Güney Fransa’daki 3.3 km’lik
test pistinin otoparkına iki
TIR yanaşıyor. Bunlardan biri
İtalyan, diğeri İngiliz plakalı. Araçlardan
önce iki Lamborghini Aventador
ve iki adet de McLaren MP4-12 iniyor.
Ardından 6 kişilik teknisyen ekibi işe
başlıyor: Onlarca set Cup tipi lastik
araçlardan indiriliyor, hava sıcaklıkları
ölçülüyor ve araçların süspansiyon
ayarları yapılıyor. Dünya Spor Otomobil
Şampiyonası’na hoş geldiniz!
Her şey birincilik ve prestij için
Ancak taç için mücadele edenler sadece
McLaren ve Lambo değil. Örneğin
Mercedes, birer adet SLS Roadster
ve SL 500 ile mücadeleye katılıyor.
Porsche ise 911 Carrera S ile piste
çıkmaya hazırlanıyor. Hemen ardından
mücadele ekibine, yüksek devirli
450 HP’lik V8 motoruyla Porsche’den
50 HP daha güçlü olan Audi RS5
katılıyor. Böyle bir karşılaştırmada
İngilitere’den de yarışmacıların olmaması
imkansız: 550 HP’lik Jaguar
XKR-S ve 540 HP’lik Bentley Continental
Supersports. İngilizler sıcak
kanlılıklarıyla tanınmasa da buradaki
otomobiller kesinlikle yakıcı, çünkü
ikisi de cabrio karoserlere sahip.
Peki ya Ferrari? Markanın test aracı
parkında 458 Spider yoktu. FF’i ise
İtalyan marka, yarışmaya göndermek
istemedi. Nissan ise kesinlikle hevesliydi:
GT-R’ı, aracı bize teslim ettikten
hemen sonra Almanya’ya geri dönen
bir fabrika pilotuyla piste gönderdi.
Yarışmacıların denk olmamaları nedeniyle
9 adayı üç alt kategoriye ayırmaya
karar verdik: Uç sporcular, süper
cabriolar ve aşırı güçlü coupeler.
En iyi spor otomobilin arandığı bir sürüş
özellikleri karşılaştırması… Yani bir Porsche
911’in burada olmaması imkansız. Karşılaştırma
için seçtiğimiz modelse, 400 HP güce ve 7 ileri
çift debriyajlı şanzımanıyla yıldırım hızında vites
değişimlerine sahip olan Carrera S oldu. Kült spor
otomobiline rakip olan 450 HP’lik Audi RS5 ve Audi
gibi yepyeni bir model olan 435 HP’lik Mercedes SL
500’ü seçtik.
~Buraya kadar her şey, benzer koşullara sahiplermiş
gibi duruyor. Ancak gerçek kesinlikle böyle
değil. Çünkü üçü de, her biri çok özel olan, özgün
reçetelere sahip otomobiller. Örneğin Porsche,
geleneksel arkadan itiş konsepti sayesinde motor
gücünü yere en iyi aktaran otomobil oluyor ve
rakiplerine tur başına birkaç saniye fark atmayı
başarıyor. Turlar sırasında, uzayan dingil mesafesi
sayesinde çok daha sakin bir kullanım sunduğunu,
ağırlık transferi reaksiyonlarının yok denecek kadar
az olduğunu ve hızlanma ve frenlerde en hassas
yönlendirmeye sahip olduğunu görüyoruz.
Dört tekerlekten çekişli Audi, güçlü atmosferik
V8 motorunun safkan sporcuları aratmayan sesiyle
büyülüyor. Audi’ye özgü, quattro isimli 4 tekerlekten
çekiş sistemi aracın mutlak güvenilir bir güç aktarımı
sunmasını sağlıyor ve gücün patinaj nedeniyle
kaybolmasını engelliyor. Buna rağmen RS5, 911
Carrera’nın hızına yaklaşamıyor: Dar virajlarda erken
önden kaymalar yaşatıyor. Ayrıca birkaç hızlı
turun ardından fren performansı geriliyor ve bu da
değerli zaman kayıplarına neden oluyor.
Porsche, Audi ve Mercedes’i
klasman dışı bırakıyor
Klasik bir otomatik şanzımana sahip olan SL ise
biraz daha yavaş kalıyor. Turbonun yüksek gücünün
hatırı sayılır bir kısmı, güvenlik odaklı ayarlara sahip
ESP tarafından dizginleniyor. Bunun dışında SL,
üzerine fazla ağırlık binmeyen arka aksa gereğinden
fazla güç gönderiyor ve patinaja düşüyor. Bu da özellikle
viraj çıkışlarında 911’e göre çok fazla zaman
Atmosferik: Aşırı beslemesi olmayan V8’in tamamen açıkta olması hoş bir manzara yaratıyor. kaybetmesine neden oluyor.
