Nefes kesici spor otomobiller
üretmeyi biliyorlar.
Ayrıca otomobillerine
çok güzel isimler bulmak
da ikili için hiç zor olmuyor.
İşte bu iki saptama,
Cenevre’deki son kreasyonları
için de geçerli.
En ileri hafif üretim teknikleriyle
yaratılan yarışçısına
Lamborghini, Veneno
adını vermiş. Tabi ki bu
da ünlü bir dövüş boğasının
ismi ama kulakta bir
şekilde kalp ilacıymış hissi
uyandırıyor. Ferrari ise
hibrid canavarı için daha
az lisan çalışması yapmış:
Efsanevi Enzo’nun halefinin
adı LaFerrari olarak belirlemiş.
Yani tam adıyla Ferrari
LaFerrari. Bazıları için bu
isimdeki bir otomobili ciddiye
almak zor olabilir. Ancak
sunulan başyapıt gerçekten
de ciddiye alınması gereken
bir otomobil: Neredeyse
1000 HP güç, saf Formula 1
teknolojileri, elde üretilmiş
carbon-fiber karoser… Ortadan
motorlu sporcunun
dengesini bozmamak için koltuklar bile zemine sabit
bir şekilde entegre edilmiş.
Mühendisler, sahip oldukları
hızla ilgili tüm teknolojileri
LaFerrari’de kullanmışlar.
Bunlardan en önemlisi
ise, Formula 1 otomobillerini
de “elektriklendiren”
Hy-Kers adlı hibrid sistemi.
Doğal olarak hibrid paketi,
6.3 lt’lik motorun tüketimini
de düşürüyor: 14.4 lt/100
km’lik tüketim.
Diğer taraftan Hy-Kers’in
ana görevi bu ekstrem sporcuyu
daha da hızlı kılmak.
Ancak sıra öncelikle benzinli
motorda: Mühendisler,
koltukların arkasına
konumlandırılan V12’ye
çok yüksek devir çevirtmeyi
(9250 d/d) ve böylece
gerçekten çok yüksek bir
güce ulaşmayı başarmışlar.
Aşırı yüksek devir nedeniyle
oluşacak, gücün devirlere
göre kötü dağılımı
problemi ise, alt devirlerde
yardımcı görevini üstlenen
iki elektrik motoruyla giderilmiş.
~Aküler ise zeminde
konumlandırılmış. Benzinli
motorun 800 HP’lik gücü,
elektromotorlardan gelen
163 HP ile destekleniyor.
Toplamda ulaşılan 963 HP
sayesinde LaFerrari, 0-200
km/s hızlanmayı 7 saniyede,
0-100 km/s’yi ise 3 sn’nin
altında gerçekleştiriyor.
Lamborghini de benzer
performans rakamları sunuyor
ama bunu yaparken
elektrik yardımı yerine daha
klasik yöntemler kullanıyor.
Veneno’nun V12’si de
8500 d/d gibi çok yüksek
bir devir çeviriyor ve 6.5 lt
hacimden 750 HP güç alıyor.
Veneno’nun anahtar çözümü
ise hafif üretim: Şasideki
alüminyum unsurlar ve
Aventador’un karbon-fiber
monokok şasisi sayesinde
ağırlık sadece 1450 kg’da
tutulabilmiş. 4×4 sisteminin
de katkısıyla Veneno, 100
km/s’ye 2.8 sn’de çıkıyor.
Yol rüzgarından faydalanma
konusunda ise iki safkan
yarışçıda da aynı reçetelere
başvurulmuş. İki aracın da
burun ve arka tasarımları
maksimum yere bastırma
etkisi yaratacak şekilde tasarlanmış.
Yani kanatlar ve
kanallar arasından akan yol
rüzgarı, artan hızla birlikte
aracın yere daha fazla
bastırılmasını sağlıyor. Bunun
viraj kabiliyetine etkisini
Ferrari, bir örnekle
açıklıyor: İtalyan markanın
Fiorano’daki kendi yarış pistinde
LaFerrari, Enzo’ya tur
başına 5 sn fark atıyor. Bilindiği
gibi Enzo, Ferrari’nin
en hızlı otomobiliydi ve “trafiğe
çıkma izni olan Formula
1 aracı” olarak anılıyordu.
Acaba Veneno da benzer
bir performans sergileyebilir
mi? Bunu öğrenebilmek
çok zor olacak! Neticede
LaFerrari’den sadece 399
adet, Lamborghine’den ise
sadece 4 adet üretilecek.
Yani bu ikilinin karşı karşıya
gelme şansı yok denecek
kadar az!
Sonuç
Baş döndüren güç ve buna
uygun performans rakamlarını
gözardı etsek bile, Ferrari
LaFerrari ve Lamborghini
Veneno için, “seri üretim
otomobil” yerine “yarış aracı”
demek daha doğru olur.
Üretim adetleri bu kadar küçük
olunca ne diyeceğimizin
de bir önemi olmuyor tabi.
Neticede ikisi de en uç markaların
en uç modelleri. Daha
önemlisi ise, ikisi de daha
yola çıkmadan birer ikon olmuş
araçlar.
Bir yanıt yazın