Amerikan otomobilleri büyüktür; Avrupalı otomobiller ise küçüktür. Ve bu daima böyle olmuştur. Ancak Fiat Grubunun 62 yaşındaki tasarım patronu Lorenzo Ramaciotti’nin dediğine göre bu eski ayrım önemini kaybetmeye başlayabilir. Aslına bakılırsa yakıt ekonomisi standartları daha sıkılaştıkça, ABD’li ve Avrupalı araçların ebatlarının neticede birbirine yaklaşacağını düşünülüyor.
Chrysler’in tasarım merkezini ilk olarak ne zaman gördünüz ve ne düşündünüz?
Fiat ve Chrysler arasındaki anlaşmanın yapılacağı sıralardaydı, Mayıs 2009’du. Düzinelerce muhteşem sergi otomobilinin yanı sıra, ilk minivanın üretilmesinden, yolcu bölümünün aracın iyice ön tarafına doğru konumlandırıldığı sedanlara varıncaya kadar çağdaş Amerikan otomotiv tasarımında önemli yere sahip olan bir kuruluşu büyük bir tutku ve enerjiyle idare eden Ralph Gilles’in yönetiminde çok yetkin ve yetenekli bir ekiple karşılaştım. Auburn Hills’deki genel merkezi çok etkileyici buldum ve tasarımcıların, kalıpçıların ve fizibilite mühendislerinin aynı alanda hep birlikte çalıştıkları tipik bir Amerikan tarzı, ürün tasarım ofisiyle karşılaştım.
Chrysler’deki bu düzenlemenin Fiat’tan farkı nedir?
Fiat olarak bizim tasarımcılarımız kendi marka stüdyolarında çalışırken, mühendisler kendi bürolarında görev yapar ve çeşitli model atölyeleri de kendi içinde ayrılmıştır. İnsanlar gerektiği zaman atölyede bir araya gelir. Teknik açıdan Fiat’ta biz daha çok sanal gerçeklik üzerinde çalışırız. Bu,1990’larda öncülüğünü yapmaya başladığımız bir teknolojidir. İlk fiziki modeli meydana getirmeden önce artık yüzey geliştirme işlerinin çoğunu tamamlamış oluyoruz. Chrysler’de hâlâ kil modellerle daha çok çalışıyorlar. Ancak bu farklı yaklaşımlar, ana resmi değiştirmiyor, ki bu da doğru zamanda doğru tasarıma ulaşmak anlamına geliyor. ~Chrysler ve Fiat’ın araçlarını tasarlama tarzları arasındaki en büyük fark nedir?
Arka yolcu için geniş alan ABD’de az önem verilen bir noktayken, Avrupa’da bu konuya çok daha fazla önem veriliyor. Muhtemelen bu sadece araç ebadıyla ilgili bir meseledir. Amerikan ürün serisi, boyut olarak, Avrupa’dakinden bir kademe daha yüksekten başlar. Avrupa’da Fiat 500 gibi bir mini otomobil başlangıç modelidir. ABD’de ise Ford Fiesta ve Toyota Yaris gibi küçük modellerle başlarsınız. ABD’de kompakt altı otomobiller normalde sedan olarak sunulur, dolayısıyla da Avrupa’da satılan hatchback versiyonlarından daha büyüktürler. Burada biz arka yolculara da mümkün olduğu kadar geniş bir alan ve konfor sunmaya çalışıyoruz. ABD’de daha geniş bir arka bacak mesafesi isterseniz, daha büyük bir otomobil satın alırsınız.
ABD’deki araçlar Avrupa’dakilerden sadece daha büyük değil, aynı zamanda da daha geniş. Neden?
ABD’de ortalama bir tüketici her iki yanında da önemli oranda serbest alan ister; bu yüzden, aynı zamanda daha geniş orta konsolları olan, daha geniş otomobiller üretirler. Lüks bir Alman otomobili satın alan Amerikalılar, yabancı bir otomobil sürme deneyiminin bir parçası olarak daha dar oturma konumunu kabul eder görünürler. Fakat yerli bir otomobil alırken Amerikalılar daha geniş bir oturma konumu istediklerini söylerler ve bu da zengin çeşitli Chrysler, Dodge ve Jeep modellerini desteklemek amacıyla Fiat’ın kompakt yapısını genişletmesinin nedenlerinden biridir. ~Araç ebadındaki farklılık geleneği, ABD ve Avrupa pazarlarında devam edecek mi?
