Porsche sürekli kendisini anlamaya çalışan
bir marka ve bunu, DNA’sına ve
köklerine bakarak yapıyor. Bir Porsche nedir?
Gelenekçiler bu soruya hemen şu cevabı verir:
Porsche spor otomobildir. Peki ya hafif, kompakt
ve günlük kullanıma uygun olmak gibi
spor otomobil erdemleri? Bunlar sadece birer
hüsnükuruntu! Çünkü şu sıralar Porsche’nin
üretiminin yüzde 80’i büyük ve ağır otomobiller
ve arazi araçları. Ayrıca ağırlaşma trendi
hala yükseliyor. Örneğin önümüzdeki yıl
Porsche, Audi Q5 bazlı Macan adlı bir SUV
daha piyasaya çıkaracak ve markanın gerçek
spor otomobil üretim oranı yüzde 10’lara
gerileyecek. Acaba bu gelişmeler, Porsche’nin
VW Grubu içinde yer alan sıradan bir lüks
markaya dönüşmesine mi neden olacak?
Kesinlikle hayır! Çünkü yeni Boxster ile
911 Cabrio’yu yan yana gördüğünüzde,
Porsche’nin spor otomobil erdemlerinin hiçbirini
unutmadığını anlıyorsunuz. İkisi de
gerçek birer sporcu, yani safkan birer Porsche.
Bu yılın başındaki kuşak değişiminde
özellikle Boxster çok önemli kazanımlar elde
etti. Bugüne kadar asla bu kadar erkeksi bir
otomobil olmamıştı. 918 Spyder adlı hibrid
konseptten taşıdığı hafif köşeli farlar ve stoplara
entegre edilmiş arka spoyler gibi izler
karoserin çok daha etkileyici görünmesini
sağlamış.
Uzunluğu neredeyse aynı (3 cm artış) kalmasına
rağmen yeni Boxster’in dingil mesafesi
6 cm büyümüş. Bu sayede tampon
tekerlek mesafeleri kısalırken, yolcu kabini
de biraz daha ileri kaymış, ön cam daralmış
ve arka kısım belirgin bir optik etki yaratacak
şekilde uzamış.
~Diğer taraftan 911 Cabrio’nun da etkili bir
değişime uğradığını kabul etmemiz gerekiyor.
10 cm uzayan dingil mesafesi, orantıları
kaydırsa da tipik 911 siluetinde bir kayıp
yaşanmamış. Dizayn Şefi Michael Mauer
liderliğindeki tasarım ekibi, tüm bu değişikliklere
rağmen 50 yıllık geleneği görsel olarak
geleceğe taşımayı başarmışlar.
Diğer taraftan Porsche’nin ilk zamanlarındaki
birçok standardından sapılmış. Örneğin
4.50 m’lik uzunluk ve 1.81 m’lik genişlik,
geçmişin 928’inin (1977-1995) formatına ulaşılmış.
Bu büyüme Porsche’nin gayet yüksek
bir yaş ortalamasına sahip müşteri kitlesinin
de işine yarayacak: En yaşlı sürücüler bile
bu spor otomobilin içine eğilip bükülmeden
yani zorlanmadan binip inebiliyor, ısıtmalı ve
havalandırmalı koltuklarında rahat bir şekilde
oturabiliyor, elektrikli rüzgarlık ve adaptif
süspansiyonun keyfini sürebiliyor. Burada
Porsche açık bir mesaj veriyor: Hiç kimse 911
kullanmak için fazla yaşlı değildir!
Peki ama 911 aşırı mı yumuşadı? Aslında
hayır. Neticede yumuşaklık 911’in sadece
bir yüzü. Çünkü bir düğmeye basıldığında
otomobil tamamen sertleşiyor, motor sesleri
çılgınlaşıyor ve devir bandı boyunca sesler
daha etkileyici hale gelmeye başlıyor. Çift
debriyajlı şanzıman vitesleri yıldırım hızıyla
ve en doğru zamanlarda değiştiriyor, direksiyon
ise daha hassas ve direkt hale geliyor.
