daha küçük bir modelle değiştirdiğinde komşular arasında dedikodu başlar: “Attan inip eşeğe binmiş!” Ancak küçük olanın her zaman daha kötü olmak zorunda olmadığını, hatta otomobil dünyasında küçüğün çoğunlukla daha iyi seçenek olabileceğini hatırlatmamız gerekiyor. Karşılaştırmamızın geçen hafta yayınladığımız ve 5 otomobil çiftinin konuk olduğu ilk bölümü bunu kanıtlıyor. Mercedes GLK, BMW 3 Serisi ve VW Scirocco, direkt olarak karşılaştırıldıkları ağabeyleri ML, 5 Serisi ve Golf’e galip gelmişlerdi. Sadece iki karşılaşmada yani Dacia Duster-Sandero ve Citroen C4-C3 rekabetinde daha büyük ve daha pahalı olan kardeşler kazandı. Bu ikinci bölümde de tüm sınıflardan birer çifti karşı karşıya getirip küçüğün gerçekten daha iyi olan seçenek olup olmadığının cevabını aradık. Acaba büyüklerin daha geniş iç mekan ve prestij avantajları durumu tersine çevirebilecek mi? BMW’de yeni X1, kardeşi X3’e karşı yapılacak olan seçimi bayağı güçleştiren bir model oldu. Özellikle de ikisi de 4 tekerlekten çekişli ve 143HP’lik dizel motorlara sahip olduklarında. Benzer bir durum Mercedes’teki kardeş kavgası için de geçerli: C 250 CGI,E 250 CGI’a karşı. Çünkü ikisi de günümüz modern teknolojilerinin birçoğunu bünyesinde barındıran ve güçlü ama tutumlu direkt enjeksiyonlu motorlara sahip iki hoş sedan. Acaba hangi Mercedes Yıldızı karşılaştırmada daha fazla puan alacak?VW’nin stationları arasındaki rekabet de çok çetin geçti. ~Çünkü müşteri talepleri doğrultusunda tekrar üretilen Golf Variant’ın işini en fazla zorlaştıran model Passat Variant. Bu tür yamyamlıklar Peugeot’da da yaşanabilir: 3008 ve 5008 arasındaki farklar gerçekten çok az. Opel müşterilerinin de akılları karışık: Artık iyice olgunlaşan bir otomobil haline gelen Astra, ağabeyi Insignia’yı gereksiz kılabilir mi? Tüm bu soruların cevaplarını, takip eden sayfalarda okuyabilirsiniz. Bir hatırlatma: Sizleri birkaç sürpriz bekliyor!
Mercedes’te E, C’den önce geliyor
Daha büyük, daha pahalı ve daha prestijli. Küçük kardeş E Serisi’nin gerisinde kalmaktan kurtulamıyor.
GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Avrupa ülkelerinde taksi ve makam aracı olarak da kullanılan E Serisi, çok yönlü yetenekleri sayesinde binek kullanıcıları için de birçok şey sunabiliyor. 540 lt’lik bagaj, geniş arka koltuklar ve güçlü motorlar E Serisi’ni ideal bir yol arkadaşına dönüştürüyor. Sadece 5 ileri otomatik şanzıman rahatsız edici.
DİNAMİZM
Kağıt üzerinde kardeşinden bir “tık” daha hızlı olan E Serisi, test ölçümlerinde ise birazcık daha yavaş kalıyor. 5 metrelik bir otomobil için E 250 CGI, aşırı rahat bir kullanım ve çok yüksek bir direksiyon hassasiyeti sunuyor.
KONFOR
E Serisi’nin birinci satın alma nedeni konfor. Ancak burada da tam puan alamadı, çünkü enlemesine zemin darbeleri daha iyi emilebilirmiş. Bunun dışında otomobil, kapsamlı güvenliği ile insanı etkiliyor. Başarılı izolasyon ve koltuklarla her uzun yolculuk bir keyif oluyor. ~MALİYETLER
Sadece 4 silindirli motora sahip bir otomobile 84 bin 673 Euro ödemek… Bunun karşılığında en güvenilir otomobillerden birine ve çok modern bir motora sahip oluyorsunuz. 241 km/s’lik maksimum hız da çok etkileyici ama 9.0 lt’lik test tüketimi mucizevi bir değer.
GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
İç mekan genişliğinde dezavantajlı. Ön ve özellikle de arka kısımda iç mekan E Serisi’nden daha küçük. İri ya-pılılar pek rahat edemeyebilir. Ayrıca iç mekanın kalite hissi de daha düşük. Bagaj hacmi yeterli ama prestij konusunda ağabeyine yaklaşamıyor. Neticede o bir “bebek Mercedes.”
DİNAMİZM
Avantgarde paketiyle C 250 CGI bir sporcuyu oynuyor. BMW seviyesine ulaşamasa da tam gazda seri olabiliyor. Ancak daha küçük boyutlarına rağmen E 250’den daha kıvrak değil. Virajlarda ağabeyi gibi güvenli bir önden kayma eğilimi ve ağırkanlılık sergiliyor.
KONFOR
Bu konuda tipik bir Mercedes: Çok konforlu. Otoyolda rahat ve sakin bir şekilde ilerliyor. Yüksek hızlarda ve bozuk yollarda E Serisi’nden farklı özellikler sergiliyor: Rüzgar gürültüleri daha fazla oluyor ve yolda daha sinirli şekilde dans etmeye başlıyor.
MALİYETLER
Tüketim konusunda küçük kardeş önde: 8.8 lt’ye 9.0 lt. Konu satın alma olduğunda ise aradaki fark gerçekten çok büyüyor. C 250 CGI’ın 58 bin 670 Euro’luk Türkiye satış fiyatı ağabeyinden neredeyse 26 bin Euro uygun.~SONUÇ: Daha büyük, daha prestijli ve daha kıvrak
C 250 CGI gerçek bir Mercedes. Ancak belirgin iç mekan dezavantajı puan kaybettiriyor. Uzun yolculuklar arka koltuklar için can sıkıcı olabiliyor. E Serisi çok daha ferah, daha prestijli ve bir sınıf daha konforlu. Buna rağmen kıvrak ve kolay kullanımlı olması nedeniyle E 250 CDI burada daha iyi olan seçenek oluyor. Otomatik şanzımanın sarsıntıları ve kaydırma hissi ise iki otomobilin ortak olumsuz özelliği. Mercedes’in 6 silindirli motorlarında kullandığı 7G-Tronic’i burada da daha mantıklı olacak.
Mercedes E 250: Büyük kardeş daha iyi olan seçenek.
Mercedes C 250: Atak ve hızlı ama arkası çok dar.
Belirleyici olan içsel özellikler
Klasik sedan, sportif hatchbacke karşı: Ancak burada kararı görünüm değil motor belirleyecek.
GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Orta sınıftaki hakimiyeti geçmişte kalsa da sedanlar, modaya karşı gelenlerin hala tercih edilen bir konsept. Insignia’nın bagaj hacmi 500 lt, taşıma kapasitesi ise yarım ton. Ancak arka kısım biraz dar ve coupe form nedeniyle binişler ve baş mesafeleri kısıtlanıyor.
DİNAMİZM
1.8 lt bir zamanlar büyük bir hacimdi. Ancak ağırlık 1530 kg olunca 140 HP’lik atmosferik motorun karakteri ağırlaşıyor ve ataklık azalıyor. Ayrıca isteksiz çalışıyor, devirlenmekte ağır kalıyor ve üst devirlerde gürültüsü artıyor. Direksiyonun da bildirimleri kısıtlı. ~KONFOR
Rahat ve geniş koltuklar uzun yolculuklar için çok iyi. Ancak düğmelerle aşırı yüklü olan orta konsolu kontrol etmek can sıkabiliyor, hız ve devir göstergeleri çok küçük. Süspansiyon ise bozuk zeminlerde çok iyi: Bozuk yollarda Insignia “büyük bir Opel” olduğunu kanıtlıyor.
