Jaguar gibi, BMW, Mercedes
ve Audi niceliğine bir türlü
ulaşamayan, fakat sportif tavrını
da hiç değiştirmek istemeyen bir
marka, artık Tata’dan gelen geniş
bütçelerle, Alman lükslerinin
karşısına çok ciddi bir rakip olarak
çıkmaya çalışıyor.
Land Rover ile birlikte önümüzdeki
5 yılda tam 40 yeni modeli
yollara çıkarma planı hazırlamış
olan Jaguar, öncelikle XF ve
XJ modellerinin dört çekerli versiyonlarını
hazırlıyor. XF modelinin
bir station wagon formunu
ve X-type’ın farklı bir devamını da
bitirip, sadece Jaguar tutkunlarına
değil, lüks Alman markalarını
tercih eden müşteri kitlesine
aile tipli ve biraz daha ekonomik
seçenekler de sunmak istiyor.
French Blue rengiyle XKR-S
gibi çılgın modellerden uygun bir
fiyata sahip olacak XE ya da ismi
F-type olacak bir roadster de
düşündüklerini söyleyen ünlü
baştasarımcıları Ian Callum, bu
sürprizler için sadece 2012’ye
kadar sabretmenin yeterli olacağını
söylüyor.
Diğer yanda 3 yıl içinde Jaguar’ın
ilk Crossover modelinin de
gelebileceğini söyleyen küresel
marka direktörü Adrian Hallmark,
BMW X5 ve Porsche Cayenne’in
işlerinin gelecekte o
kadar kolay olmayacağı iddiasını
ortaya çıkarıyor. Gelecek nesil
Range Rover ile aynı alüminyum
platformu paylaşacak olan
Jaguar SUV’u, Off-Road’tan ziyade
asfalt üstü performansıyla
arazi ustasından farklılaşacakmış.
Bahsettikleri 40 modeli, lüks
Almanlarda olup da, kendilerinde
olmayan model çeşitleri ve
varyasyonlar üzerine geliştirmeye
devam ettiklerini ve Jaguar’ın
gelecekte, herkese hitap edecek
küresel bir premium marka olacağını
söylüyorlar.
Gelecekte CrossOver ile binek
otomobil klasmanından çıkıp,
yepyeni bir maceraya da girişeceklerini
belirten Jaguar yönetimi,
alüminyumun hafifliğiyle
daha da hızlanırken, bizlere gösterdikleri
ve kullandırttıkları (fakat
şimdilik ambargolu olduğu
için henüz yayınlayamadığımız)
yeni XF ile de, tasarımda daha
sade bir sportif çizgi tutturmaya
başlıyor.
Sade fakat sportif, acaba şık mı
desek?!.. Yeni motor kaputu, yeni
yüzü, daha ince XJ tarzı farları,
değiştirilmiş arka stop lambaları
ve arka tampon, 2.2 litrelik yepyeni
bir 4 silindirli dizel motor…
Evet daha şık, daha doğru… Üstelik
190 HP 450 Nm performansındaki
bu motorla 8.5 saniyede
100 km/s’ye tırmanmak, 225
km/s maksimum hıza ulaşmak,
çok etkin çalışan start/stop sistemiyle
yakıt tüketimini 5.4 litreye
kadar düşürmek de mümkün…
Evet, ekonomide de şıklık devam
ediyor!..
Geçtiğimiz yıla göre satışların
iki misline yükselmesinden de,
şıklığın farkedilmeye başladığını
söyleyebiliyoruz…
Tata’nın yeni CEO’su, eski GM
“usta”sı Carl-Peter Forster ve
JLR (JLR=Jaguar Land Rover)
yeni CEO’su Dr. Ralf Speth gibi
iki Alman otomotiv dehasının
dümenine geçtiği JLR, adeta bir
hücumbot gibi azgın dalgalara
doğru yola çıkıyor… Bu arada
Forster ve Speth’in birbirlerini 10
yıl önce çalıştıkları BMW’den
çok iyi tanıdıklarını da hatırlatalım…
Özellikle Speth’in, BMW’nin
Land Rover’ı satın aldığında ve ardından
Ford’un Premier Automotive
Group döneminde Jaguar
ve Land Rover’ı yönettiği yıllarda
da İngiltere’de üst yönetici
olarak bulunduğundan, her iki
marka için “kaldığımız yerden devam”
demesini, çok iyi anlıyoruz.
Şimdi, Jaguar
ve Land Rover,
çok uzun vadeli
bir strateji doğrultusunda
“akselerasyona
geçtiler”…
Hızlandıkça
hızlanacaklar!..
Ve, umarız Alman
lüks markalarının
egemenliği
karşısında geriye
düşen İsveç
ve Amerikalılar’ın
boşalttığı yerde,
çok “şık”, rengarenk
ve hatta “azgın
kediler” olarak
çok çekici seçenek
oluştururlar
ve dimdik
durmayı başarırlar!..
Bir yanıt yazın