17 Eylül’de hava değişecek ve Fransa’dan taze bir rüzgar esmeye başlayacak. Acaba Renault’nun yeni roadster-coupesinin estirdiği bu rüzgar etkileyici de olabilir irite edici de. Çünkü küçük Fransız, sıra dışı orantılarıyla gerçekten şaşırtıyor.Kaba bir arka kısım, yüksek omuz çizgisi, dar camlar, yükseltilmiş kapı sacları… Klasik cabriolarla karşılaştırıldığında Wind, zırhlı bir askeri keşif aracına benziyor. Tamam, zevkler ve renkler tartışılmaz. Ayrınca 180 derece arkaya kayarak açılan tavanın da bir yerlere gizlenmesi ve bunun karmaşık bir mekanizma olmaması gerekiyor. Aksi taktirde Twingo ile yakın akraba olan 100 HP’lik bu aracın başlangıç fiyatının, kendisini açık hava keyfi sunan uygun fiyatlı bir araç haline getiren 16 bin 900 Euro’da tutulması imkansız olurdu. Durum böyle olunca Fiat 500C’nin işi biraz zorlaştı. Çünkü bu otomobilin 100 HP’lik versiyonunun Almanya fiyatı 16 bin 100 Euro. Yani bu sıra dışı rakibine çok yakın. Dış görünümle ilgili tartışmalar küçük İtalyan’ı pek ilgilendirmiyor. Basit bir elektrikli sisteme sahip açılır kumaş tavan, otomobilin ne retro stiline ne de sevimli görünümüne zarar veriyor. Ancak 13 saniye içinde açılarak bagaj kapağının üzerine doğru katlanan açılır tavan kumaşı, hem arkaya doğru görüşü kısıtlıyor hemde bagaja ulaşılmasını engelliyor. Wind’in striptiz şovu ise daha da kısa sürüyor: Kilitler manuel olarak açıldıktan sonra metal tavan, 9 saniye içinde arkaya doğru katlanarak bagaj kapağının altındaki yerine giriyor.~ Güneşe tapanlar için bu süreler, trafik ışığında beklerken bile tavanı açabilmek için yeterli. Farklı olarak Fiat’ta striptiz şovu, 60 km/s’ye kadar hızlarda araç hareket halindeyken de gerçekleştirilebiliyor. Ancak her iki araç da mutlak bir cabrio keyfi sunamıyor. Örneğin Fiat’ın flört faktörü, açık hava keyfinden daha güçlü. Tavan tamamen açıkken iç mekanda oluşan türbülanslar isse Renault’dakinden daha fazla. Renault’nun iyice arkaya doğru uzanan A sütunları ve sabit takla barının arasındaki küçük boşluğun yarattığı Targa tipi yapı, yol rüzgarının iç mekana hafif bir meltem olarak yansımasını sağlıyor. Tavan kapalıyken de insan kendisini Renault’da daha rahat hissediyor. İç mekan gerçekten de geniş, hatta boyu 1.90 m civarındakiler için bile. Alçak konumlu spor koltukların dolgu maddeleri yumuşak ama yan destekleri neredeyse harika. Tamam, kokpitte karşınıza çıkan sert plastik aksam göze pek de hoş görünmüyor ama kullanışlılıkta orta konsoldaki cam düğmeleri ve sinyal kolundaki korna düğmesi dışında herhangi bir sorun yaşanmıyor. Wind’in en büyük gafı ise berbat olan görüş özellikleri: Park manevraları profesyoneller için bile ter döktürücü birer eyleme dönüşüyor. Opsiyon listesinde olan park sensörleri bu durumu biraz hafifletebilir. Ne yazık ki klima da otomobilin opsiyon listesinde yer alıyor. Fiat sahipleri de klima için ekstra bedel ödemek zorunda olsalarda, günlük kullanımda daha rahatlar. ~Büyük camlar dar boşluklara girmeyi kolaylaştırmanın dışında, iç mekanın daha ferah olmasını da sağlıyor. Ancak bu ferahlık hissi yanıltıcı çünkü geniş omuzlular için Wind daha geniş bir iç mekan sunuyor. İri yapılılar Fiat 500’de, dimdik durmalarını engelleyen sürüş pozisyonuyla yaşamak zorunda. İki çocuğun rahat yolculuk edebileceği boyutlarda olmasına rağmen Fiat, iki adet arka koltuk sunmak gibi bir avantaja sahip. Wind’de ise sadece iki koltuk var. Diğer taraftan ise Wind, 270 lt’lik bagajında tüm tatil bavullarını taşıyabiliyor. Fiat’ın bagajı ise, hafta sonu alış verişlerinde bile arka koltukları yatırmayı gerektirecek kadar küçük. Sürüş dinamizmi konusundada 500, Wind’in gerisinde kalıyor. Direkt direksiyon, sert süspansiyon ve 17 inçlik geniş lastikleriyle Wind, virajlarda canlı bir şekilde ilerlerken, Fiat pilotu rakibini tedirgin bir şekilde takip edebiliyor: Uzun stroklu helezonların darbe emme etkileri zayıf. Tamam, bozuk zemin darbeleri yolcuların omurlarını Renault’ya göre daha az zorluyor ama arka süspansiyon o kadar zıplıyor ki bazen lastiklerden biri yerden kesilebiliyor. Bunun dışında İtalyan yarıcabrionun hemdireksiyonu pek direkt değil hemde ESP müdahaleleri oldukça kaba. Hızlanma konusunda ikili arasında önemli farklar yok. Fiat’ın atmosferik motoru, Renault’nun turbo motorunun kalkışlardaki gücünü, başarılı ve canlı çalışma karakteriyle dengeliyor. Bunun dışında Fiat’ın hem motor sesleri daha etkileyici hem de 6.5 lt/100km ile 0.4 lt daha az yakıyor.~ Buna rağmen açık hava keyfi yarışını Fransız temsilci kazanıyor. Adı rüzgar anlamına gelen Wind’in cabrio pazarında gerçekten güçlü bir rüzgar estirip estiremeyeceğini, yani satış rakamlarında Fiat 500C’yi geride bırakıp bırakamayacağını merak ediyoruz.
241 PUAN Renault Wind 100 TCe
Wind, canlı, güvenli, hassas ama çok da konforlu olmayan sürüş özellikleri sunuyor. Çekiş gücü yüksek turbo motor beğeni topluyor. Kısıtlı yükleme kapasitesi ve yüksek yuvarlanma gürültüleri ise can sıkıcı.
230 PUAN Fiat 500C 1.4 16V
Fiat’ın iç mekanı hem daha geniş hem de 4 kişilik. Ancak hissiz direksiyon ve sinirli süspansiyon karakteri önemli puanlar kaybettiriyor. Neyse ki motor hem canlı hem de tutumlu.
~SONUÇ
Renault Wind’in görünümü için, en yumuşak tabirle “alışkanlık gerektiriyor” diyebiliriz. Kendine güven sahibi açık hava fanatikleri bu uygun fiyatlı Fransız’dan gerçekten keyif alabilir. Çünkü Wind, sürüş dinamikleri konusunda Fiat 500C’den çok daha üstün. Bunun dışında üstünü öyle hızlı açıyorki insan, güneşin bulutların ardından yüzünü gösterdiği en kısa anları bile yakalayabiliyor. Ancak cabrio satın almak mantık değil gönül işi. İşte İtalyan cabrio tam da bu konuda daha fazlasını sunuyor.
Bir yanıt yazın