Devasa asfalt gemileri artık out. Gerçekten de BMW X5, Audi Q7 veya Mercedes ML gibi ağır kalibreli arazi araçları popülaritelerini şiddetle kaybediyor. Büyük boyutlar, yüksek tüketimler ve abartılı görünümler artık zamanın şartlarına pek uymuyor. Bugün beğenilmek isteyen SUV’un daha küçük, daha uygun fiyatlı ve daha sempatik olması gerekiyor. İşte VW Tiguan’ın bestseller olma nedenleride bunlar.

Minikler SUV kullanmayı mantıklı hale getiriyor
Şu sıralar bu en yeni 4×4 kuşağı, şehirleri ele geçirmek üzere. İçlerindeki en yeni trendy modelin adı ise Countryman. Boyu sadece 4 m olan Mini, SUV keyfini şehir kullanımına uygun ve mantıklı ölçülere indirgedi. Bunun tek örneği Countryman değil. Örneğin Dacia, Skoda ve Suzuki’nin de bu sahnede söyleyecek sözleri var: Duster, Yeti ve SX4 de trendy adaylar. Ayrıca üçünün de düsturu aynı: Günlük yaşam rahatlığından ödün vermeden herkesi 4×4 sınıfına ulaştırmak. Rakiplerin dördünde de tutumlu dizel motorlara (güçleri 109-135 HP arasında) sahip 4 tekerlekten çekişli seçenekler var. Fabrika verilerine göre üç rakip, 100 km’de 6 lt’den daha az motorinle yetine biliyor. Durum böyle olunca SUV kullanmak artık gerçekten mantıklı da oluyor. Peki ama bunlar, SUV kullanmayı problemsiz de kılabiliyor mu? ~Dacia Duster dCi 110 FAP 4×4       212 PUAN
Bolca iç mekan, stil sahibi görünüm ve tutumlu bir dizeli bu kadar uygun bir fiyata sunabilmek… Acaba Duster gerçek kelepir SUV mu yoksa sadece “ucuz” mu? Aslında ikisi de doğru. Donanım listesine bakıldığında Dacia’nın bu uygun başlangıç fiyatını, güvenlikten ödün vererek elde ettiği görülebiliyor. Lüks ise zaten yok. CD’li radyo ve elektrikli arka camlar mı? Rakiplerinde standart olan bu iki donanım Duster’da yok. Dacia sahiplerinin kafa havayastıklarından vazgeçmeleri ve ESP için de ekstra bedel ödemeleri ise daha da kötü. Diğer taraftan Duster’ın sürüş özellikleri, ucuz fiyatından beklenmeyecek kadar iyi. Süspansiyon konforlu ve dengeli çalışıyor, sadece çok dalgalı zeminlerde araç bir süre daha titremeye devam ediyor. Virajlarda fazla yana yatmasının sebebi ise yumuşak süspansiyon ayarları. Yani sportiflik Duster’ın özellikleri arasında değil ve 41 m civarındaki, geçmişten kalma fren mesafesi de bunun altını bir kez daha çiziyor. Pek de hassas olmayan direksiyon ise hızlı yön değiştirmelerde aşırı sertleşerek sürücünün işini daha da zorlaştırıyor. Yazık, çünkü Duster, genel olarak başarılı özelliklere sahip. Motor da Dacia’nın önemli puanlar kaybetmesine neden oluyor. Turbo dizel dCi makine, alt devirlerde güç eksikliği yaşatıyor. Bunun dışında üst devirlerde 1.5 lt’lik motorun nefesi bayağı çabuk kesiliyor. Hissettirdiği güç eksikliğine rağmen Duster’ın motoru, tutumlu da olamıyor. 7.2 lt/100 km’lik ortalama tüketim rakamıyla Duster, rakiplerinin bir hayli gerisinde kalıyor. ~Suzuki SX4 2.0 DDiS 4×4 i-AWD       253 PUAN
Alçak burunlu yapısıyla pek öyle görünmese de SX4, bu sınıfa ait bir araç. Hatta kilitli bir 4×4 sistemine, bayağı yüksek bir oturma pozisyonuna ve tam da doğru bir isme sahip: SX4. Neticede Bonsai boyutlarında bir dağcı türünün yaratıcısı da bizzat Suzuki. SX4, Mini, Dacia ve Skoda’nın yeni modelleri için gerçekten iyi bir alternatif. Çünkü süspansiyonu makul, kullanımı rahat ve göze pek hoş görünmeyen döşemelerine rağmen koltukları uzun yolculuklarda bile rahatsızlık verici değil. Bagaj hacmi ise tam bir küçük sınıf otomobildeki gibi: 1045 lt’lik maksimum hacim, türünün en iyi değeri değil ama arka koltuklar katlana biliyor. Ancak bu durumda düz bir zemin elde edilemiyor. İç mekan genişliği de genel olarak vasat. Örneğin Skoda ile karşılaştırıldığında özellikle arka diz mesafeleri çok kısıtlı kalıyor. Süspansiyonda ise, sportiflik eksikliği ve hissiz, indirekt çalışan direksiyon göz ardı edildiği sürece, eleştirilecek bir şey yok. İzini dengeli bir şekilde takip eden SX4, engel aşma manevralarında da rahat kontrol ediliyor. Motor sesi her zaman hissedilirken, tam gazla gürültülü ve titreşimli çalışıyor. Neyse ki canlılığını ve güçlü yapısını tüm devirlerde koruyor. 2.0 lt’lik motor, kalkışlarda Mini’deki gibi zayıflık hissi de yaşatmıyor, güç ve tork avantajını en iyi zamanlara imza atmakta kullanıyor. Motorun diğer bir önemli başarısı ise, hacim olarak kendisinden daha küçük olan rakiplerinden fazla tüketmemesi. Tüm bunlar dikkate değer başarılar olsa da ne yazıkki en önde yer alması için yeterli olamıyor.~Mini Countryman Cooper D All4       257 PUAN
