Hibrid çözümler konusundaki rekabet
Japon otomobil üreticileri arasında,
Avrupa ve ABD’den çok daha önce
başlamıştı. Bu alanda başı çeken markalar
ise Toyota ve Honda olmuştu. Toyota,
tam hibrid (otomobili sadece elektrik gücüyle
yani EV modunda hareket ettirebilen)
sistemler üzerine yoğunlaşırken, Honda ise
IMA adını verdiği yumuşak hibrid (benzinli
motora destek olan elektrik motoru) çözümlerini
geliştiriyor.
İlk hibrid modeli Prius’u 1997 yılında
Japonya’da, ardından da ABD ve Avrupa’da
pazara sunan Toyota, şu an Prius’un üçüncü
neslinin Plug-In versiyonunu da geliştirmiş
durumda. Toyota’nın 2020 yılı için uzun
dönemli hedefi, her modelinde mutlaka bir
hibrid alternatif sunmak. Prius ailesi farklı
karoseri tipleriyle genişliyor. Geçtiğimiz sene
Auris Hybrid’i de Avrupa pazara sunan
Toyota, şimdi ise bu alandaki rekabeti küçük
segmente kaydırmış durumda. 2012 yılında
beş farklı hibrid Toyota Avrupa pazarında
yer alacak: Prius, Prius+, Prius Plug-In, Auris
HSD ve Yaris HSD.
Küçük sınıftaki başarılı aracı Yaris’i geçtiğimiz
sene yenileyen Toyota, bu segmentte
şimdi de Yaris hibrid ile hem teknoloji hem
de ekonomi alanlarında söz sahibi olmak
istiyor. Yaris Hybrid’in pazardaki tek hibrid
rakibi ise yine Japonya’dan gelen Honda
Jazz Hybrid olacak gibi görünüyor. Ancak
Honda’nın çözümü hızlanmayı destekleyici
yumuşak hibrid yönünde. Bu segmente
Insight ve sonra da Civic Hybrid modeliy le hibrid atağına Honda, Toyota’yla benzer
zamanlarda başlamıştı ancak Honda Jazz
Hybrid ülkemize ithal edilmediği için Türkiye
koşullarında deneme şansımız olmadı henüz.
~Toyota Yaris Hybrid’in Eylül ayında Türkiye
pazarına verilecek olması ise önemli bir gelişme.
Honda’daki yumuşak hibridin tersine,
tam hibrid sistemine sahip olan Toyota Yaris,
1.5 lt hacimli benzinli motorunun gücüne, 45
kW’lık elektrikli motorun sağladığı torku da
ilave ederek, şehiriçi parkurlarda eğlenceli,
ekonomik ama hızlı sürüşler sunabiliyor.
Çünkü Yaris Hybrid’de benzinli ve elektrik
motorların kombinasyonundan oluşan toplam
sistem gücü 100 HP’e ulaşıyor. Bu da
CVT otomatik şanzımanlı aracın 0-100 km/s
hızlanmasını 11.8 sn gibi oldukça başarılı bir
performansla tamamlamasına izin veriyor. 165
km/s’lik son sürat de B sınıfındaki otomatik
vitesli bir şehir aracı için yeterli.
Hybrid versiyonun da eklenmesiyle Yaris
serisinde 3 farklı motor tipi sunulmuş oluyor:
Benzinli VVT-i, D4-D dizel ve Hybrid. Toyota
Avrupa, Yaris Hybrid’i niş ve pahalı bir model
olarak değil, tam tersine toplam Yaris satışlarının
yüzde 20’si kadar satış yapacak, uygun
fiyatlı bir alternatif olarak sunmak istiyor. Bunun
içtin Avrupa pazarında ortalama fiyatlar
için ise B segmentindeki Fiesta, 208 gibi rakip
modellerin dizel motor versiyonlarının fiyat
seviyesini yakalamak hedeflenmiş. Türkiye’de
Eylül ayında satılmaya başlayacak araç için
henüz bir fiyat açıklaması yok ama donanımların
yüksek olacağı ve sadece otomatik vitesle
satılacağı göz önüne alınırsa, dizel motorlu
Yaris’ten daha bir fiyat etiketi beklemek yanlış
olmaz. Tabii hibrid Yaris’in fiyatlarının Auris
seviyesine yaklaşması durumunda, Türkiye
pazarı için çok şansının olamayacağını da
belirtmemiz gerekiyor.
