Tüketici elektronik ürünleri arasında, otomobil kullanıcılarının en fazla ilgisini çekenlerden biri portatif navigasyon cihazları. ABD’de, Avrupa’da ve Uzak Doğu’da çok yaygın olarak kullanılan ve otomobilli hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelen bu cihazlar, ülkemizde de son yıllarda tanınmaya ve özellikle ticari araç sürücüleri tarafından kullanılmaya başladı. Geçtiğimiz yı lTürkiye’de 50 bin navigasyon cihazı satıldı, önümüzdeki yıllarda ise her yıl bu adetlerin katlanarak artması bekleniyor. Navigasyon pazarındaki gelişmeleri TomTom’un Türkiye müdürü Özgür Yiğiter’den dinledik.
Auto SHOW: 2009 yılında navigasyon pazarı nasıl bir gelişim gösterdi?
Özgür YİĞİTER: Bizim pazara girdiğimiz 2008 yılında, navigasyon pazarında ortalama fiyatlar Avrupa ortalamasının üzerindeydi. 2009’da ise pazarda büyük bir fiyat rekabeti yaşandı, pazara no-name ürünlerin de girmesiyle fiyatlar, Avrupa ortalamasının da altına indi. Ancak bu isimsiz ürünler harita güncelliği ve benzeri yazılımsal konularda yetersiz kalırken, donanımda da dayanım ve kalite açısından akıllarda soru işareti bırakır nitelikte.
AS: Pazara ilk girdiğinizde pazar liderliği hedefiniz vardı? Buna ulaşabildiniz mi?
ÖY: Biz pazara 2008 yılında girdikten hemen sonra global kriz baş gösterdi. İlk yola çıkışta küçük distribütörlerle başlamıştık, bu dağıtıcı firmalar krizle birlikte finansal açıdan zor duruma düştüler, biz de ürün getiremez duruma geldik.~ Daha sonra 2009’un ilk yarısında büyük bir distribütör olan KVK’yla çalışmaya başladık ve 3 büyük elektronik markette (MediaMarkt,Teknosa ve Vatan Bilgisayar) toplam yüzde 40 pazar payına ulaştık. Arçelik ve Beko bayileriile TİM’lerde (Turkcel İletişim Merkezi) de yer alıyoruz. Bu arada ürünlerimiz, Türkiye’de üretilen ve pazarlanan Renault ve Fiat modellerinde de opsiyon olarak, built-in şeklinde yer almaya başlıyor. TomTom markasının bilinirliği ve yaygınlığı önümüzdeki dönemde daha da artacak.
AS: Navigasyonda Avrupa pazarını yakalayabilir miyiz sizce?
ÖY: Pazarın önünde bana göre iki engel var. Bunlardan ilki bilinirlik, ki bunu yavaş yavaş aştığımızı zannediyorum. İkinci engel ise tüketicinin, yolların çok sık değiştiğini düşünmesi ve ürünü satın almak için bekleme eğiliminde olması. Bizi bunu da kırmak için, en güncel harita garantimize ek olarak, ürünü satın aldıktan sonraki iki yıl boyunca geçerli olacak, her üç ayda bir kez olmak üzere toplam 8 harita güncellemesini ürünle birlikte ücretsiz olarak sunmaya başladık ki bunların da olumlu tepkisini tüketiciden çok kısa sürede almaya başladık.
AS: Önümüzdeki yıllarda navigasyon pazarını ne gibi yenilikler bekliyor?
ÖY: Öncelikle no-name olarak adlandırdığımız, kalitesiz ve ürün desteği bulunmayan markalar gerileyecekler. Oturmuş pazarlarda 3 global marka genelde pazarın yüzde 80’ine hitap eder. Bizde de önümüzdeki dönemde benzer bir durum olacak. Önümüzdeki dönemlerde üst segmentlerde fiyatların 1000 lira seviyesini aşacağını düşünmüyorum.~ No-name ürünlerde fiyat rekabeti devam edecek ama giriş seviyelerinde fazla bir değişim olmayacak. Şimdilerde 5 inç boyutunda modellerle, multi-medya özellikleriyle öne çıkıyorlar. Ama bu ürünlerde navigasyon deneyimi olumsuz olan müşteriler, sonunda kaliteli ürünlere yönelecekler. Pazarın da bu yıl 120 bin, 2011 yılında 250 bin, 2012 yılında ise 250 bin adede ulaşacağını tahmin ediyoruz. Pazar tam oturduğunda yılda 750 bin ila 1 milyon arası cihazlık bir hacme ulaşacaktır.
AS: Son olarak, kolay ulaşılabilir fiyatlı Start modelini pazara sundunuz. Ürün beğenildi mi?
ÖY: Start modelimiz 249 liralık fiyatla, Türkiye haritasıyla, toplam dört ücretsiz harita güncellemesiyle pazara sunuldu. Bu, tüketicinin TomTom deneyimi yaşaması için çok iyi fırsattı ve kullanıcılardan kabul gördü, giriş seviyesi olarak TomTom’u erişilebilir hale getirdi. Start’la birlikte üst seviyede de Go750 modelimizi tanıttık. Bu modelde Advanced Lane Guidance, Eco-route ve IQ-route gibi üst özellikler de var. Go 750’yi de 699 lira fiyatla pazara verdik.
Bir yanıt yazın