Motor kaputunun üzerinden
piste bakıyorum. Ancak kendimi,
sol arka koltuk yolcusunun ayak
bölmesinde oturuyormuş gibi hissediyorum.
Her şey bir şekilde
korkutucu. Örneğin ön taraftan
yükselen akustik cehennem…
Golf24 için mühendisler, Audi TT
RS’in 2.5 lt’lik 5 silindirli motorunu
alarak, abartılı bir aşırı besleme
ile donatmışlar. Hemen önümde
yükselen gümbürtüler Lamborghini
bestesiyle 1980’li yılların
efsanevi ralli otomobili Audi S1’in
melodilerinin bir karışımı gibi.
Almanya’nın en büyük ve en çılgın
yarışı için Volkswagen, işte bu
yol makinesini hazırlamış: Golf24.
GTI’ın beşinci kuşak torunu, yani
Golf VI bazlı bu otomobil, GTI’ın
1976 yılında Nürburgring 24 Saat
Yarışları’na katılmasının 35. yılı şerefine
üretilmiş bir canavar. 23-26
Temmuz 2011 tarihlerinde düzenlenecek
olan 24 saat yarışlarında
Golf24 de boy gösterecek.
Geçen yıl düzenlenen bu klasik yarışa
220 bin güç bağımlısı, izleyici
olarak katılmıştı. Bu yıl, yani
GTI’ın 35. yılında Golf24’lerden 3
tanesi aynı yarışta start alacak. Tabi
ki o güne kadar bekleyemedik
ve bu canavar Golf’ü İtalya’daki
Vellalunga Pisti’nde kullanma izni
aldık.
15 derecelik sıcaklığının yaz
günleriyle uzaktan yakından ilgisi
yok. Buna rağmen kaskımın
içinde ter damlaları gözlerime
doğru süzülüyor. Çünkü mavi
rengin hakimiyetindeki basit iç
mekandaki sıcaklık, saunalardan
fazla.
Aslında bu hiç şaşırtıcı değil,
çünkü otomobilin egzozu sağ
marşpiyenin hemen yanında, yani
arka davlumbazın önünde bitiyor.
Ortalığı güneş gibi ısıtan yarış
tipi katalitik konvertör ise kabinin
hemen altında konumlandırılmış.
~
iç mekanı soğutmak için hala çalıştıklarını
söylüyor. Otomobilin
test pilotlarından biri olan Terting,
24 Saat Yarışı’ndaki 3 otomobilden
birini de kullanacak. Terting’in
açıklamasından, otomobilin şimdiki
halinden bile gayet memnun
olduğunu anlıyorum: “Golf24 şu
anda bile göreceli olarak rahatça
kontrol altında tutulabilen bir otomobil.
Özellikle de yarışlara çok
uzun bir süre ara verilmiş olduğu
düşünülünce.”
Terting’in ne kadar haklı olduğunu
iç mekana geçince hemen
anlıyorum! Pit bölgesinden kalkış
yaparken bile sorun çıkarmıyor:
Debriyaja bas, direksiyonun sağındaki
vites kolunu çek ve birinci
vites emrinize amade! Hemen
ardından ise sol ayağınıza tatil yaptırabiliyorsunuz.
Çünkü şanzımanın
6 vitesini direksiyonun iki yanındaki
küçük kolları çekerek
(sol: vites düşürme; sağ: vites büyütme)
debriyaja basmadan değiştirebiliyorum.
Sürücü konforu mu? Yok
öyle bir şey!
Sürekli 4 tekerlekten çekiş sistemi
ise tam gaz hızlanmalarda,
otomobilin 4 tekerleğiyle asfalta
yapıştığını hissettiriyor. 4000
d/d’den itibaren turbo, insafsız bir
güç patlaması yaratıyor. Bu sırada
krank miline 540 Nm tork biniyor.
Bu rakamlar, çekiş gücünün standart
bir GTI’ın (280 Nm) iki katıymış
gibi algılanmasına neden
oluyor. Abartılı gücüne rağmen bu
canavar rahatlıkla kontrol edilebilirliğini
koruyor. İlk GTI için VW,
daha 1976 yılında hazırladığı reklam
spotunda bu rahatlığı öne çıkarmıştı:
“Kaplumbağa hızıyla
alışverişe gitmek için bile uygun”.
Sanıyorum aynı genler Golf24’te de
varlığını devam ettiriyor.
Sonuç
Golf24, VW’nin yarışlara gönderdiği gelmiş
geçmiş en etkileyici otomobil. İlk
Golf’te 110 HP’lik güç fırtınalar estirmek
için yeterli olmuştu. Bugünse Golf VI bazlı
bu touring yarışçı, 440 HP’lik gücüyle
Porsche 911, Mercedes SLS veya Audi R8
gibi çağdaşlarına sadece yağmurda meydan
okuyabilir. O da 4 tekerlekten çekişe
sahip olması sayesinde.
Yorum yazın