~Hibrid sistem nasıl çalışıyor?
Toyota Yaris’deki hibrid sistem aslında
Prius ve Auris Hybrid’de yer alan “Hybrid
Synergy Drive HSD” sisteminin downsizing
işlemine tabi tutulmuş bir versiyonu. Yani
benzinli motorun hacmi 1.8 lt’den 1.5 lt’ye
düşürülmüş, elektrik motoru, tork aktarma
organı, invertör ve batarya paketi daha hafif
ve kompakt bir yapıda tasarlanmış. Bu sayede
Auris’teki hibrid sisteme göre
42 kg ağırlık tasarrufu sağlanmış.
Ayrıca bataryalar arka
koltukların altına yerleştirilerek
bagaj
ha minin
küçültülmesi önlenmiş.
Yaris’in hibrid sisteminde 1.5 lt’lik benzinli
ünite Atkinson çevrimiyle işletiliyor, bu
ise motorun 13.4:1’lik yüksek bir sıkıştırma
oranıyla daha verimli çalışmasını sağlıyor.
Bu benzinli motorun gücü 4800 d/d’de 74
HP. Elektrikli motor 45 kW (60 HP) güç ve
169 Nm tork üretiyor. Her iki motorun da
birlikte çalıştığı ve tekerleklere güç aktardığı
durumlarda sistem gücü 100 HP’ye ulaşıyor.
Arka koltukların altına yerleştirilen nikelmetal-
hibrid bataryalar araca tam elektrikli
modda 2 km kadar menzil verebiliyor. Ancak
düşük hızlı şehir trafiğinde bile aracı trafik
akışına ayak uydurabilmek için sürekli elektrik
modunda kullanmak mümkün olamıyor.
Bu nedenle Yaris’in küçük bataryası denemelerimiz
sırasında neredeyse hep tam doluydu.
Sistemin özünde, elektrik motorunun düşük
hızda tek başına devrede olması, yüksek
hızda ve yokuş tırmanmaları gibi güç gerektiren
durumlarda benzinli motoru desteklemesi
yatıyor. Sistem yavaşlamalarda, fren anında ve
yokuş aşağı inişlerde rejeneratif fren gücünü
kullanarak bataryaları doldurması. ~Hibrid
sistemin diğer bir önemli avantajı ise kırmızı
ışıklara veya kavşaklara yaklaşırken ayak
gaz pedalından çekilirken, benzinli motoru
durdurması ve bataryaların şarj edilmeye başlanması.
İstanbul’daki köprü trafiği benzeri
düşük hızlı çok sıkışık trafikte sistem, benzinli
motoru hiç devreye sokmadan aracı elektrikli
olarak 2 km kadar ilerletebiliyor. Bu sisteme
benzer olarak, otomotiv endüstrisi termik
motorlu araçlara ekonomik bir çözüm olan
start/stop otomatiğini adapte etmeye başladı.
Ancak hibrid sistem, start/stop sistemine
göre daha avantajlı: Beklemelerde benzinli
motor stop ederken klima tam performansla
çalışmaya devam edebiliyor ve aracı tekrar
hareket ettirmek için termik motoru çalıştırmaya
ihtiyaç duymuyor.
Yaris HSD’yi Amsterdam gibi kalabalık bir
şehirde, şehir içi trafiğinde kullandık. Sürüşler
sırasında ilk gözümüze çarpan, ECO ve
EV modları oldu. Eco modu seçildiğinde gaz
pedalının hassasiyeti düşürülüyor ve ani gaza
basışlarda agresif yakıt tüketiminin önüne
geçiliyor. Bu modda ayrıca klima da ekonomik
çalışma seviyesine alınıyor. EV modu seçildiğindeyse,
40-50 km/s hızı aşmadığınız veya
gaz pedalına aşırı yüklenmediğiniz sürece
araç elektrikli modda kalmaya devam ediyor.