Tüm bunlar hızlı hissetmenizin dışında
gerçekten hızlı olmanızı da sağlıyor. Tabi
ki bunlar sadece bir düğmeye basıldığında
gerçekleşiyor. Sürücülerin eski 911’lerde
yaşadığı “Porsche aracın kaba karakterini
evcilleştirmiş” hissi bu otomobilde tam ters
olarak hissediliyor. Sonuç olarak 911 neredeyse
mükemmel bir spor otomobil. Peki ama
aynı zamanda iyi bir Porsche mi?
~En azından konu sportiflik olduğunda 911,
ustasını buluyor: Boxster. Çünkü Boxster, geleneksel
Porsche fanatiklerinin sportif özüne
daha fazla sahip. Örneğin boyutları 911’e göre
çok daha kompakt, dar kokpit ise sürücüyü
daha iyi sarmalıyormuş gibi hissettiriyor.
Sürüş pozisyonu harika: Sürücü, daha alçak
konumlu, göreceli olarak biraz daha ince
ama sert dolgulu bir koltukta yolculuk ediyor.
Biraz daha “kaba” kalan malzeme seçimi de
Boxster’i Porsche geleneklerine daha bağlı bir
otomobil haline getiriyor. Gücü 85 HP daha az
olmasına rağmen Boxster S herhangi bir güç
eksikliği hissetmiyor. Çift debriyajlı şanzıman
(opsiyonel) ile Boxster S, 100 km/s hıza sadece
4.8 sn’de çıkıyor. Bu 911’den sadece 0.5
sn daha az. Motor sesi çok güzel. Geçmişin
Boxster modellerinin sadece yüksek olan
motor sesleri artık geride kalmış. Yeni motor
rölanti baslarından kükremelere ve yüksek
devirlerdeki boğuk çığlıklara kadar birçok güzel sesi çıkarabiliyor. Bir Porsche’nin sesi
işte böyle olmalı. Boxster artık şehirlerin
şık bulvarlarında bile iddialı olabilecek
seslere sahip. Porsche’nin açıklamasına
göre Boxster, Nürburgring’de 8 dakikanın
altında tur zamanlarına imza attığını ve
bunun 85 HP daha güçlü olan 911’den sadece
18 sn daha yavaş olduğunu açıklıyor.
Boxster’in süspansiyon ayarları da 911’e
göre daha safkan bir Porsche hissi veriyor:
Daha otantik ve daha samimi. Ancak
bunu yaparken çok konforsuz olmamayı
da başarıyor ve özellikle şehir dışı yollarda
büyük keyif veriyor. Sportiflikle günlük
hayata uygunluk arasındaki dengeyi Porsche,
Boxster’de başarıyla tutturmuş.
~Boxster sert ayarlara sahip
Boxster’i “daha iyi Porsche” yapan unsurlardan
biri de fiyatı. Ağabeyinin yanında
neredeyse kelepir fiyatına satılıyor.
61 bin 946 Euro’luk etiket rakamı 911’in
yarısı kadar. Tamam, bu da az bir bedel
değil ama Boxster kendisine ödenen her
kuruşun hakkını sonuna kadar veriyor. Bu
güzel manzarayı bozan tek olumsuzluk
ise kötü ayarlanmış ekstra bedel politikası.
Finalde karşılaştırmayı 911 Carrera
değil, Boxster kazanıyor. Sonuç ilginç gibi
gelebilir ancak Boxster sadece harika bir
spor otomobil değil, aynı zamanda “daha
iyi bir Porsche.”
Porsche Boxster S
Kuşak değişimi Boxster’e çok yaramış. Asla olmadığı kadar olgunlaşmış ve harika
bir spor otomobil haline gelmiş. Boyutlar ve fiyat konusunda abartıya kaçmadığı
için Boxster, buradaki “daha iyi Porsche” unvanını da kazanıyor.
Porsche 911 Carrera S Cabrio
Etkileyici tavan konsepti ve yüksek konforuyla pahalı 911, neredeyse mükemmel bir
Gran Turismo haline gelmiş. Bir düğmeye basıldığında gerçekten sportif de olabiliyor.
Ancak dediğimiz gibi, sadece düğmeye basıldığında…
Sonuç
Boxster ve 911, Porsche’nin Panamera
ve Cayenne’e rağmen spor
otomobil üretmeyi unutmadığını kanıtlıyor.
911 daha iyi bir Gran Turismo
olurken, Boxster de daha iyi Porsche
unvanını alıyor. Stefan Voswinkel
Bir yanıt yazın