Bu duruma genel yorum ise, yeni
otomobil modellerin çok güzel olduğu ve firmaların bu güzelliğin,
mankenlerin gölgesinde kalmasını istememesi şeklinde oldu.
Neyse ki İtalyan markaları vardı ve fuarın en güzel kızlarını yine bu
markalar istihdam etmişlerdi. İtalyan markaların standlarındaki
güzeller, sadece kendilerine değil, sergilenen otomobillere de uzun
süre baktırdılar.
İşte şov budur
Frankfurt Otomobil Fuarı bu yıl kapılarını coşkulu
yeniliklerle, iddialı konseptlerle ve yakıt ekonomisini
ön plana çıkaran çevreci teknolojilerle açtı.
Bu yıl. 64. kez düzenlenen
Frankfurt Fuarı, kapılarını 25
Eylül Pazar akşamına kadar
ziyaretçilere açık tutacak. Bu yılki
Frankfurt Fuarı, son zamanlarda hiç
olmadığı kadar büyük bir yenilikler
şovuna sahne oldu. Hemen yarın
yola çıkabilecek kadar iyi hazırlanmış
yeni modeller, gelecekten haber
veren konseptler, büyük markaların
ekonomik ve elektrikli çözümleri,
tüm bunlar uç uca eklendiğinde
fuar, otomobil severler için 10 numara
bir şova dönüşüyor. Fuarda
ekonomik elektrikli otomobillerden
çok, hızlı ve süper lüks modellerin
daha fazla ilgi çekmesi hiç şaşırtıcı
değildi. Zaten bu tür lüks modellerin
sayılarının artması da bu durumu
doğruluyordu.
Sergilenen araçlarda soluk ve açık
renklerin hatta mat boyaların yer
aldığı gözlerden kaçmadı. Biz sayfalarımıza,
özellikle renkli otomobilleri
taşımaya çalıştık ama fuarın
geneline açık renkli soluk modeller
hakimdi. Bir diğer göze çarpan unsur
ise İtalyan markaların dışında,
standlarda pek fazla manken kullanılmamış
olmasıydı. Sanırız sergilenen
yeni otomobil modellerinin güzelliğini
ön plana çıkarmak isteyen
ve mankenlerin gölgesinde kalmak
istemeyen markalar tercihlerini bu
yönde yaptı. Bir diğer unsur ise,
özellikle Alman markaların devasa
stand yatırımları yapmaları oldu.
Özellikle Mercedes, BMW, Audi ve
VW Group, kendilerine ait salonlarda
yeniliklerini ihtişamlı bir şekilde,
adeta krize taş çıkartırcasına sergiledi.
Hatta Audi, fuar alanının ortasında
oluşturduğu fütüristik binada,
yeni ürünlerini sergilemenin yanı
sıra bina içerisinde test sürüşleri de
yaptırıyor. Fuar alanının ve standların
büyüklüğü de fuarı ziyaret eden
basın mensuplarının ayaklarına kara
sular inmesine neden oldu. Neyse
ki basın mensupları için standlar
arasında çalışan Opel Ampera ve
Citroen DS5 Hybrid4’lerden oluşan
shuttle filoları vardı. Ama halk günlerinde
bu araçlar olmayacağı için
fuar ziyaretleri tabana kuvvet yapılacak.
Böylesi bir fuar kolay kolay
bir daha gelmez. Eğer vizeniz yoksa
ve ilk uçağa atlayıp Frankfurt’a uçup
fuarı ziyaret etme olanağınız yoksa,
ilerleyen sayfalarımızda sanal ve
canlı bir fuar turu yapabilirsiniz.
Geleceğe tam gaz
Frankfurt Otomobil
Fuarı’nda yeni teknolojiler
ve modellerin
dışında yeni moda terimler
de açığa çıktı.
Bunlara fuarın her yerinde
rastlayabiliyorsunuz. Örneğin
”feragat otomobili” bunlardan
biri. Aslında bu, pek de
istenmeyen bir terim. Neticede
hiçbir marka, birçok özellikten
vazgeçmeyi gerektiren bu tür
bir otomobil üretmek istemiyor,
hem de kaputların altında
elektrik motorlarının vızıldadığı
araçlarda bile. 2007’de ortaya
çıkan eko-otomobil ve 2009’daki
kriz otomobili kavramlarının
ardından bir gerçek de gün ışığına
çıktı: Artık herkes fedakarlık
gerektirmeyen tutumlu otomobiller
üretebiliyor. Daimler
Başkanı Dieter Zetsche de
geleceğe umutla bakanlardan:
“Otomobilin en güzel zamanları
önümüzde.” Bunun kanıtını
ise Zetsche, fuarda bizzat tanıttığı
F 125 ile gösteriyor: Geleceğin
hidrojen yakıtlı S Serisi,
4 adet koltuk, 1000 km menzil
ve en önemlisi de gayet yüksek
bir lüks sunuyor. Fuarın ev
sahibi Almanya’nın durumu gayet
iyi görünüyor: Bunu fuarın
her yerinde görebiliyor ve hissedebiliyorsunuz.
Gerçekten artık
hiç kimsenin sürüş keyfinden
feragat etmesine gerek yok
ve buna Audi, VW ve Opel’in en
küçük, en minimalist görünüm lü araçları bile dahil. Bir zamanların
Kabinenroller’i günümüzde,
mega-kent avcı jetlerine dönüşmüş
durumda. Hatta hepsinin
birer akıllı telefon uzantısı
haline geldiğini bile söyleyebiliriz
Bu fuarda “feragat
otomobilleri”nin dışında çok
küçük otomobiller de birer tabu
terim haline geldi. Her yerinden
kendine güven fışkıran
VW Up bunun en güzel kanıtlarından
biri: Buggy versiyonun
su geçirmez malzemeden
üretilmiş iç mekanı plaj modasının
son trendlerini takip ediyor,
Cross Up versiyon insanları
asfaltın dışına çıkmaya da tahrik
ediyor… Bundan böyle vazgeçmek
yok… Bu yeni düstur,
sonunda trendleri takip etmek,
hatta kendisi trendy olmak isteyen
yeni Fiat Panda için bile geçerli.