MALİYETLER
Insignia kardeşine göre daha pahalı ve daha fazla tüketen bir otomobil. Ülkemizde 1.8 lt’lik motor seçeneği olmadığından fiyatlandırmaya, 1.6 lt’lik versiyonları dahil ettik: Insignia NB 1.6 115 HP’nin 50 bin 608 TL’lik fiyatı, kardeşinden yaklaşık 9 bin 600 TL daha fazla.
GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Dört kişi rahat oturabiliyor. Buna 370 lt’lik bagaj hacmi ekleniyor ve bu rakam koltuklar katlandığında 1235 lt’ye çıkıyor. Maksimum rakam Insignia’dan çok daha fazla. Alçalan tavan arka görüşü olumsuz etkilerken, göstergeler Insignia’daki gibi pek okunaklı değil.
DİNAMİZM
Turbo sayesinde Astra, aynı gücü üretirken (140 HP), 200Nm’lik tork çok yüksek. Buna düşük ağırlık da eklenince Astra, büyük ağabeyine göre çok daha dinamik sürüş özellikleri sergiliyor. Flexride sistemi de satın alındığında Astra, her koşula uygun bir otomobile dönüşüyor.
KONFOR
Aktif süspansiyonun “normal” ve “konfor” modlarında Astra, Insignia’nın pek gerisinde kalmıyor. Süspansiyonu sertleştiren “spor” mod ise bozuk zeminler için pek uygun değil. Koltuklar genelde iyi, gürültü konforu ise daha düşük olan devir sayıları sayesinde yüksek. ~MALİYETLER
Astra HB 1.6 115 HP ülkemizde 41 bin 41 TL’den başlayan fiyatlarla satılıyor. Fiyatının düşüklüğü, konfor konusunda pek geride kalmaması, düşük ağırlığın sağladığı düşük tüketim ve maksimum bagaj hacminin fazlalığı gibi avantajlarla bu karşılaştırmayı Astra önde bitiriyor.
SONUÇ: Astra daha atak ve tutumlu
Arka koltuk yolcularına daha geniş iç mekan sunuyor. Daha atak ve daha tutumlu. Astra’da “daha az daha fazla olabilir mi” sorusu karşılaştırmalarımız arasında hiç olmadığı kadar kesin bir evet ile bitiyor. Insignia kompakt Astra’ya göre daha şık ve özgün görünebilir ama arka koltuklarındaki vasat iç mekan genişliği ve ağır kalan motor, ideal gezinti aracı olma kabiliyetini tırpanlıyor. Daha uygun fiyatlı Astra’nın daha rahat da olması, Opel’in düşünmesi gereken bir durum.
Opel Insignia: Etkileyici ama dezavantajları da var.
Opel Astra: Sportifliği ve çok yönlülüğü ile ağabeyini geride bırakıyor.
Küçük X büyük X’ten daha iyi
X3 sahipleri uzun süredir dünyaya “yukarıdan” bakıyordu. Şimdi ise X1, ağabeyinin ihtiyar görünmesini sağladı.
GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Sürüş pozisyonu X3’ten daha alçak ama 3 Serisi’nden daha yüksek. Yani X1, kullanıcılarına gayet iyi bir görüş sağlıyor. Yükseltilmiş bir station olması sayesinde tüm koltuklarda bolca iç mekan ve geniş bir bagaj da sunuyor. Hatta yükleme kapasitesi X3’ten bile fazla. ~DİNAMİZM
X3’ün aksine X1’de arkadan itiş seçeneği de bulunuyor ve bu hem fiyatlarda hatırı sayılır bir indirim hem de daha canlı bir sürüş sağlıyor. Ancak teste konuk olan 4×4 versiyon da BMW’nin tipik kıvraklığını sergiliyordu: Süspansiyonu sert, direksiyonu aşırı direkt.
KONFOR
Yumuşak bir otomobil değil. Neticede bir BMW her zaman serttir. Ancak ayarlar doğru seçilmiş. Bozuk zeminleri kuru bir şekilde emen süspansiyon asla huzursuzluk hissettirmiyor ve her zaman güvenli bir sürüş hissi veriyor. Görüş ve zeminden yükseklik X3’ten kötü değil.