Ama trafiğin hızına ayak uydurmak gerektiğinde,
yani hız artınca EV modu sesli uyarıyla
devreden çıkıyor ve tekrar devreye almak için
düğmeye yeniden basmak gerekiyor. Karmaşık
görünen bu sistemlerin hiçbiri aslında
sürücüyü ilgilendirmiyor. Kullanıcı bu aracı
normal bir otomatik vitesli araçtan farksız
olarak kullanabiliyor. Eğer istenirse, eğlence
sisteminin orta konsoldaki büyük dokunmatik
ekranında ne kadar enerji harcandığı, ne
kadar yakıt tüketildiği, ne kadar rejeneratif
enerji geri kazanıldığı, anlık enerji akışlarının
hangi motorlardan yapıldığı ve bataryadaki
enerji doluluk miktarı izlenebiliyor. ~Ayrıca
gösterge paneli de bir miktar değiştirilerek
hibrid sistem hakkında bilgi verecek şekle
dönüştürülmüş. Soldaki yuvarlak gösterge
şarj etme durumunu, ekonomik kullanımı
veya güçlü kullanımı gösteriyor. Ekonomik
kullanım için sürücülerin Eco bölgesinde
kalmaları öneriliyor.
Genelde otomobiller trafiğin açık olduğu
yollarda şehirde olduğundan daha az yakıt
tüketirler. Yaris HSD’de ise tam tersi bir durum
söz konusu: Şehir içinde, şehir dışından
çok daha az tüketiyor. Fabrika verilerine
göre aracın tüketim rakamı 100 km’de 3.1
lt. Türkiye’deki yol testlerimizde bu iddialı
değere ulaşılıp ulaşılamayacağını göreceğiz
ama Amsterdam’da yaptığımız denemeler
süresince, araçlara yerleştirilen sensörler sayesinde,
test sürüş rotasının yüzde 40’lık bölümünde
ve kullanım süresinin de yüzde 50’lik
bölümünde EV modunun devreye girdiğini ve
benzinli motorun durduğunu öğrendik. EV
modu olmayan bir araç kullanıyor olsaydık,
bu bölümlerin büyük çoğunluğunda motor
durmamış olacaktı. Tüm bu karmaşık teknolojinin
sonucunda, Yaris HSD’nin tüketiciye
faydası yüzde 25’e ulaşan yakıt ekonomisi ve
79 gr CO2 salınım seviyesi elde edebiliyor.
Ayrıca sistemin yapısından dolayı alternatör
kayışı, triger kayışı, marş motoru ve kavrama
bulunmadığı için Yaris HSD, kullanım boyunca
bakım masraflarında da ekonomi sağlıyor.
Benzer şekilde rejeneratif frenleme sayesinde,
fren balatalarının aşınma seviyeleri de
azaltılmış: Toyota, balataların 100 bin km’de
değişiminin yeterli olacağını düşünüyor.
Sonuç
Toyota Yaris HSD, hibrid teknolojisinin demokratize
edilerek tabana yayılmış ve küçük sınıfa
indirgenmiş şekli. Kalabalık şehiriçi trafiğinde
yakıt tüketimi, CO2 salımı ve zehirli gaz atıklarında
önemli kazançlar sağlıyor. Üstelik de yolda çok
şık görünüyor, içi geniş ve kullanımı standart
otomatik vitesli bir araçtan farklı veya daha zor
değil. Türkiye pazarındaki başarısının bağlı olacağı
tek kriter ise aracın satış fiyatı olacak. Ayrıca yakıt
fiyatları nedeniyle pazarda, her segmentte dizel
versiyonların ağırlığı artıyor. Bu nedenle benzinli
hibrid çözümünün yanı sıra, hiç değilse Avrupa
pazarı için dizel hibrid çözümler üzerine de ar-ge
yapılması faydalı olabilir. Hırant Kasapoğlu / HOLLANDA
Bir yanıt yazın