Skoda’nın Mission L modeli,
sanki yeni bir ucuz versiyon
değilmiş de, Octavia’nın halefi
olabilecekmiş kadar hoş duruyor.
Bu yıl fuarda çok fazla orta
sınıf yeniliği yoktu. Ancak kısıtlı
sayıdaki yenilik, tutucu tasarımların
da çekici olabileceğini,
insanları derinden etkileyebileceğini
ve fuarın yıldızları
arasında fark edilebilir kalmayı
başarabileceklerini gösteriyor.
Sonraki sayfalarımızda tüm yenilikleri
derledik ve yorumlarımızda
gerektiğinde ağır konuşmaktan
(yazmaktan) tabi ki “feragat”
etmedik.
VW CROSS UP
Arka kapılar ve 10 cm’lik dingil
mesafesi artışı, Cross Up’ın
karoser eklentilerinden çok
daha önemli. Çünkü bu iki
özellik Up’ı, eksiksiz bir
otomobil haline getiriyor.
Arkadan bakıldığında Cross,
Up ailesinin en kısa versiyonu
ile tamamen aynı. Siyah renkli
kapağın ardında 251 lt’lik bir
bagaj gizli.
FIAT PANDA
Eğer yeni Panda’yı görmeyip, çevrenizde,
isimleri Lancia olan Chrysler modellerini
görürseniz, Fiat Grubu’na olan inancınızı
kaybedebilirsiniz. Yeni Panda ile İtalyan marka,
en iyi yaptığı şeyi yaptı: Akıllı ve mütevazı
minikler. Detaylarındaki optimizasyon ve iki
silindirli motoruyla yeni Panda, VW Up’un
iddialı rakiplerinden biri olacak.
RENAULT TWINGO
Twingo’nun yeni burun tasarımı dikkat çekiyor.
Yakında bu yüze tüm Renault modellerinde
rastlayacağız. Aslına bakılırsa makyaj, ailenin
yeni yüzü dışında fazla bir şey getirmiyor: Daha
yeni döşeme kumaşları ve biraz daha az tüketen
motorlar. Fiyatlarda da değişiklik olmayacak.
MIA PARIS
Bu elektrikli mikro-vanda deri döşemeler, 16
inçlik jantlar, 2 adet sunroof ve bolca krom
süslemeye yer verilmiş. Kaputun altında ise 16
kW’lık bir elektromotor görev yapıyor. Aracın
Almanya fiyatı ise yaklaşık 25 bin Euro civarında
olacak.
OPEL RAK E
Opel’e göre geleceğin şehir içi mobil hayatı
2 koltuklu ve elektrikli olacak. 380 kg’lık bu
ufaklıkta iki kişi art arda oturuyor ve elektrik
gücüyle 100 km yol alabiliyor. Hedeflenen fiyat
ise 10 bin Euro civarında.
Nefes kesen jetler
PORSCHE 911
Efsane devam ediyor: 10 cm daha fazla dingil
mesafesi, öne çıkarılmış bir orta konsol
ve daha birçok yenilik… Ancak bunların
hiçbiri yeni 911’in hala bir 911 olduğu
gerçeğini değiştirmiyor. Dizayn oyunlarıyla
boyutlardaki büyüme çok iyi gizlenmiş.
Aramızda kalsın: Lise öğrencisiyken de otomobil fuarlarına Jetta
II’yi değil, Ferrari 328 veya Mercedes R129’ları görmeye giderdik.
Bu nedenle gezimizin ikinci bölümünü fuarın en etkileyici spor otomobillerini
görmeye ayırdık. Öncelikle Mercedes’in ikinci salonun
şehir tarafındaki girişinde yer alan standına gidip SLS Roadster’i
gördük. Ardından yöneldiğimiz üçüncü salonun tamamı VW Grubu
tarafından kapatılmıştı ve burada iki noktada oyalandık: Beetle
R Concept ve 991 kasa kodlu yeni Porsche 911. Ferrari’nin altıncı
salondaki standına doğru ilerlerken geçmek zorunda olduğumuz
beşinci salonda da tabi ki durmak zorundaydık: Aston Martin, Artega
ve Lotus’ları görmek için. Yeni BMW M5 ise on birinci salonda
bizleri bekliyordu.
VW BEETLE R CONCEPT
20 inçlik devasa jantları ve gücü artırılmış 2.0 TSI motoruyla
Beetle R Concept, yeni Beetle’ın sahip olduğu sportif potansiyeli
vurguluyor. Açıklama olmasa da gücün, Golf R’daki gibi 270 HP
civarında olduğunu düşünmek abartılı bir tahmin olmaz.
FERRARI 458 SPIDER
Üstü açık bir Ferrari her zaman müthiş bir macera olmuştur.
Markanın Maranello’daki F1 departmanında, V8 motor 9000 d/d
çevirebiliyor, 570 HP güç ile 540 Nm tork üretiyor ve 320 km/s
maksimum hız sağlıyor.
MERCEDES SLS AMG ROADSTER
SLS Roadster’de coupe kardeşinin kanat kapılarından
vazgeçilmiş. Ayrıca 1955 model 300 SL’in aksine hem coupe hem
de roadster aynı anda üretiliyor. Güç: 571 HP; ağırlık: 1660 kg;
maksimum hız: 317 km/s; Almanya fiyatı: 195.000 Euro.
BMW M5
Öncüsünün 10 silindirli motoru tarihe gömüldü. F10 kodlu yeni
M5’te çift turbolu 4.4 lt’lik bir V8 görev yapıyor. 560 güce sahip
otomobil 200 km/s’ye sadece 13 saniyede ulaşıyor. Yeni M5’in
performans ağırlığı ise 3.3 kg/HP.
Tutumlu, hızlı ve çok da şık!