MALİYETLER
X1 ülkemize, 2.0 lt’lik dizel motor ve xDrive adlı 4×4 sistemiyle ithal edilip 47 bin 723 Euro’ya satılıyor. 1.8d motor ve arkadan itiş seçeneğiyle bu rakamın çok daha aşağıda olması mümkün. Geniş iç mekanı, makul tüketimi, X1’i daha iyi seçenek haline getiriyor.
GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Tipik SUV: Oldukça yüksek bir sürüş pozisyonu. Arka koltuklardaki iç mekan genişliği biraz daha fazla, maksimum bagaj hacmi ise 1560 lt. Günlük kullanımla ilgili avantajlar çok fazla değil ama arazide zeminden yüksek yapısı puan topluyor. Peki ama X3 ile kim gerçek araziye girer ki?
DİNAMİZM
Bir zamanlar SUV’lar arasında çıta yüksekliğini belirliyordu ve diğer kompakt SUV’lar arasında hala önlerde. Ancak yaşlanmasının da etkisiyle kıvrak X1’in karşısında havası biraz sönüyor. BMW yönetimi yeni X3’ü hazırlamış durumda. Bakalım yeni ağabeyin durumu ne olacak?~KONFOR
Konfor mu? Aşırı sertlik dışında söylenecek bir şey yok. Bu SUV bozuk zeminleri asla sevmemişti ama X1’den inip hemen ardından X3’e binildiğinde sürekli hissedilen vuruntular can sıkıcı hale geliyor. Zemin dalgaları sinirli şekilde dans etmesine neden oluyor.
MALİYETLER
Daha fazla ağırlık ve daha yüksek rüzgar direnci, artan tüketim olarak geri dönüyor. 1.8d motorla X3, her 100km’de 0.8 lt daha fazla motorin tüketiyor. Ayrıca fiyatıda oldukça yüksek. Ülkemizde X3 xDrive20d, 55 bin 757 Euro’dan başlayan fiyatlarla satılıyor.
SONUÇ: Genç büyüğü yendi
X3 kariyerinde elde ettiği başarıyı X1’in de tekrarlayabilmesi zor görünüyor. Çünkü şu sıralar alternatiflerin sayısı gerçekten artmış durumda. Ancak sadece bir nişi doldurmak dışında, BMW’nin tipik ataklık ve konforuna da sahip. Ayrıca çok yönlülük seviyesi de X3 ile aynı. Bir zamanların trend kurucusu olan X3 ise artık yaşlandı ve halefi de üretilmek üzere: Prestiji tozlandı, yok denecek kadar az olan konforu can sıkıyor ve maliyetleri de bütçede bayağı büyük bir delik açıyor.
BMW X1:Ağabeyine göre daha atak ve daha tutumlu.
BMW X3: Yaşlanmanın etkileri nedeniyle geride kalıyor.
Station kardeşler arasındaki fark çok az
Passat Station birçok karşılaştırmayı kazanmıştı. Ancak en büyük rakibi hemen yanında: Golf Station. ~GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
540 kg yükleme kapasitesi, 505-1495 lt arasında bagaj hacmi ve 4 adet koltuk. Golf’ün station versiyonu sahibini çok ender yolda bırakıyor. Bu boyutlarda daha pratik özelliklere sahip ve kalite olarak daha ileri seviyede ikinci bir örnek daha bulmak gerçekten zor.
DİNAMİZM
Tipik Golf: Direksiyon hassasiyeti ve yol tutuş sorunsuz. Adaptif süspansiyon DCC olmadan da her türlü yolda iyi bir yol tutuş sunuyor. Motor da övgüyü hak eden bir makine: Aşırı beslemeli motor gaz komutlarına canlı tepkiler veriyor ve 201 km/s maksimum hız sağlıyor.
KONFOR
Ambalaj kesinlikle yanıltıcı: Dışarıdan bir Golf VI’yı andırsa da kapı döşemeleri gibi iç mekan detayları Golf V’ten. Tamam, bu kötü bir şey değil ama göze de o kadar hoş görünmüyor. Sürüş sırasındaki gürültü ve yuvarlanma konforu ise yeniden yüksek bir seviye yakalıyor.