~Üstü açık araçlar dünyası kesinlikle
çok renkli: Bir W12, büyük hacimli ve
kompresörlü bir V8, arka aksa entegre
edilmiş çift debriyajlı şanzıman… Buradaki her
şey spor otomobil dünyası için bile çok egzotik.
Konuklarımızdan 2.5 tonluk (!) devasa bir
ağırlığa ama 640 HP’lik devasa bir güce sahip
olan Bentley Continental Supersports, karmaşık
teknolojilere ve transaks yapıya sahip Mercedes
SLS AMG Roadster’e meydan okuyor. Harika bir
ağırlık dengesine sahip olan SLS burada, yüksek
devirli ve atmosferik V8 motorunun ürettiği 571
HP’ye de güveniyor. Ekibin üçüncü üyesiyse 5.0
lt’lik 8 silindirli ve aşırı beslemeli motorundan
550 HP güç alan XKR-S Cabriolet. Acaba bu
tamamen farklı konseptlerden hangisi pistin kazananı
olacak? Sorunun cevabı gayet açık: Mercedes!
Harika viraj dengesi ve yüksek çekiş gücüyle
SLS, yarış pistinde kesinlikle önde. Ölçülen
tur zamanları ise neredeyse Porsche seviyesinde.
Bir lokomotif gücündeki 6.2 lt’lik yüksek devirli
(limitör 7000 d/d’de) motorun sesi ve devirlere
göre güç dağılımı da muhteşem.
Gerçek yarışçı: Mercedes SLS AMG
Bir spor otomobil işte böyle bir motora sahip
olmalı. Ayrıca bu güç, çok hızlı ve sarsıntısız
vites değiştiren bir şanzıman tarafından yere
başarıyla aktarılıyor. Jaguar ise dizginlerinden
kurtulmuş bir boğa gibi: 680 Nm’lik yüksek tork
arka tekerlekleri zorlayıp ESP’nin sürekli devreye
girmesine neden oluyor. Ayrıca direksiyon, virajları
pergel hassasiyetiyle almanızı sağlayacak
kadar hassas değil. Bentley ise “hızlı” hissettirse
de aslında o kadar da hızlı olamıyor. Sorunsuz
sürüş özelliklerine, başarılı frenlerine ve sorunsuz
güç aktarma yeteneğine rağmen Continental,
bu grubun en yavaş otomobili oluyor. W12
motorun 800 Nm’lik torku 4 tekerleğe birden
aktarılıyor olmasına rağmen Bentley, yüksek
ağırlığı nedeniyle virajlarda sert bir kayma eğili-
Spoyler cesareti: Jaguar’ı taçlandıran bu büyük spoyler aracın arkasını yere bastırıyor.
~Ona dikkat edin: Ortadan motorlu ekstremistler
olan McLaren ve Lamborghini’nin
yanında Nissan GT-R bir yabancı cisim
gibi duruyor. Solunda 600 HP, sağında ise 700 HP…
Lambo’nun fiyatı 3 kat daha yüksek, McLaren’in
fiyatıyla 2 adet GT-R alabilirsiniz. Ayrıca “sadece”
550 HP ile de Japon temsilci, rakiplerinin göz hizasında
değil.
Ancak burada Nissan, bir mucize otomobilden
daha fazlasını sunuyor. Örneğin 1:31,54 dk ile harika
bir tur zamanına imza atıyor. Ayrıca bunu mümkün
kılma şekli de etkileyici. Asfaltı yıkıcı bir güçle
ısırıyor, direksiyon komutlarını anında yönlendirmeye
dönüştürüyor ve apekse ulaştığınız anda gaza
sonuna kadar yüklenmenize izin veriyor. Ayrıca
tüm bunları dramatik olmadan, sadece aşırı hızlı bir
şekilde yapabiliyor.
McLaren ise tamamen farklı bir stil istiyor: Daha
geç fren yapmak ve direksiyonu çok sert çevirmek.
Aracın hafif önden kayma eğilimi ancak böyle engellenebiliyor.