Rotamızın devamında CO2 değerlerini,
iç mekan konseptlerini
veya bagaj hacimlerini
arka plana bıraktık, sağduyu kanallarımızı
kapatıp diğer tüm algılarımızı
açtık. Sadece hızlı veya tutumlu
değil, insanın doğrudan duygularına
hitap eden yeniliklerin sayısı
oldukça fazlaydı. Bizlerin favorisi
ise Fisker Surf, yani Karma’nın station
versiyonu oldu. Beşinci salonda
sergilenen bu otomobil o kadar
etkileyici görünüyordu ki, James
Bond bir yerlerden çıkıp araca binip
göreve gitse herhalde şaşırmazdık.
Surf, İngiliz otomobil tasarımının
hala yaşadığının canlı bir kanıtı.
Alman bir tasarımcının elinden çıkan
GT adlı konsept ile Kia da gayet
“cool” bir otomobil sergiledi.
JAGUAR C-X 16
Dizaynı kesinlikle retro olmasa da C-X 16,
E-Type’ın halefi ve 2012 yılında XE adıyla
piyasaya çıkacak. Çekici bir tavan çizgisi,
arka aks hizasındaki sacdan kaslar ve oval bir
ızgara. Baş Tasarımcı Ian Callum bu dizaynı
“kendinden emin mimari” olarak adlandırıyor.
KIA GT
Peter Schreyer’in son eseri: Ters açılan
kapılar, uzun bir motor kaputu, dik bir arka
kısım… Kia’nın Alman Şef Tasarımcısı, Koreli
markanın sportif geleceğini işte böyle hayal
ediyor. Arkadan itişli 395 HP’lik motora sahip
araçta güzellik tutumluluktan önce geliyor.
FISKER SURF
En güzel plug-in hibrid: Fisker Karma’nın
Shooting-Brake versiyonu olan Surf, seri
üretime hazır durumda. Tasarımcı Henrik
Fisker’in (solda) Maserati ve Ferrari’ye gönderme
yaptığını söylesek yanlış olmaz herhalde.
Elektrikli otomobil artık çok yakın
Bazıları elektrikli otomobile ticari şans vermezken,
fuardaki neredeyse her stantta akülerle hareket
eden konseptler görmek mümkün. Burada hedef sıfır
emisyonlu mobil hayat olduğundan elektrikli otomobili
görmezden gelmek mümkün değil. Elektrikli
otomobil aynı zamanda ucuz da. Örneğin 100 km
katetmek için gereken elektriğin ücreti tüm yakıtlardan
çok daha ucuz. Sadece elektrikli otomobil olarak
hazırlanmış ilk model olan BMW i3 ile karşılaşmayı
(2013) dört gözle bekliyoruz. i3 piyasada Ford Focus
BEV, Opel Ampera ve VW e-Golf ile rekabet edecek.
AUDI A2
CONCEPT
Başarısız olan ilk nesilden 14
yıl sonra Audi, fuarda yeni bir
A2 tanıttı. BMW i3’e bir cevap
olarak kabul edilen A2 Concept,
A1’den daha kısa olmasına
rağmen A3’ten daha geniş bir
iç mekan sunuyor. Dizayn Şefi
Stefan Sielaff (üstteki fotoğraf,
sağda) 2015 yılında piyasaya
çıktığında A2’nin görünümünün
bu konsept halinden çok farklı
görünmeyeceğinin sözünü
verdi.
BMW i3
i3, BMW’nin geleceğin büyük
şehirlerindeki mobil hayatı nasıl hayal
ettiğini gösteren bir araç. Karbon karoser
sayesinde 3.80 m uzunluğundaki aracın
ağırlığı 1250 kg’da tutulabilmiş. Bu rakam
bir elektrikli otomobil için tüy sıklet
sayılabilir. Seri üretim 40 bin Euro fiyatla
2013’te başlayacak.
VW NILS
Geleceğin metropollerinde ulaşım
nasıl olacak? VW de Opel ve Audi gibi
düşünüyor: Gelecek küçük araçların
olacak ve bunlar tabi ki elektrikli olacak.
Küçük yapısıyla Nils, trafikte fazla alan da
işgal etmeyecek. Acaba müşteriler böyle
otomobilleri kabul edecek mi?
FORD FOCUS BEV
Piyasa çıkışıyla ilgili birçok açıklamanın
ardından Ford da elektrikli otomobil
dünyasına adım attı. En azından ABD’de…
Avrupa ise 2012 ortasına kadar beklemek
zorunda. Elektrikli Focus’un 200 km
menzilli akülerini şarj etmenin maliyeti
sadece 6 Euro.
Herkese ve her
göreve uygun
yetenekler
MASERATI KUBANG
Ne manzara ama! Fiat Grubu markalarından Maserati, 2013 yılında Kubang ile
asfaltın dışına da çıkacak. Maserati’nin yeni arazi aracının karoserinin altında,
Jeep Grand Cherokee’nin teknolojileri görev yapıyor. 400 HP civarında güç
üreten bir Ferrari V8’i ise araca İtalyan aroması katacak.
Artık sadece otomobiller daha değişken
hale gelmiyor. Markalarda da etkili dönüşümler
yaşanıyor. Örneğin Maserati… Bugüne
kadar lüks bulvarlar ve yarış pistlerine
abone olan İtalyan marka, 2013 yılında
araziye çıkmaya hazırlanıyor. Aslına bakılırsa
bu yol çok zorlu olabilir. Amerikalı
kardeşi Jeep Grand Cherokee’ye Ferrari
motoru koymak yeterli olmayabilir. Neticede
Maserati meraklıları arazide gezinmek
yerine hızlı virajları seven insanlardan
oluşan bir kitle.
Fuarda büyük bir sürpriz de
vardı: SsangYong güzel otomobiller
üretebiliyormuş!
Stil sahibi modeller
yerine garip araçlar
üretmesiyle tanınan Koreli
marka, Frankfurt’ta
sergilediği konsept ile çekici
otomobiller üretebileceğini
de kanıtladı. Seri üretime geçmeye hazır
gibi görünen XIV-1 adlı konseptte, ters
açılan kapılara ve kaydırılabilen/döndürülebilen
tekli koltuklara yer verilmiş.