MALİYETLER
Golf’ün station versiyonu ülkemize ithal edilmiyor. Ancak 23 bin Euro’luk Almanya fiyatının, sunulanlarla karşılaştırıldığında makul olduğu söylenebilir. Passat Variant 1.4 TSI ise ülkemizde 50 bin TL’dan satılıyor. Kullanım maliyetleri konusunda da Golf avantajlı.
GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Avrupa’da station otomobiller, özellikle de Passat, çok tutulan bir model. Ancak 98 lt’lik ekstra bagaj hacminin günlük kullanımdaki avantajı pek hissedilir değil. Stepne yuvası da fazladan hacim sağlıyor. Passat’ın iç mekanı görünüm olarak Golf’ten daha hoş. ~DİNAMİZM
Turbonun desteğiyle alınan 200 Nm’lik torkunun da yardımıyla 122 HP’lik benzinli motor, büyük stationın da ağırlığından zorlanmıyor. Yorgun hissettirmesi için aracı tam yüklü kullanmak gerekiyor. Güç aktarımı çok iyi, sürüş özellikleri çok güvenli ama Golf kadar eğlenceli değil.
KONFOR
Sert süspansiyona rağmen rahatsız edici vuruntular yaşatmıyor. Zemin bozuklukları hissedilse de rahatsızlık vermiyor. Yuvarlanma konforu, daha sportif ayarlara sahip Golf’ten bir sınıf üstün. Arka koltuk yolcuları daha yüksek olan hareket serbestisinin keyfini çıkarıyor.
MALİYETLER
50 bin TL’lik fiyatıyla Passat Variant pek ucuz bir otomobil değil. Ayrıca ikinci el değerindeki düşüşler de Golf’e göre daha yüksek. Çok yüksek olmayan fiyat avantajı için daha fazla para ödemek pek de mantıklı durmuyor. Neyse ki 7.5 lt/100 km’lik tüketim değeri kardeşiyle neredeyse aynı.
SONUÇ: Golf’ü seçmek fedakarlık getirmiyor
VW bayilerinin işi zor: Golf gibi daha az bir bedel karşılığında neredeyse aynı özellikleri sunan bir otomobil varken Passat’ı nasıl satacaklar? İki otomobilde abartılardan uzak ve günümüzün sportif lifestyle stationı modasından tamamen uzak. İkili, pratiklik, bolca konfor ve iyi performans değerleriyle öne çıkıyor. Passat’ın LED’li sinyaller, iki parçalı stoplar ve daha değerli iç mekan gibi avantajları rahatlıkla göz ardı edilebilir. ~VW Golf Variant: Fayda-maliyet oranı oldukça iyi.
VW Passat Variant: Arka koltukları biraz daha geniş.
Aynı kafesin aslanları
Peugeot’nun bu iki vanının model adlarında sadece tek rakam farklı. Fiyat farkı ise 7 bin TL civarında.
GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
Vanlar Fransızların güçlü olduğu bir pazar. 5008 de uzun ve ferah bir van ve 7 koltuk standart. Aslına bakılırsa bunlar, daha küçük olan 3008 ile arasındaki yegane farklılıklar. Üçüncü koltuk sırasına ihtiyacı olmayanları ise 5008, çok daha büyük bir bagajla ödüllendiriyor: 679-1754 lt.
DİNAMİZM
Küçük bir minibüse bir binek otomobilden daha yakın.Uzun tampon-tekerlek mesafeleri ve sentetik sürüş hissi 5008’i ağır kanlı yapıyor. Dar virajlarda ağır olduğunu hissettiren van, sportif sürüşleri pek sevmiyor.
KONFOR
Bu Fransız yüksek beklentileri olanları hayal kırıklığına uğratabilir. Zemindeki yarıklarda lastiklerden vuruntu sesi geliyor. Zemin dalgaları ise olması gerektiği gibi emilemiyor. Bu olumsuzluklar, normalde çok lüks ve konforluolan iç mekanın avantajını neredeyse yok ediyor.
