Çevre faktörü günden güne daha fazla önem kazanıyor. Konu otomobil olunca emisyon değerlerini düşürmek adına otomobil üreticileri hayli yoğun bir çalışma içerisine girdiler. Kaliforniya Yasası olarak da bilinen sıfır emisyon yönetmeliği, çevreyi ön plana çıkartarak içten yanmalı motora sahip otomobillerin salınım değerlerini düşürmeyi hedefliyor. Hibrid sisteminin dışında elektrikli otomobiller de yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı. Mini 2008 yılında, elektrikli versiyonu olan Mini E’den toplam 600 araçlık bir filoyu trafiğe çıkarttı. Satışta olmayan ancak prototipleriyle filo deneme sürüşleri yapılan bu elektrikli otomobili biz de Auto Show ekibi olarak yaklaşık 30 km’lik bir parkurda deneme fırsatı bulduk. Otomobilin boyutları standart model ile aynı. Boyutların aynı olmasının dışında, tasarımında da herhangi bir değişiklik yok. Dikkatimizi çeken ilk unsur ise aracın Almanya plakalı olmasıydı. Aracın elektrikli olmasından dolayı egzoz çıkışının da bulunmadığını sanırız belirtmeye gerek yok. Otomobilin içine girdikten sonra işin rengi değişmeye başlıyor doğrusu. İç mekanda farklı bir ortam sizi bekliyor. Standart göstergelerin dışında ön konsolun sürücüye tam cepheden bakan bölgesinde, büyük bir akü şarj göstergesi yer alıyor. MiniE’de ayrıca bataryaların fazla yer kaplamasından dolayı arka koltuk sırası iptal edilirken bagaj hacmi de büyük ölçüde düşürülmüş. ~Standart bir Mini’nin bagaj hacmi minimum 160 litre iken, elektrikli versiyon sadece 60 litrelik bir alan sunabiliyor. Sizin anlayacağınız bu aracı filo testine alanlar, en fazla iki kişi olarak kullanabilecek. Taşıma alanı olarak da fazla bir alternatif sunmayan elektrikli otomobil en fazla birer sırt çantasına müsaade ediyor. Gerçi bu tip detaylar aracın asıl görevi değil. En azından şimdilik. Sonuçta 2008 yılında ortaya çıkarılan bir prototipin, yine aynı tarihten kalan teknolojisinden söz ediyoruz. Elektrikli Mini’nin çıkış amacı kısaca kalabalık şehir hayatında kullanım olarak özetlenebilir. Sonuç olarak, otomobilimizi şehir içerisinde A noktasından B noktasına gidip gelmek için kullanıyorsak -buna evden işe iştende eve diyebiliriz- bu durumda Mini E tarzı küçük elektrikli araçlar gündelik ihtiyaçları karşılayabilir. Bir taraftan sıfır emisyon ile çevreyi temiz tutarken, diğer taraftan günlük gidilen me-safe ve bu mesafeyi kat etmek için gerekli olan çok cüzi elektrik enerjisinin TL karşılığı maliyeti olarak hesaplanırsa, Mini E aslında mantıklı bir çözüm de olabilir. Hazır konu menzilden açılmışken hemen belirtelim, Mini E’nin menzili 150 km. Zaten günlük kullanımda bu menzil yeterli de kalıyor.Mini E’yi diğer standart içten yanmalı modeller gibi çalıştırdıktan sonra yola koyuluyoruz. Ancak aracı çalıştırdıktan sonra herhangi bir motor sesi beklemeyin. ~Gösterge ışıklarının yanmasıyla beraber otomobilin çalıştığını ancak anlayabiliyorsunuz. Mini’de alışa gelmiş otomatik vites gibi tek kademeli şanzımanı D konumuna getirdikten sonra yola koyuluyoruz. Sessizbir motor ile ilerlediğimiz için hızlanma anında da kulağımıza sesler gelmiyor. Mini E ile ilk metreleri dikkatli kat ederken otomobilin havasına hemen alışıyoruz. Kaputun altında yatan elektrikli motor toplam 204 HP güç sunmasının yanında 220 Nmtork üretiyor. 12.500 d/d’ya kadar çıkabilen elektrikli motor sürüş keyfini gölgelemiyor. Hatta ve hatta oldukça eğlenceli bile olabiliyor. Standart kardeşlerine oranla çok daha ağır bir yapıya sahip olan Mini E’nin aküleri 260kg’lık bir kütleye sahip olmasıyla beraber, aracın toplam boş ağırlığı 1.465 kg’ye kadar çıkıyor. 0-100 km/s hızlanmayı 8.5 saniye gibi oldukça başarılı bir zamanda alan Mini E’nin maksimum hızı 152 km/s. Aslında bu güçte bir otomobil için maksimum hızın az olduğunu düşünebilirsiniz fakat otomobilin misyonu şehir içi kullanım olduğu için fazla da denilebilir. Mini E’nin hızlanma isteği keyif verirken diğer başka bir özellik de hoşumuza gitti. Gaz pedalından ayağınızı çektiğinizde otomobil kendiliğinden yavaşlayarak fren görevini yerine getiriyor. Bu sebeple şehir trafiğinde yapılan yavaşlamaların nerdeyse yüzden 75’i fren pedalına basmadan gerçekleştirebiliyor. Ayağınızı gaz pedalından çektiğinizde ise elektrik motoru bir jeneratör gibi çalışarak kinetik enerjiden kazanılan enerjiyi aküye aktararak aracın menziline yaklaşık olarak yüzde 20’lik bir katkı sağlayabiliyor. ~SONUÇ
Mini E, yoğun şehir hayatında ilerlemeye çalışan ve ikikişilik bir alternatif arayanlar için aslında iyi bir seçenek. Çevreyi kirletmemesinin yanı sıra kilometre başına yakıt maliyetinin, iç-ten yanmalı bir motorun tükettiğiyle karşılaştırıldığında, maliyetin da-ha uygun olması Mini E’yi cazip hale getiriyor. Bunun haricinde ise Mini E’nin, ticarileşmek için aslında biraz daha fazlasını, arka koltuk sırası ve biraz daha fazla bagaj hacmi sunması gerekiyor.
Subaru Impreza’ya iki özel seri
Subaru efsanevi modeli Impreza WRX STI’ın iki özel serisini tanıttı.
Bir yanıt yazın