TOYOTA PRIUS+
4.3 lt/100 km ile hibrid sistem, aile vanlarında yeni bir tüketim
rekoruna imza atacak. 1.5 tonluk 7 koltuklu araçta, sistem gücü
136 HP olan bir benzinli ve bir elektromotor görev yapıyor. Prius+
2012 yazında 30 bin Euro’nun altında fiyatlarla piyasaya çıkacak.
RENAULT FRENDZY
Acaba karşımızdaki Kangoo’nun halefi mi? Mümkün. Renault’nun
tek açıklaması ise “geleceğin marka dizayn dilini yansıtan bir
kombi-van” şeklinde. Tam bir nakliye uzmanı (2250 lt bagaj) olan
Frendzy’nin 60 HP’lik elektromotoru (menzil 170 km) ise Kangoo
ZE’den tanıdık.
OPEL ZAFIRA TOURER
Dört tekerlek üzerinde daha güzel yolculuklar: Salon tipi rahat
koltukları ve 1860 lt’ye kadar artan bagajıyla Zafira Tourer,
gayet iddialı bir araç. 7 koltuklu vanın Almanya fiyatları 23 bin
Euro’dan başlıyor. Tasarruflu model (130 HP’lik dizel) EcoFlex’in
tüketim değeri 4.5 lt/100 km.
SSANGYONG XIV-1
Koreli SUV konsepti, 4.14 m’lik uzunluğuyla şehirlerdeki park
alanlarına rahatlıkla sığabiliyor. 2013 yılında piyasaya çıkması
beklenen araçta, ters açılan kapılar ve olmayan B sütunu
çok rahat girişler sağlıyor. Bağımsız koltuklar 360 derece
dönebiliyor.
Skoda’nın Jetta’sı
Büyük, uygun fiyatlı ve şık… Mission L ismiyle konsept hali
tanıtılan aracı belki Skoda geliştirmiş olabilir ancak kısa
sürede bir halk otomobili (Almanca: Volkswagen) olabilir. Jetta
boyutlarındaki sedan önümüzdeki yıl 13 bin Euro’luk sansasyonel
bir fiyatla piyasaya çıkacak. Mission L konseptinin üretim hali
Rapid ismiyle sedan pazarlarına verilecek. Rapid saygıyı
hak eden
bir otomobil.
Frankfurt’taki
ilk karşılaşm amızda
Skoda gamının bu altıncı
modeli, niyetinin ne kadar
ciddi olduğunu hemen
hissettirdi. Hem de
henüz bir konsept olmasına
rağmen. Boyu neredeyse
4.50 m olan Mission
L (L: Limousine) iddialı
burnu ve şık tasarımının
dışında, neredeyse
imkansız olan iddiasıyla
da herkesi derinden
etkiledi: Başlangıç
fiyatı 13 bin Euro olacak.
Bu rakam kesinlikle çok
iddialı, çünkü aynı fiyata
VW’de sadece Polo satın
alabiliyorsunuz. Bunun
dışında Rapid, 20 bin
Euro’luk görünümüyle
kardeşi Jetta’nın da karasularına
giriyor. 4 kapılı
konseptin Rapid adlı
seri üretim versiyonu
2012 Cenevre Otomobil
Fuarı’nda sergilenecek.
Aslına bakılırsa yeni
Skoda’nın, devasa dingil
mesafesine rağmen, Jetta
ile uzaktan yakından
ilgisi yok. Çünkü teknik
platformun büyük
bir kısmını Rapid, Fabia/
Polo ile paylaşıyor.
Neticede bu tür bir eş
parça kullanımı olmasa
Rapid’in bu kadar iddialı
bir rakama satılması
mümkün olmazdı. İddialı
fiyatıyla Rapid, Hindistan,
Rusya, Türkiye ve
Çin gibi pazarlarda büyük
başarılar hedefliyor.
Rapid, Dacia’ya
kaptırılan müşterileri
geri kazanacak
Ancak Rapid Avrupa
pazarlarında da satılacak.
Rapid’in Avrupa’daki hedefi
ise Renault’nun ekonomik
markası Dacia ile
rekabet etmek ve Romen
markaya kaybedilen
müşterileri geri kazanmak.
Sonuç olarak
bu yeni Skoda’ya çok önemli
görevler yüklendiği
kesin. Diğer taraftan
bunların gerçekleşmesi
pek zor olmayabilir.
Çünkü Rapid, insanı gerçekten
etkileyen bir görünüme
sahip. Fuardaki
konseptin kapısını açtığımızda
ise gayet davetkar
bir iç mekanla karşılaştık:
Rahat koltuklarda
oturanları gayet ferah bir
atmosfer bekliyor. Hatta
1.97 m’lik meslektaşımız
arka koltuktayken
direksiyonda gayet rahattık.
Tüm bunlara aileleri
sonuna kadar tatmin
edecek büyük ve düz zeminli
bir bagaj da ekleniyor:
500 lt.
Ağır şeyler taşımayı
düşünenlerin de endişelenmelerine
gerek yok
çünkü Skoda, kaputun
altında modern TSI ve
TDI motorların kullanılacağını
açıkladı. Yani
performans konusunda
da sıkıntı olmayacak. Eğer
bir buzdolabı taşımak
zorundaysanız ya
da ekstrem sporlardan
birini yapıyorsanız, biraz
daha beklemeniz gerekecek:
Şu sıralar Skoda,
Mission C (C: Combi) adlı
bir station konsept üzerinde
de çalışıyor.
Sonuç
Gerçek olmak
için fazla güzel.
Ancak Rapid ile Skoda, uygun fiyatlı
otomobil üretmeyi unutmadığını
ve ucuz marka pazarında meydanı
Dacia’ya bırakmaya niyeti
olmadığını kanıtlıyor. Fiyatına
rağmen ucuz görünmemesi de iyi
bir haber. Hatta tam tersi geçerli.