Dört tekerlekten çekiş, dört kapı, 4 koltuk… Bunlar bir SUV için normal ama bir Mini için kesinlikle değil. Hatta biraz iyimserlikle iç mekana 5 yetişkin sığabiliyor. Ancak tabi ki bunların hiçbiri tam olarak rahat edemiyor. Ön koltuk minderlerinin derinlikleri ve sırtlıklarının yan destekleri yetersiz kalıyor. Arkada ise tekli koltuklar, rakiplerinin bankları andıran geniş koltuklarının yanında, neredeyse minik kalıyor. Arka koltuk sırtlıkları yatırıldığında, zeminde rahatsız edici bir basamak oluşuyor. Fonksiyonellik orijinal Mini’nin özelliklerinden biriydi ama şişirilmiş bir Mini gibi duran Countryman’de ise bu pek geçerli değil. Çünkü araçta, zor ayna ayarı gibi birçok can sıkıcı detaya rastlanıyor. Ancak Mini fanatikleri için bunun bir önemi yok. Çünkü bu kitlenin istediği tek şey keyif ve Countryman bunu bazı durumlarda verebiliyor. Örneğin virajlarda… Ancak kalkışlar için keyifli demek imkansız, çünkü bir traktörü andırıyor. Neyse ki direksiyon çok direkt çalışıyor, motor ise gaz komutlarına canlı tepkiler veriyor. Diğer taraftan motor, trafik ışığı kalkışlarında resmen uyuyor: Yüksek devir vermeden ve debriyajı kaydırmadan kullanıldığında bu Countryman, gayet ağır kanlı hızlanmalar yaşatıyor. Bu zayıflık aracın canlı karakteriyle kesinlikle uyuşmuyor. Diğer bir rahatsızlık verici unsursa süspansiyon: Uzun stroklara sahip olmasına rağmen araç, zemindeki dalgalara çarpıyormuş gibi hissettiriyor. Bozuk zeminli virajlarda ise aracın arka kısmı, ESP devreye girmeden kopma eğilimi gösteriyor. Tam bir trend aracı olan Mini’nin fiyatı da, çok sayıdaki pahalı ekstra donanım kalemi de pek çekici değil. Ancak bunlar da tipik Mini özellikleri. ~Skoda Yeti 2.0 TDI 4×4       299 PUAN
Skoda Yeti, karşılaştırmamızın iç mekan mucizesi. Tamam, 4.20 m’lik uzunluğuyla kompakt sınıfta yer alıyor ama hem yolcularına, hem de bagajlarına sunduğu iç mekan genişliği açık ara farkla karşılaştırmanın en iyi değerleri. Büyük, sert dolgulu ve iyi şekillendirilmiş koltuklar bir üst sınıfa aitmiş gibi duruyor. Bu sınıfta yolcuların daha rahat edebileceği başka bir araç yok. Bunun dışında arkadaki üç adettekli koltuk yatırılabiliyor ve sırtlıkları çok kademeli olarak ayarlanabiliyor. Bu haliyle Yeti, nazik bir yol arkadaşına dönüşüyor. Koltuk ısıtıcıları ve iki bölgeli klimanın da dahil olduğu donanım paketi ise eksiksiz. Ayrıca sunduğu bolca güvenlik detayıyla rakiplerini klasman dışı bırakıyor. Yeti’nin Experience paketine, xenon farlar, lastik basınç kontrolü ve sürücü diz havayastığı da dahil. Yeti sürüş özellikleriyle de bolca puan toplayan bir araç ve yuvarlanma konforunu sadece, enlemesine zemin yarıklarının üzerinden geçerken meydana gelen vuruntular bozuyor. Ancak bunun sorumlusu süspansiyon değil, 17 inçlik lastikler. Süspansiyonun genel ayarları sert olsa da kesinlikle konforsuz değil. Sportife yakın bu ayarlar sayesinde Yeti, bol virajlı yollarda daha hızlı ilerleyebiliyor: Yere sağlam basıyor, gücü zorlanmadan yere aktarıyor ve hassas direksiyonu sayesinde rahatlıkla yönlendirilebiliyor. Öte yandan bunca başarılı özelliğin bedelide yüksek oluyor. Aslına bakılırsa bu yüksek rakamı, Skoda markasının yükselen kendine güveninin bir yansıması olarak görmek mümkün. ~SONUÇ
Herkese 4×4, bir şeylerden ödün vermeden mümkün değil. Karşılaştırmanın galibi olan Skoda Yeti neredeyse her şeyi doğru yapıyor ama teste konuk olduğu haliyle, fiyatı biraz yüksek kalıyor. Mini ise karakter ve sportiflik sunarken, iç mekanı çok dar. Ekstra donanım politikası ve taşıma kapasitesindeki eksiklikler olmasa SX4, rahat bir ikincilik alabilirdi. SUV keyfinin fiyatını Dacia Duster kadar aşağı çeken ikinci bir araç yok. Ancak bunun için güvenlik ve konfordan bayağı ödün veriyor.