Günümüz kadar, sahip olduğu
özellikleri ile birçoklarımızın
gönlünde taht kurmayı
başaran Focus yenilendi ve
eskisine göre çok daha iddialı
bir konuma geldi, rakiplerinin
büyük bir bölümünün bir adım
önüne geçti. Geçtiğimiz yıllarda
kompakt sınıfta yaşanan gelişmelerin
biraz gerisinde kalmış
gibi görünen Focus, yenilenmesi
ile birlikte bu açığını fazlasıyla
kapatarak kendi sınıfında listenin
ilk sıralarına kadar yükseldi.
Oldukça zengin bir motor
seçeneği ile satışa sunulan
Focus’un ülkemizdeki satış fiyatı
43 bin 490 TL gibi, iddialı diyeceğimiz
bir etiketle başlıyor.
Bu fiyat etiketi ile Focus, Trend
ismi verilen donanım paketi ve
1.6 lt hacimli, 125 HP güç üreten
benzinli motor seçeneği ile
satın alınabiliyor.
Yeni Focus ile test raporumuza,
bu otomobilin görünümü, iç
mekan özellikleri gibi detayları
aktarmadan önce, sürüş karakteri
ile başlamak istiyoruz. Çünkü
bu otomobilin sürüş karakteri
kullanıcılarına fazlasıyla keyif
veren türde. Sürüş karakteristiği
konusunda Focus her zaman
sınıf limitlerini belirleyen bir
araç olmuştu, yeni nesilde de
bu geleneği sürdürüyor.
Bu otomobilin sürücü koltuğunda
oturmak bile yeterince
keyif veriyor. Sürüş pozisyonu,
direksiyon simidinin yapısı, kumanda
elemanlarının kullanımı
açısından her şey sürücü öncelikli
olacak şekilde tasarlanmış.
Yani kapısını açıp otomobilin
içine geçtiğiniz anda kendinizi
iyi hissediyorsunuz ve bu o
kadar da kolay bulunabilecek
bir özellik değil. Bu bölümde
koltukların kalitesinden de söz
etmek istiyoruz. Sportif koltuklar
sürücünün ve yolcuların
vücudunu tam olarak sarıyor
ve hızlı kullanımlar sırasında
bile yeterli destekleri sağlıyor.
Koltukların bir diğer önemli
özelliği ise aracı kullananların vücut özellikleri değişse bile
aynı etkiyi bırakıyor olmaları.
Direksiyon simidinin tasarımı
ve ele tam olarak oturuyor
olması beğenilen bir detay. Direksiyon
simidi yüksek fiyatlı
otomobillerde görülen cinsten.
Dört kollu direksiyon simidi ve
iyi tasarlanan parmak bölgeleri
iyi bir yönlendirmenin ilk sinyallerini
veriyor. Göstergelerin
sivri ve agresif görünen siperlikleri
ile birlikte hem görünümleri
hem de kullanımları oldukça
iyi. El fren kolunun tasarımında
bile sportif bir tat var. Aynı şekilde
vites kolunun tasarımı ve
kemikli vites geçişleri de beğendiğimiz
bir diğer detay. Burada
yapabileceğimiz en önemli eleştiri
vites topuzunun tasarımına
olacaktır. Topuz sanki modern
bir otomobilde geçmişten kalan
bir detay gibi görünüyor. Görüş
açıları konusunda ise Focus’un
belirgin bazı sorunları var ama
sürücü kendisini en baştan otomobille
bütünleşmiş olarak bulduğu
için, bu duruma çok kolay
bir şekilde adapte oluyor.
Eleştiri alan bölümlerin en
başındaysa, çok etkilendiğimiz
yaşam alanının bir anda rüyadan
uyanmamıza neden olan
detayları. Kokpitte çok fazla kumanda
elemanı var ve yerleştirmeleri
çok hesaplanmadan, karmaşık
yapılmış gibi. Bombeli bir
tasarıma sahip olan orta konsol
üzerinde yer alan kumanda
elemanlarını rahat bir şekilde
kullanmayı beceremedik. Orta
konsol üzerinde bulunan hava
kanallarının dik konumlandırılmış
olması da bizleri rahatsız
eden bir görüntü oldu ve kullanımı
açısından da sıkıntı yaşadık.
Bu hava kanallarının açılıp
kapatılmasını sağlayan kumanda
elemanları da biraz basit görünüyor
ve abartılı büyük tasarımları
var.
Bazı kumanda elemanları oldukça
büyük tasarlanmışken,
aracın rakiplerinden ayırt edici
özelliklerinden biri olan kendi
kendine park etme sisteminin
kumandası çok küçük ve yeri
kullanışsız. Bu, biraz daha
ön plana çıkmayı hak eden bir
kumanda elemanı. Sevdiğimiz
direksiyon simidinin üzerine
yerleştirilen kumanda elemanları
da sürüş sırasında rahatsız
edebilen bir konumda. Bu kumanda
elemanlarında da sivri
ve kullanımı zor olan bir tasarımla
karşılaştık.
Focus’un motor kaputunu
altında ise, daha önce ailenin
diğer üyelerinde de kullanma
fırsatı bulduğumuz 1.6 lt 180 HP
güç üreten benzinli ünite yatıyordu.
Ecoboost adı verilen bu
motor son derece güçlü. Fakat
kompakt sınıftaki bir araçta bu
kadar yüksek gücün ne kadar
gerekli olduğunu kendimize
sorduk. Belki kullanım sırasında
büyük keyif aldık, hızlanma
karakteri bizleri büyüledi, ama
bu kadar fazla güç gündelik kullanımda
gerçekten gerekli mi,
hala karar verebilmiş değiliz.
İlk kalkışlar sırasında özellikle
çok fazla dikkat gerektiriyor.
Ani gelen güç ile Focus’u kontrol
etmek çok zor bir hal alabiliyor.
Bu nedenle bu motor seçeneğini,
performanslı araç kullanımına
alışkın olanların tercih
etmesi gerekiyor. İyi bir şanzımanla
kombine edilen motorun
performansı aslında test ekibi
üzerinde çok iyi bir etki bıraktı.
Ara hızlanma değerleri konusunda
da motorun performansı
iyi. Altı ileri oranlı şanzımanın
vites geçişleri, oranlarının iyi ayarlanmış
olması da sevdiğimiz
yanlarından oldu. Süspansiyon
sistemi her zaman olduğu gibi
iyi. Konforlu ve seri kullanımlar
sırasında bir yarış otomobili gibi
keyif veren ve hissi çok yüksek
olan süspansiyon sistemi, bu aracın
en önemli artılarından.
Son olarak; görünüm konusunda
farklı yorumlar olabilir
ama biz tek bir cümle ile özetliyoruz:
Güzel…
Sonuç
Ford Focus her zamanki
formuna geri
döndü. Yenileme
süresi açısından
biraz geride
kalmış olan Focus, yenilenmesi ile
birlikte kendi yeri olan kompakt
sınıfın en üst sıralarına çok rahat
bir şekilde tırmandı. Sürüş karakteri
açısından sınıfının en fazla keyif
veren ve en güvenli araçlarından
biri olarak gördüğümüz Focus,
yenilenmesi ile bu özelliklerini
de bir adım ileriye götürdü. Teknolojik
detaylarının sayısı bir hayli
fazla olan Focus, başlangıç fiyatı açısından
baktığımızda 40 bin TL sınırının
üzerine çıkıyor.
Bir yanıt yazın