Geniş iç mekanıyla da beğeni
toplayan Rapid, klasik bir otomobil
tarzını yüksek bir kullanışlılıkla
harmanlıyor. Kendisinden daha
yüksek sınıftaki birçok otomobilin
iç mekanı Rapid’den daha geniş
değil. Sonuç olarak Rapid’in izlediği
yolu Dacia’nın da dikkatle izlemesi gerekebilir.
Mazda’nın yıldızı yeni CX-5
Frankfurt Fuarı’nda Mazda standında görüştüğümüz Mazda Türkiye Genel Müdürü Nurkan Yurdakul, yeni
Mazda CX-5’in her bir parçasının yeni teknoloji ürünü olduğunu vurguladı.
Frankfurt Fuarı’nda Mazda standında
bize yeni CX-5’i tanıtan Nurkan Yurdakul,
Mazda’nın bu yılki yıldızının CX-5 olduğunu
ifade etti ve sözlerini şöyle sürdürdü;
“Mazda standının starı hiç şüphesiz yeni
kompakt SUV’umuz CX-5 olacak.
Yeni Mazda CX-5’in tepeden tırnağa her
bir parçası yeni, birçok aksamı Skyactiv
teknolojileriyle donatılmış bir model. Bu
da demek oluyor ki bu araçta tamamen yeni
motorlar, yeni bir şasi, yeni vites
kutuları yer alacak.
Skyactiv motor teknolojisi
sayesinde 14:1’lik kompresyon
oranı sağlanabiliyor, bu da yüksek
performansla birlikte düşük
yakıt tüketimi anlamına geliyor.
Biz Türkiye pazarına 2.0 lt
benzinli ve 2.2 lt dizel motorlu
versiyonları, manuel ve otomatik
şanzımanlarla ithal edeceğiz.
Dizel motor özellikle, 100
km’de 4.5 lt’lik yakıt tüketimiyle
dikkat çekiyor. Araçlar
2012 başından itibaren gelmeye
başlayacak. Başlangıç
fiyatlarının 80 bin TL’nin de
altından başlayacağını tahmin
ediyoruz”.
Subaru, XV ile patlama yapacak
Yeni Subaru XV’yi, Baytur Genel Müdürü Toros Kardaş, Subaru standında bizlere tanıttı.
MERCEDES B SERİSİ E-CELL PLUS
Menzil uzatıcıya sahip elektrikli B Serisi 2014 yılında
piyasada olacak. 95 HP’lik elektromotor (maksimum
136 HP) 100 km’ye kadar elektrikli menzil sağlıyor. 1.0
lt 68 HP’lik 3 silindirli turbo motorla menzil 600 km’ye
çıkıyor. Akü şehir şebekesinden şarj edilebiliyor.
LOTUS EXIGE S
Exige S, Evora S’in motoruyla geri dönüyor. Bundan
böyle pilotun hemen arkasında, 3.5 lt 350 HP’lik bir V6
görev yapacak. 1080 kg’lık düşük ağırlık 3.1 kg/HP’lik
bir performans ağırlığı sağlıyor. Rakamın 911 Turbo ile
aynı olması, performans açısından ipuçları verebilir.
LAMBORGHINI GALLARDO
Tam ismi de kendisi gibi etkileyici: Lamborghini
Gallardo LP 570-4 Super Trofeo Stradale. Çevirmek
gerekirse: Trafiğe çıkmaya uygun 4 tekerlekten çekişli
ve 570 HP’lik yarış versiyonu. Diğer teknik veriler:
1340 kg, 320 km/s, 10.4 sn’lik 0-200 km/s hızlanma.
INFINITI FX SEBASTIAN VETTEL VERSION
2010 Formula 1 şampiyonu Sebastian Vettel’in sponsorlarından
Infiniti, sporcu için özel bir model geliştirdi.
FX 50 bazı
üzerine geliştirilen
otomobilin
420 HP’lik motoru,
300 km/s
son sürat ve
5.6 sn’lik 0-100
km/s hızlanma
performansı
sağlıyor.
CITROEN DS5
DS ailesinin üçüncü üyesi olan DS5, bu yılın sonunda
piyasaya çıkacak. Bir van-coupe melezi olan DS5, DS
mirasını kardeşleri DS3 ve DS4’e göre gayet iyi taşıyor.
Araçta kapsamlı güvenlik donanımlarına ve 3008’den
de tanıdığımız Hybrid4 teknolojisine yer verilmiş.
MERCEDES F 125
Otomobilin 125. yılını kutlamak için geliştirilen bu
konsept, sıfır emisyonlu sürüşte, 1000 km ile uzun
menzilin zirvesini
oluşturuyor. S
Serisi’nin konfor
ve genişliğini
sunan konsept,
Fuel Cell Plug-in
hibridi, yani hidrojenin
gücünü
elektrikle birleştiriyor.
Defender’ın geleceği
Merak etmeyin, bu
araç hala bir Defender.
Land Rover yetkilileri
bunların sadece fikir
egzersizleri olduğunun
sözünü veriyor. Bunlardan
ilkinin adı DC
100, ikincisinin adıysa
DC 100 Sport (sağda).
Her ikisi de Frankfurt
fuarında birer konsept
olarak sergileniyor.
Bunlardan üstü kapalı
versiyon çokyönlülük,
Sport versiyon ise
süslü bir hobi
aracı karakteri
sergiliyor. Basit
yüzeyler, düz çizgiler
ve üçer adet ön koltuk
ise ilk Defender ile
aralarındaki bağlantıyı
vurguluyor. 21. Yüzyılın
Defender’ı rolü ise, barındırdıkları
bolca ileri
teknoloji ürünü donanımla
destekleniyor.
Bunların en önemlilerini
şu şekilde sıralamak
mümkün:
– Terrain-i-Scanner:
Zemini algılayıp gerektiğinde
alternatif rotalar
belirliyor.
– Su asistanı: Suyun
derinliğini ölçüp hız
tavsiyeleri veriyor.
