Korelilerin hızı inanılmaz. Tabi ki
burada otomobillerden konuşuyoruz
ama konumuz km/s veya HP sayıları
değil. Çünkü bizleri asıl etkileyeni, gelişme
hızları ve bunun zirvesinde de Hyundai ve
Hyundai’nin yedeğindeki Kia var.
Birkaç yıl öncesine kadar bu iki marka,
ucuz kaliteleri ve sıkıcıyla anlaşılmazlık
arasında sınıflandırılabilecek tasarımlarıyla
göz zevkimizi bozuyordu. Bugünse aynı
markaların otomobilleri, birçok insanın
beğenisini toplamanın dışında rakiplerinin
canını sıkmayı da başarıyor.
Hyundai öncelikle teknolojiye önem
verdi, ardından ise sıra dizayna geldi.
Şimdiyse atağın bir sonraki aşamasındayız:
Bu sınıftaki en şık ve en kaliteli otomobili
arayanlar, aradıklarını yakın zamanda
Hyundai ve Kia’da bulacaklar. Bu konuda
ne kadar ciddi olduklarını ise konuğumuz
olan i30’da görebilirsiniz. Markanın model
hiyerarşisini bilmeyenler için küçük bir açıklama:
i30, i10 ve i20’nin üzerinde, i40’ın
ise altında konumlanıyor. Buraya kadar her
şey mantıklı. Yani C segmentinde yer alan
bir otomobil. Güncel i30 bile bakılası bir
otomobildi ama yenisi neredeyse bir bakış
mıknatısı haline gelmiş.
Modacı elinden çıkmış gibi hissettiren bu
şık kıyafetin yaratıcısı ise Thomas Bürkle.
Hyundai’nin Rüsselsheim’daki geliştirme
merkezinin başkanı olan Bürkle, daha önce
BMW’de çalışıyordu. Hyundai’nin kardeş
firması Kia da benzer bir taktiğe başvurarak
eski Audi çalışanı Peter Schreyer’i
transfer ederek tasarım bölümünün başına
getirdi.
~Doğa ve modern mimariden esinlenilen yeni tasarım lisanına Hyundai, “Fluidic
Sculpture” yani akıcı çizgiler adını vermiş.
Aslına bakılırsa benzer söylemleri bugün
hemen tüm otomobil üreticileri kullanıyor,
ancak Hyundai’de bunun daha iyi uyarlandığı
da kesin. Çünkü i30 gerçekten de çok
çekici görünüyor. Ön cam, tavanın içine
kadar uzanırken 11’den fazla yeni ve iddialı
renkle otomobilin trafikteki diğer araçlardan
hemen ayrılması planlanıyor.
Bu renkler arasında,
yüzeylere tıraşlanmış
hissi veren yeni teknoloji
ürünü metalik boyalar da
bulunuyor.
Altıgen formlu yeni ızgara bundan böyle
tüm yeni Hyundai modellerinde de kullanılacak.
Bürkle’ye göre bu ızgara formu, otomobile
güçlü bir kişilik, daha rafine ve lüks
bir görünüm kazandıracak. Daha şık olması
mümkün olsa da yeni ızgara ile Hyundai
gerçekten farklı bir yol izliyor.
Yeni i30 öncüsüne göre biraz daha uzun (2
cm) ve geniş (1 cm) olsa da yüksekliği 1 cm
kadar azalmış. 2.65 m’lik dingil mesafesinde
ise herhangi bir değişiklik yok. Ebatlardaki
kısıtlı değişiklikler ve eski platforma sahip
olduğu şüphesini Hyundai kesin bir dille
reddediyor.
i30’un karoseri gibi altyapısı da tamamen
yeni. Araçtaki teknolojiler hakkında ise
Hyundai şimdilik susmayı tercih ediyor.
Ancak tüketimlerin ve CO2 emisyonlarının,
sınıfının en alt sırasında olacağını düşünmek
yanlış olmaz.
~Bunun dışında mühendisler, biraz daha
geniş bir iç mekan elde etmeyi de başarmışlar.
Kendisine VW Golf’ü hedef alan
i30, bu sayede sınıfının en bonkör iç mekanını
sunamasa da eskisine göre daha
geniş olacak. Yeni i30’un en önemli avantajı
ise iç mekanın genişliği değil, kalitesi
olacak. Geçmişte Kore’den gelen kompakt
otomobilleri “ucuz ürün” olarak görenler,
i30’la karşılaştıklarında şaşkınlığa düşebilir:
Kokpit, mükemmel bir işçilik ve malzeme
kalitesiyle resmen ışıldıyor.
Yeni i30, Mart 2012’de
piyasaya çıktığında, eskiden
olduğu gibi 3 donanım
seviyesine sahip
olacak. Station versiyon
Haziran ayında, coupeleri
andıran bir tasarıma sahip olan 3 kapılı
versiyon ise sonbahar aylarında bayilerde
olacak.
Peki ya fiyatlar? Kesin rakamlar açıklanmadı.
Ancak eskisi kadar “ucuz” olmasa da
i30’un fiyatı, Hyundai’nin verdiği söze göre
rakiplerinden daha uygun olacak. Özellikle
de sunduğu kalite seviyesi dikkate alındığında…
Bir yanıt yazın