“Dur” işaretinin geçmişte ilk
kez kullanılmaya başlandığında
renklerinin kırmızı olmadığını biliyor
muydunuz?! 1800’lerin sonuna
doğru motorlu taşıtların yollara
çıkmaya başlamasıyla, at arabaları
ve bisikletlerin doldurduğu yollar,
özellikle yayalar için tam bir anarşik
ortam oluşturmaya başlamıştı.
Bu kaos içinde otomobillerin önünde
yol açmaya çalışan eli fenerli veya
bayraklı hizmetliler, yayaların ezilmesini
ve trafik kazalarını önlemeye
çalışıyorlardı.
Ne sürücü ehliyeti vardı, ne hız
limitleri ne de emniyet şeridi! Herkes
istediği gibi gidiyor “kendilerine
göre uydurdukları kural”lardan
bahsedip, diğer sürücüler ve yayalarla
kavga ediyorlardı!
Nihayet, 20. Yüzyıl, dünyayı otomobillendirirken,
trafik kurallarını
da beraberinde getirdi! William
Phelps Eno ismindeki New
England’lı bir Amerikalı, “Dur” işareti
fikrini ortaya çıkardı! Bu bir
devrimdi!
Şehirlerarası yollardaki yön ve
diğer şehre kaç kilometre kaldığını
gösteren tabelalar hariç, “Dur” işareti,
otomobil tarihinin ilk trafik
tabelası olacaktı!
Hiçbir zaman
otomobil
kullanmayı
öğrenme şansı bulamayacak
olan Eno, herşeyi değiştirdi! “Sokak
Trafiği Reformu İçin Acil Gerekenler”
başlıklı 1900 yılına ait yazısı
Rider & Driver dergisinde yayınlandığında,
iki ve daha fazla yolun
birleştiği yerlere “Dur” işaretlerinin
konulması gerektiğini anlatıyordu!
Trafiği “medenileştirmek”
için ilk ciddi bir bakış olarak kabul
edilen Eno’nun bu önerisiyle trafikte
“diğerleri”nin neler yaptığını
takip etme alışkanlığı doğuyordu!
Eno’nun “Dur” işaretlerinin ardından
1911’de ilk yol ayrım çizgisi,
1915’te ilk elektrikli trafik lambası
ve aynı yıl da, ilk “Dur” tabelası
kullanılmaya başlandı! Fakat,
bu yine bildiğimiz kırmızı “Dur”
değildi.
Beyaz zemin
üzerine
siyah harflerle
“Dur” yazılı
bir tabelaydı.
1923’te bildiğimiz şekliyle ilk
“Dur” işareti ortaya çıkarken “trafik
tabelalarının kenar sayısı ne kadar
fazla olursa, tehlike de o kadar
büyük” anlamı doğmaya başlıyordu!
Fazlasıyla analitik düşünen
mühendisler “tamamıyla yuvarlak,
yani sonsuz kenarı olan tabelaları
en yüksek tehlike işaretlemelerinde,
sekiz kenarlı tabelaları
ise ikinci tehlike seviyesi için kullanılmalı”
diyorlardı. İlk uyarı tabelaları
da, elmas şeklinde çerçevelere
sahiptiler. Dikdörtgen ve kare
tabelalar ise bilgilendirme için
kullanılacaktı.
Fakat, “Dur” tabelasının renginin
1935’e gelindiğinde halen kırmızı
olmaması, çok ilginçtir! Tarihin
ilk trafik mühendisleri, araştırmalarını
tamamladıklarında,
yol işaret ve tabelaları için tam 166
sayfalık Manual on Uniform Traffic
Control Devices isminde ilk uluslararası
standartlar rehberi hazırlandı.
Bu kural kitabına göre de
“Dur”, sarı zemin üzerinde siyah
olarak yazılıyordu. 1954 yılında, ilk
kez “Dur”, kırmızı zemin üzerinde
beyaz olarak yazıldığında, demiryolları
ve karayolları trafik sinyalleri
için de ilk uluslararası renk kodu
sistemi oluşturuldu.
Aslında her zaman bir uyarı rengi
olan kırmızının “Dur” için bu
kadar geç kullanılmaya başlanmış
olması, kırmızı renkte bir reflekte
materyalin ve boyanın o tarihe
kadar üretilememiş olmasıyla açıklanıyor.
“Dur” işareti, artık trafikte
sürücülerin sezgileriyle değil,
kurallarla hareket etmesi gerektiğinin
bir işareti, sürücülük kültürünün
bir tabelasıdır! Medeniyetin
bir sembolüdür! “Dur” ile yayalara
ve diğer araçlara karşı daha dikkatli
olmamız gerektiğini hatırlarız!
Başkalarının yoluna çıkarken,
yolun müsait olduğuna emin olmamız
gerektiğini biliriz! Trafik içinde
düzeni fark ederiz! Kuralların,
hepimizin sağlığı için olduğu
anlarız! Emniyet şeridinden “ölümüne”
gazlayıp, gitmeyiz!
Bir yanıt yazın