– Lastikler: Bir düğmeye
basılarak lastikler
Spike (çivili) lastiklere
dönüşüyor.
– Kendi kendini temizleyen
boya.
İlk etapta bu konseptler,
sadece araştırma
amaçlı. Yani 2015
yılında piyasaya çıkacak
olan yeni Defender’ın
teknolojileri de karoser
seçenekleri de henüz
kesinleşmiş değil.
SUBARU BRZ
Subaru, Toyota ortaklığıyla geliştirdiği sportif
coupe’nin ismini ilk kez Frankfurt’ta açıkladı. BRZ ismi
verilen bu coupe’de ağırlık merkezinin olabildiğince
aşağı çekilerek
dengeli bir sürüş
sağlandığı belirtiliyor.
BRZ ismi boxer
motor, arkadan itiş
ve sportifliğin zirvesi
anlamlarını taşıyor.
Üretim 2012
ilkbaharı.
FORD EVOS
Dört kapılı ve dört koltuklu bu coupe formlu konseptte,
aynı zamanda Ford’un global tasarım dili ilk kez
kullanılıyor.
Lityum İon bataryalara
ve
güçlü elektro
motorlara sahip
olan Evos
Concept’te sürücü
odaklı bir
iç tasarıma yer
verilmiş.
HYUNDAI i30
Güney Koreli üreticinin tüm araştırma-geliştirme
mühendisliğini ve üretimini Avrupa’da gerçekleştirdiği
i30, tepeden tırnağa yenilendi, tasarımı oldukça agresif
ve dinamik çizgilere kavuştu. Verimliliği iyileştirilen
1.6 lt’lik dizel
motorlarla CO2
emisyonu 100
gr/km sınırının
altına indi. Yeni
i30 2012 başında
Türkiye’de
olacak.
PEUGEOT HX1 CONCEPT
Bu sıradışı konseptde, Hybrid4 sistemine ilave olarak
Plug-in sistemine de yer verilmiş. Aerodinamiğe ve
farklı açılan kapılara sahip bu konseptte, 2.2 lt (204 HP)
dizel motorun yanısıra 95 HP gücündeki elektrik motorları
sayesinde toplam sistem gücü 299 HP’ye ulaşıyor.
MINI COUPE
Mini’nin sürüş zevkini ön plana alan Coupe
isimli bu yeni modeli sadece iki koltuk ve
yüksek keyif faktörü sunuyor. 122 HP’den
211 HP güce kadar geniş ve güçlü bir motor
yelpazesine
sahip olan Mini
Coupe’de serinin
amiral gemisini
ise John
Cooper Works
Coupe modeli
teşkil ediyor.
TOYOTA FT-86 II CONCEPT
Subaru ortaklığıyla üretilecek olan bu arkadan itişli
sportif coupe’de, Subaru’nun 2.0 litre hacimli boxer
motoru kullanılacak. Toyota’nın bu dört kişilik coupe’si
henüz konsept halinde ve üretim halini görmek için
Aralık’taki Tokyo Motor Show’u beklemek gerekecek.
Artık daha klasik
Honda’nın uzay kapsülü dünyaya dönüyor:
Civic’in 9. kuşağı 2012 başında “normalleşmiş”
tasarımı, düşürülmüş tüketimi ve aşırı
aerodinamik karoseriyle piyasaya çıkacak.
Otomobiller de insanlar gibi:
Bazıları erken yaşlanır, diğerleri
ise (neredeyse) hiç yaşlanmaz.
Honda Civic HB işte
bu son gruba dahil: 5 yılın yükünü
taşıyor olmasına Japon
Golf’ü hala başka bir gezegenden
gelmiş gibi duruyor. Ancak
bilim-kurguyu andıran bu tasarım
Civic’in fazla işine yaramadı.
Bazılarının “Kaptan Kirk’ün
makam aracı” olarak adlandırdığı
Civic HB şu anda son günlerini
yaşıyor.
Dokuzuncu nesil Civic (Ocak
2012) ise uzay kapsülü görüntüsüne
sadık kalsa da, detaylarda
daha “ciddi” bir havaya
sahip ve daha az oyuncaklı görünüyor.
En önemli kozu olan
“Magic Seats” adlı ayarlı koltuklar
yeni nesilde de kullanılacak.
Güncel versiyonun bazı
can sıkıcı özellikleri ise giderilecek.
Örneğin kontak yuvası
sağda, marş düğmesi ise solda
yer alan absürt motor çalıştırma
prosedürü artık olmayacak:
Yeni Civic’te anahtar sürücünün
cebinde kalabilecek.
Gösterge paneli çerçevesi artık
kapılara geçiş yapmayacağı
için binerken dizleriniz morarmayacak.
Arka camdaki çıtadan
vazgeçilmiş olmasına ve
artık bir arka cam sileceğine sahip
olmasına rağmen geri görüş
eskiden olduğu gibi vasatın ötesine
geçemiyor.
Otomobilin iç mekanı da dış
tasarımla uyumlu olarak şekillendirilmiş.
Örneğin plastik
yüzeylerde yumuşak dokunma
hissi veren malzemeler kullanılmış.
Böylece yeni iç mekan,
güncel versiyona göre bir sınıf
daha elit görünüyor. Göstergeler
ise eskiden olduğu gibi tam bir
uzay gemisini andırsa da, daha
anlaşılır bir mantığa sahip olması
kullanımda problem çıkmasını
engelliyor.
Yeni arka süspansiyon ile
Honda, sürüş özelliklerini dramatik
şekilde iyileştirdiğini iddia
ediyor. Motor kulaklarındaki
plastiğin yerini hidrolik
kulaklara bırakması acaba nasıl
bir etki yaratacak? Bunu görebilmek
için merakla bekliyoruz. Şasi geliştirme sorumlusu
Kazuo Sunaoshi’ye göre sürüş
keyfinde en azından iki kuşaklık
bir ilerleme elde edilmiş.
Motorlar ise doğal olarak daha
tutumlu. Bunun için Honda’nın
fazla sayıda teknolojik oyuncak
kullanmasına da gerek kalmamış.