Bu ortadan motorlu roket harika
bir direktlik sunuyor, yani 600 HP’lik bir gokart
gibi hissettiriyor. Kokpitteki iki çevirmeli düğme
ile süspansiyon ve motor ayarları yapılabiliyor. İki
düğme de “Track” modunu işaret ettiğinde bu roket
dizginlenemez bir hale geliyor ve yüksek yanal
ivmelerle virajlarda en yüksek hızlara imza atıyor.
Tork dalgası üzerinde muhteşem bir sörf gösterisi
yapan turbo motor, aynı zamanda bir yarış motoru
gibi devirlenebiliyor ve tüm şov boyunca şaşırtıcı
bir konfor sunabiliyor. Normal mod seçildiğinde ise
McLaren, en kötü zeminlerde bile konforlu olabiliyor.
~Lambo her zaman sert ve gürültülü
Lamborghini Aventador’un ise günlük kullanıma
uygunlukla uzaktan yakından alakası yok. Çünkü
o her zaman çok sert, her zaman en iyi hızlanmaları
yapıyor ve en fazla kükreyen rakip oluyor. 50
milisaniyelik vites değiştirme süresi hidrolik şanzımana
dünyanın en hızlısı unvanını kazandırıyor.
Aventador görsel olarak da sıra dışılığın bile ötesine
geçiyor. Bunun dışında Lamborghini, Spor Otomobiller
Dünya Şampiyonası’nın liderliği için en hırslı
otomobil olduğunu da gösteriyor.
GÜÇLÜ cüceler
303 bin 450 Euro ile Lamborghini Aventador fiyat konusunda da uçlarda… Bu rakam
karşılığında 211 HP’lik John Cooper Works motora sahip 10 adet Mini Coupe veya 11 adet
Opel Corsa OPC Nürburgring Edition satın alabilirsiniz. 210 HP için bu Corsa’ya sadece 28
bin 100 Euro ödemek gerekiyor. Peki ama bu “kelepir sporcular” yarış pistinde nelere
kadir? Mini’nin sürüş özellikleri Opel’e göre daha canlı. Turbo motoru aracı biraz daha
sarsıntılı bir şekilde ileri fırlatıyor ve 0’dan 100 km/s’ye 6.5 sn’de ulaştırıyor. Fren disiplininde
ise, başarılı duruş mesafelerine rağmen, biraz sallantılı bir karakter sergiliyor.
Ayrıca güç aktarımı dar virajlarda biraz daha iyi olabilirmiş. 1.44,36 dk’lık tur zamanıyla
Opel’in neredeyse 1.39 sn gerisinde kalıyor. Corsa 100 km/s’ye ulaşmak için 7.3 sn’ye
ihtiyaç duymasına ve daha uzun fren mesafeleri sunmasına (37.7 m) rağmen virajlarda
daha sakin kalmayı ve gücünü yere daha verimli aktarmayı başarıyor. Küçük OPC anlık
direksiyon tepkilerine sahip olmasına rağmen direksiyon biraz hissiz kalıyor. Her şeye
rağmen iki otomobil de hem yüksek sürüş keyfi, hem de makul fiyatlar sunabiliyor.
~Testler ve değerlendirmeler nasıl yapıldı?
En iyi spor otomobil hızlı olmalı. Bu kadarı kesin. Ancak başka kriterler de önemli. Bu nedenle adayları 10
disiplinde test ettik. Burada kullanılan farklı ağırlık oranları ise, örneğin çok iyi bir motor sesinin çok yüksek fren
performansını gölgelemesini engellemeyi amaçlıyor. Pistteki tur zamanından sonra bizler için en önemli kriterler,
sürüş hissi ve etkileyicilikti ve ikisine de yüzde 15’er ağırlık verdik. Sürüş hissinde yönlendirme kabiliyeti, gaz komutu
tepkileri, şanzıman ve benzeri kriterleri sübjektif olarak değerlendirdik. Etkileyicilik disiplininde ise dizaynın
dışında imaj, iç mekan konsepti ve kanatlar veya karbon yüzeyler gibi etkileyici detayların varlığını dikkate aldık.
Sonuç
Olgunluğunun zirvesindeki
Lamborghini Aventador
karşılaştırmanın da galibi
oldu. Lambo’yu çok küçük
bir farkla McLaren MP4-
12C takip etti ve bu kesinlikle
sürpriz olmadı. Ancak
Nissan GT-R’ın üçüncülüğe yerleşmesiyse kelimenin gerçek
anlamıyla sansasyonel bir sonuç oldu.
Yorum yazın