Geçtiğimiz 30 yılda ebatlar kısmen birbirine yaklaştı. ABD’ye ilk gittiğimde, yani 1976’da Amerikan otomobilleri Avrupalı rakiplerine göre muazzam görünmüştü. Şimdilerde böyle belirgin bir fark görmüyorum. Amerikan otomobillerinin ebatlarının geçtiğimiz 25 yılda ne kadar küçüldüğünü söyleyecek kadar uzman değilim fakat Avrupalı otomobiller ciddi oranda büyüdü. Bence yavaş yavaş boyutlar bir noktada birleşecek ancak ben adım adım gerçekleşecek bir süreç bekIiyorum.Yalnızca güncel değişiklikler gerçekten hızlı değişimlere izin verebilir. İki yıl önce petrol fiyatları birden hızla yükseldiğinde, Amerikalı tüketicilerin daha küçük araçlara önemli düzeyde bir geçişi olmuştu. Petrol fiyatları normal seviyelere döndüğünde daha büyük araçlara olan talep de eskiye döndü.
Chrysler’in markalarının tasarım dilleri hakkındaki görüşünüz nedir?
Avrupa’da alışık olduğumuzdan daha güçlü ve belirgin tasarım ibareleriyle Dodge ve Ram markaları açıkça Amerikan zevkine göre özel üretilmiştir. Bu markaların yüzde 100 Amerikan olduğunu söyleyebilirim. Jeep ise daha uluslararasıdır. Jeep, simgesel nitelikli bir tasarımın, 1940’ların başında meydana getirilen orijinal Willys-Overland’in devamı ve gelişmiş hâlidir. Bu markanın her bir modeli, Jeep’in, dünyanın her yerinde tanınmasını sağlayan güçlü işaretlere sahip. Avrupa’nın orantılarına ve yüzey işlemine daha yakın olmasıyla da Chrysler markası daha temel bir markadır. Sonuç itibarıyla Chryslerve Lancia markaları zamanla aynı müşteri tipine, yani tarz ve şıklık arayan kişilere odaklandıklarından, birkaç aracı paylaşacaklardır. ~Araç yapısı itibarıyla ne gibi bir trend fark ettiniz?
Station wagonların ortadan kaybolmasını örnek verebiliriz. ABD sanayisi station wagonu icat etti ve bu gövde tarzı zamanla tüm dünya tarafından kopyalandı. ABD’de önce minivanlar ve sonrada SUV’lar ile crossover’lar station wagon’ların yavaş yavaş ortadan kalkmasına neden oldu. Avrupa’da station wagonlar, minivanların, SUV’ların ve crossover’ların pazara girmesine karşın varlığını sürdürebildi ve hâlâ önemlerini koruyorlar. Station wagon’ların satışlarının, türedikleri sedanın satışlarını geçtiği, Almanya ve İtalya gibi pazarlarda, lüks üreticilerin otomobillerinde dahi bu karoser versiyonunun yazılı olduğu çok sayıda tip etiketi görürsünüz.
Peki ya bardak tutucular?
Avrupa’daki bardak tutucularının ABD’ye uygun olup olmadığı konusunda çoğu zaman şaka yapmışızdır. Ama yanılmışız çünkü kullanıcı profili tamamen farklı. Avrupa’da biz otomobil kullanırız; dolayısıyla ben hayatımda bir kere bile otomobilime kahve kupasıyla binmedim. Amerika’da otomobilinizde yaşarsınız; bunun nedeni aynı zamanda işe geliş-gidiş süreleri ve mesafeler uzun dur; bu yüzden araç içine kahve veya içecek almak normaldir. ~Fiat 500 gibi Avrupalı bir mini otomobile bardak tutucu eklemek ne kadar zor oldu?
ABD’de “ufaklık” denilen otomobilde olduğunu düşündüğünüz kadar zor değildi. Neyse ki, orta konsolda, iki tam boy bardak tutucuyu içine alabilecek bir “ada” yaratmamıza izin verecek biraz yerimiz vardı.
25 yıldan sonra Alfa Romeo’yu ABD’de yeniden pazara sokacak orta-boy bir sedan üzerinde çalışıyorsunuz. ABD’nin şartları ve gereksinimleri çalışmanızı nasıl etkiliyor?
Bu otomobil şüphesiz bir Alfa Romeo ve dolayısıyla da orantıları itibarıyla gerçek bir Avrupalı olacak. Kolay erişim, geniş iç mekan, konfor ve bardak tutucular gibi ABD gereksinimlerini hesaba katıyoruz. Ancak tipik bir Amerikan sedanı tasarlamaktan kaçınıyoruz çünkü o zaman bu araç bir Alfa Romeo olmaz.
Lorenzo Ramaciotti kimdir?
1973 yılında Ramaciotti, İtalya’nın ünlü tasarım evi ve motorlu araç üreticisi Pininfarina’ya katıldı. Pininfarina’daki günlerinde en çok gurur duyduğu dört seri üretim otomobili, Ferrari 456 GT ve 599 GTB Fiorano, Maserati GranTurismo ve Peugeot 407 Coupé’dir. Pininfarina’da 32 yıl görev yaptıktan sonra ve emekliliğine neredeyse iki yıl kala Ramaciotti, 2007 yılının Haziran ayında Fiat’a geçti.
Bir yanıt yazın