Örneğin baz benzinli motor
(1.4 lt 90 HP) 5.9 lt yerine 5.4 lt
yakıt tüketiyor. Ağabeyinin (1.8
lt 142 HP) 5.8 lt’lik tüketimi ise
güçteki 2 HP’lik artışa rağmen
güncel versiyondan 0.9 lt daha
az. Dizellerdeki ilerleme ise daha
da belirgin: 2.2 lt’lik motor 10
HP güçlenirken, 100 km’de 4.2
lt yakıt (güncel motor: 5.1 lt) tüketecek.
Aslına bakılırsa yakıt tüketimi
düşüşünde en büyük rolü başarılı
aerodinamik özellikler oynuyor.
Boyu 4.5 cm artarak 4.30
m’ye ulaşan Civic’in hava sürtünme
katsayısı sadece 0.27 cW
ve bu rakam sınıfının en iyi değeri.
10 cm daha kısa olan Golf
ise 0.30 cW ile Honda’nın yanında
gardırop gibi kalıyor. Ne yazık
ki Civic, aerodinami liderliğini
yeni B Serisi’ne (0.26 cW)
kaptıracak. Aslında bu normal,
çünkü otomobillerin yaşamları
gerçekten çok hızlı: Bir gün çok
gençsindir, birkaç gün sonra ilk
kırışıklıklar görülmeye başlar.
Taze bir dizayn: Seat güzelleşiyor
Toledo başarısız oldu, Altea önemli
bir başarı elde edemedi,
Altea XL farklılaşamadı, Exeo ise
eski Audi A4’ün kıyafetlerini
giymek zorunda… Seat hala VW
Grubu’nun problem çocuğu.
Şimdiyse İspanyol firma, geniş
kitlelerin beğenisine hitap etmesini
beklediği IBL adlı konsept ile
yeni bir atak planlıyor. Yeni konseptte
Seat, Toledo’daki gibi riskli
bir bagaj kapağı yerine klasik sedan
tasarımını kullanmayı tercih
etmiş. Seat’ın açıklamasına göre
IBL, güçlü bir spor coupenin dinamik
hatlarına sahip sportif bir
orta sınıf sedan olacak. Aslında bu
yeni bir şey değil: Passat CC uzun
zamandır yollarda. Eğer coupe
görünümlü sedan modası devam
ederse Seat, bu otomobille gayet
doğru bir adım atmış olacak.
Konseptte geleceğin seri üretim
haliyle ilgili birçok ipucu görmek
mümkün. IBL’in üç yıl içinde
Toledo ve Exeo’nun halefi olarak
bayilerde yer alma ihtimali
gayet yüksek. 4.67 m’lik uzunluk
ve 2.71 m’lik dingil mesafesi
oldukça geniş bir iç mekanın
garantisini veriyor. Bunun dışında
araç, tasarımcı sözlüğündeki
birçok özelliğe de sahip: Kısa
tampon-tekerlek mesafeleri, güçlü
orantılar…
Günümüzde bir fuar konseptinin
elektrik motoruna sahip olmaması
neredeyse imkansız ve
IBL de bunun bir istisnası değil:
VW raflarından alınan teknolojilerle
bir plug-in hibrid olarak tasarlanmış.
70 HP ve 110 HP güç
seçenekli elektromotor, DSG şanzıman
kutusuna entegre edilirken,
aküler ise şehir şebekesinden
şarj edilebiliyor. Aracın elektrikli
menzilinin 20 km ile 60 km
arasında olması mümkün. Tam
LED teknolojisi sayesinde tasarımcılar,
farları ve stopları oldukça
sivri şekilde dizayn edebilmişler.
IBL iç mekanda da ilerici bir
etki bırakıyor. Örneğin göstergeler
bombeli bir cam yüzeyin altında
yer alıyor ve isteğe bağlı olarak
analog ibreler gösterebiliyor
veya modern bilgisayarları andıran
dijital bir bilgi ekranı haline
dönüşebiliyor.
İsim seçimi konusunda Seat’ın
köklü geleneğine sadık kalacağını
ve bir İspanyol şehrini seçeceğini
düşünmek yanlış olmaz. Ne
dersiniz, Granada hoş bir isim olmaz
mıydı? Gerçi bu ismi Ford
daha önce kullanmıştı!
Tekerlekli iPad
Stil sahibi bir lüks, düğme
savaşı olmadan sunulan
rahat bir kullanım… Yeni
S80 tüm bunları sunabilir.
Keith Richards’ın sadece çok
iyi şarkılar yazmadığı kesin.
Rolling Stones üyesi, çok geniş
olan hayal dünyasıyla da tanınıyor.
Life’taki biyografisinde Richards,
Bentley S3 Continental için,
yani 1960’ların bu başyapıtı
için “hızlı gece sürüşleri için
yapılmış bir otomobil” demişti.
Herhalde Richards, stüdyo çekimleri
için konuğumuz olan ve
geceleri karanlık manzara camlardan
akıp giderken uzun yolculukları
ve müzik dinlemeyi
keyfe dönüştüren bu Volvo’yu
da severdi. “Concept Universe”
adıyla bu yılın başında Şanghay
Otomobil Fuarı’nda gördüğümüz
aracın bugünkü “Concept
You” halinde karoser, 4 kapılı
şık bir coupeye dönüşmüş.
Alçak burunlu bu devdeki en
önemli yenilik iç mekanın kendisi.
Ahşap dekorasyon, el işi
zemin halıları ve arka kısma
doğru renkleri açılan deri ve alkantara
döşemeler, iç mekana
etkileyici bir rahatlık hissi veriyor.
Bunu şekilde “önde aksiyon,
arkada hoşnutluk” şeklinde
tarif etmek mümkün.
Aracın kumanda konsepti de
yeni: iPad ve benzeri tablet bilgisayarlardan
esinlenilen bu
konsept, düğme ve şalterleri
gereksiz kılmış. Çünkü müzikten
klimaya her türlü fonksiyon
orta konsoldaki bir monitör (arka
koltukların arasında da bir
tane var) üzerinden kontrol ediliyor.