MALİYETLER
Kardeşi 1.6 lt’lik VTi motorla (45.850 TL) ithal edildiğinden Türkiye fiyatlandırmasında 5008’in de 1.6 lt’lik versiyonunu değerlendirmeye aldık: 53 bin 790 lira. Aradaki 8 bin TL’ye yakın fark, büyük bir araç isteyenler için makul olabilir. Ancak gerçekten 7 koltuğa ihtiyacınız yoksa fazladan ağırlık taşıyacaksınız demektir.~GÜNLÜK KULLANIMA UYGUNLUK
3008 hepsini aynı anda sunma iddiasında: SUV, binek, van… Peki ama gerçekte ne? Küçük bir van! İki parçalı bagaj kapağı, katlanabilir koltuk sırtlıkları ve 3 katlı bagaj, yüksek bir değişkenlik sağlıyor. Koltuklar yatırıldığında ortaya çıkan düz zeminin derinliği 2.62 m’yi buluyor.
DİNAMİZM
Dinamizm konusunda 5008’den çok daha iyi: Daha rahat hızlanıyor ve virajları daha rahat kontrol ediliyor. Yinede sürüş özellikleri için sportif denilemez. Çünkü direk-siyonu 5008’deki gibi hissiz ve hassaslıktan uzak. Şanzımanın ise vites yolları pek temiz değil.
KONFOR
5008’den daha sportif olmasına rağmen bozuk zeminlerde makul bir konfor sunabiliyor. Ancak bu araçta da Fransızlardan alışık olduğumuz o olgunluk ve darbeleri rahat emme kabiliyeti yok. Süspansiyon genel Avrupa beğenisine uygun, yani sert. Koltuklar ve iç mekan sorunsuz.
MALİYETLER
Aynı motor ama daha küçük karoser eşittir uygun fiyat… Ancak aradaki büyük boyut farkları bu kez ibreyi 5008’e döndürüyor. İki bölümlük bu karşılaştırmamızda rekabetin eşitlikle bittiği tek kardeş rekabeti 3008 ve 5008 oldu. Yani satın alma konusunda tercihi koltuk talebi belirleyecek.
SONUÇ: Bu kez kardeşler yenişemedi
Çift sıfırlı modeller Peugeot’ya pek şans getirmedi.Ticari bir başarısızlık olan 1007 yok oldu, SUV 4007ise trafiğin ender rastlanan modellerinden biri. Şimdi de 3008-5008 ikilisi kafa karıştırıyor. Aslına bakılırsa 5008, 3008’in büyük versiyonu. En azından B sütununa kadar aynılar. Eğer çok çocuğunuz varsa veya kalabalık halde sık sık yolculuk yapıyorsanız 5008 daha iyi seçenek olacaktır. Kıvraklığı ve kompakt boyutları tercih edenlerse 3008’i seçecektir. Hiçbiri hoşunuza gitmiyorsa, tek sıfırlı bir seçenek de var: 807.~Peugeot 5008 Kardeşinden 16.4 cm daha uzun.
Peugeot 3008 İç mekan akıllıca tasarlanmış.
Daha az gerçekten de daha çok olabiliyormuş: Küçükler altı galibiyetle önde
Büyük daha iyidir ön yargısını unutun. En azından konu otomobil olduğunda. Çünkü çoğunlukla bunun tersi geçerli. 10 otomobil çiftini karşı karşıya getirdiğimiz bu iki bölümlü karşılaştırmada küçükler, 6 rekabetten birincilikle çıktı. Sadece 3 karşılaşmada daha büyük olan kazanırken, Peugeot’nun vanları 3008 ile 5008 ise yenişemedi. Aslına bakılırsa otomobil alırken bazı sorulara doğru cevaplar vermek en iyisi: Gerçektene kadar iç mekana ihtiyacım var? Yaşadığım yerdeki park alanları ne kadar yoğun? Sportif miyim rahatlığı mı seviyorum? Gerçektende çoğunlukla küçük modeller daha avantajlı. Örneğin VW Scirocco küçük bir otomobil ve sadece önden çekişli ama 4 tekerlekten çekişli Golf R’dan daha az keyif vermiyor. Ya da BMWX1 örneğini ele alalım: X3 ile direkt karşılaştırıldığında hem daha modern görünüyor, hem yakın bir iç mekan genişliği sunuyor hem de çok daha ucuz.
Bir yanıt yazın