Monitörde her şeyi parmağınızla
yapıyor, mönüler arasında
kitap yaprağı çevirir gibi
geziniyorsunuz. Navigasyon bilgileri
kristal berraklığıyla gösterilirken,
araçta bir head-up gösterge
de bulunuyor.
Sensörler sayesinde kumanda
yüzeyi, sadece sürücü oraya bakarken
veya elini oraya yaklaştırdığında
aydınlanıyor. Bu konsept
kısa bir süre içinde seri olarak
üretilecek.
Kim bilir, belki de bir sonraki
büyük Volvo’da Concept
You’nun izlerini görebiliriz. Neticede
S80 artık iyice
yaşlandı
ve
bir halefe
ihtiyacı
var.
Sonuç
Peter Horbury başkanlığındaki
dizayn ekibi, dışında da içinde
de farklı rotalar takip eden
etkileyici bir araç yaratmış. İyi
düşünülmüş kumanda konsepti
elit bir etki bırakıyor ve kullanım
kitapçığı olmadan da rahatça
kullanılabileceğini hissettiriyor.
Concept You çok atletik bir siluete sahip.
Yedi cüceler
Bir, iki, üç, daha çok… Up geniş bir model ailesine
sahip olacak. Frankfurt’ta VW, bu küçük otomobille
ilgili büyük planlarını sergiledi.
1. Cüce: Buggy-Up
Sonunda Kum Kaplumbağası’nın
yeni bir versiyonu üretildi:
2 koltuk, kapısız karoser,
“hot orange” boya.. 1960’ların
ruhu geri dönüyor. Açık marşpiyelleri
ve takla barıyla yeni
Buggy, oldukça “geçirgen” bir
tasarıma sahip. Hatta neopren
kaplı koltuklarda bile su tahliye
yarıkları var. Buggy’nin oturma
pozisyonu standart Up’a göre
6 cm daha alçak. Suya dayanıklı
ses sistemi ise plaj partileri
düzenlemek için harika bir
donanım. Eğer VW bu otomobili
üretmezse, modifiyecilerin
bir şeyler yapacağı kesin. Seri
üretim şansı için “umarız” demekten
fazlasını yapamıyoruz.
2. Cüce: Up Sailing
Yat sahiplerinin karada kullanmaları
için tasarlanan
Sailing’in yaratıcısı gerçek bir
yelkenli tutkunu olan Walter
de Silva (VW Şef Tasarımcısı) ve
Giorgio Giugiaro’ya (Golf’ün de
yaratıcısı) ait. Dışı bir yelkenli
güvertesi kadar açık olan bu otomobilin
içi ise lüks bir yat kadar
elit. İç mekana mavi-beyaz
deri ve maun hakim. Seri üretim
şansı: Pek yok.
3. Cüce: GT-Up
Bu cüce GTI’ın süspansiyonu,
aşırı beslemeli 3 silindirli motorunun
ürettiği 100 HP’lik gücü
rahatlıkla kaldırabiliyor. Tabi ki
bu rakam son olmayacak: 4 silindirli
bir motorla daha yüksek
güçler mümkün. Konsept stil
sahibi bir sportif tasarıma sahip.
Ortada konumlandırılmış
bir ızgara, 17 inçlik jantlar, 195
mm tabanlı lastikler ve iki adet
egzoz çıkışı gayet sportif görünüyor.
Mavi karolu siyah döşemeler
ve koyu renkli iç mekanıyla GT-Up, 2013’te seri olarak
üretilmeye hazır görünüyor. Seri
üretim şansı: Kesin.
4. Cüce: Standart Up
Neredeyse unutuyorduk.
Standart Up da fuardaydı, değil
mi? Motor güçleri 95 HP’den,
Almanya fiyatı ise 9 bin 600
Euro’dan başlıyor. Satış başlangıcı:
Aralık 2011.
5. Cüce: E-Up
Elektrikli Up’ı kapalı ızgarasından
tanımak mümkün. Zeminde
gizlenen 18 kWh’lık aküler
130 km menzil sağlıyor. Elektromotorun
maksimum gücü
60 kW. Maksimum hız ise
135 km/s. Seri üretim şansı:
Kesin.
6. Cüce: Eco-Up
3 silindirli motor doğalgazla
68 HP güç üretiyor ve 3.2 lt/100
km (86 gr/km CO2) yakıt tüketiyor.
Eco-Up’ın iki gaz tankının
kapasitesi 11 kg, benzin tankının
kapasitesi ise 10 lt. Konsept
araçta doğalgazlı motor Blue-
Motion teknolojisiyle desteklenmiş:
Fren enerjisi geri kazanımı
ve start-stop sistemi. Böylece
CO2 emisyonunu 79 gr’a
çekmek mümkün. Ancak bu
versiyon seri olarak üretilmeyecek.
Seri üretim: Mart 2012.
7. Cüce: Cross-Up
Bu araç, Up’un 5 kapılı versiyonu.
Mart 2012’de tanıtılacak
olan otomobilin ilave kapıları
arkaya doğru iyice uzanıyor.
Bu nedenle C sütunu standart
Up’tan daha ince. Konseptte
Cross modellerinin eklentileri
de kullanılmış: 15 mm yükseltilmiş,
genişletilmiş spoylerler
ve davlumbazlar, tavan rayları,
16 inçlik jantlar, farklı koltuk
döşemeleri… Seri üretim şansı:
İki versiyon da üretilecek.
Sonuç
Up, büyük bir aile
olacak. Tümünde aynı
tekniklerin kullanılması maliyetleri
düşürecek. Bu avantajı VW, müşterilerine
yansıtmak istiyor. Maliyet düşürme
çalışmaları devam ediyor. Her yeni
versiyon, fiyat uygun hale getirildiğinde
piyasaya çıkacak ve markaya büyük
başarılar kazandıracak.
Yorum yazın