Bu ateş kırmızısı renkli “bella
macchina” sabah güneşinin
altında huzur içinde uyuyor.
Ancak sürücüsünün vücudu,
sabah kahvaltısından bu yana ateşler
içinde yanıyor, kalbi hızla atıyor,
şakaklarından soğuk ter damlaları
akıyor, avuç içleri ise çoktandır nemli.
Çünkü beyni, sürücünün vücudunu
yılın en heyecanlı 374 km’sine işte
böyle hazırlıyor.
Yaklaşık saat 9:00 gibi start bayrağı
iniyor. Tepemizdeki gökyüzü
masmavi, hemen önümüzde “Yıldız
Savaşları” filmindeki kumanda panelinin
bir adım daha ileri götürülmüş
hali gibi duran bir kokpit yer alıyor,
arkamızda çalışan 4.5 lt 570 HP’lik
V8’in homurtularını hem kulağımız
hem de tüm vücudumuzla duyuyoruz,
çevremiz ise hoş kokulu deri ve
bolca karbon ile sarılı.
458 Spider’a, yani Ferrari’nin açılır
hard-top’a sahip ilk ortadan motorlu
otomobiline hoş geldiniz. Üstü kapalıyken
şık bir coupe olan bu Italia,
sadece 14 saniye içinde, dünya yansa
umurunuzda olmayacak bir açık
hava eğlencesine dönüşüyor. Tabi
ki bunun bedeli gayet yüksek. Tek
gövdede iki ruh sunan bu yeni otomobil
için müşterilerin 225 bin Euro
kadar “fakirleşmeleri” gerekiyor.
Türkiye’de ise Ferrari meraklılarının
bu otomobile sahip olabilmek için
en az iki kat fakirleşmesi ve bir süre
daha beklemesi gerekecek, çünkü
Spider 2012’de Türkiye’ye gelecek, o da sadece sınırlı adetle. Ancak buna
değer. Bu minik servet karşılığında
Spider, unutulmaz maceralar yaşatacağını
garanti ediyor.
“Filtre edilmemiş, yumuşatılmamış
ve inceltilmemiş bir Italia” olan
Spider, mutlak bir üstü açık otomobil
ama kesinlikle minimalist değil.
Çünkü toplam fiyatları 40 bin Euro’yu
rahatlıkla aşan uzun bir opsiyon listesine
sahip. Ancak bu opsiyonların
çoğunluğu rahatlıkla vazgeçilebilecek
kalemler. Neticede standart haliyle
de 458 Spider, çok güçlü karbonseramik
frenlerden 20 inçlik geniş
tabanlı lastiklere, elektrikli rüzgarlıktan
tam bir ağır metal konseri veren
3’lü egzoz çıkışlarına kadar, gerçekten
gerekli olan her şeye sahip. Ayrıca
coupe kardeşinin ulaşılmaz sürüş
dinamiklerini de aynen koruyor.
~Webasto tarafından üretilen tavan
iki parçadan oluşuyor ve katlandığında
ince bir sandviç gibi bir yapıya
dönüşerek arkadaki kapağının altında
gizleniyor. Origamiyi hatırlatan bu
çözüm sayesinde mühendisler, hem
koltukların arkasında ek bagaj olarak
kullanılabilen boşluğu, hem de iki
takla barının arasındaki karakteristik
kamburları aynen koruyabilmişler.
Kapılar ve yan camlar coupe kardeşinden
alınırken, emme ve egzoz
sistemleri yeniden geliştirilmiş.
Her şey kırmızı çizgide:
Devir, kan basıncı, heyecan…
Motorda yapılan değişiklikler sayesinde
otomobilden çıkan sesler
ünlü klasik bestecilerinin eserleri
kadar değişken bir hale bürünmüş:
Rölantide Verdi’den “Nabucco”, tam
gazda Puccini’den “Turandot”, orta
devirlerde ise Donizetti’den “Don
Pasquale” çalıyormuş gibi hissediyorsunuz.
Manettino’nun (Ferrari’nin
F1 otomobillerinden esinlenerek hazırladığı
çok fonksiyonlu direksiyona
verdiği isim) küçük şalterini
“Race” konumuna getirdiğinizde bu
eserlere, her vites düşürmede açığa
çıkan ara gazı salvoları ekleniyor.
İtalya’da bu konser neredeyse her
zaman çevredekilerden alkış alırken,
Almanya’da kıskanç komşularınız tarafından
“halkı kışkırtmak” iddiasıyla
şikayet edilebilirsiniz. Bu tür keyiften
hoşlanmayan insanlar 458 Spider’ın
sunabileceği sürüş macerasından asla
anlamazlar: En yoğunundan bir açık
hava hazzı.
Neticede bu Ferrari, duyularınızı
başka hiçbir otomobilin yapamayacağı
şekilde uyarıyor.
Yol rüzgarı yan camlar kapalıyken
bile saç şeklinizi sürekli yeniliyor,
gözleriniz ön camdaki rahatsız edici
yansımalara rağmen çamurluk çıkıntılarını
sürekli takip ediyor, parmaklarınız
aşırı fazla fonksiyona sahip
direksiyonun üzerinde bir klavyeli
çalgı çalar gibi dolaşıyor, frenler ve
lastiklerden yükselen kokular ve küçük
partiküller burnunuzun etrafında
dans ediyor, dar virajlarda neredeyse
testosteronun tadını alıyorsunuz,
6000 d/d’deki tork zirvesiyle 9000
d/d’deki güç zirvesinin arasında kalan
3000 d/d’lik bölge ise, en fanatik
Ferrari tutkunu için bile mutlak ses
ziyafeti.
~Spider’ın performans verileri coupe
kardeşinin seviyesinde. Yani
Launch Control ve 540 Nm’lik tork
otomobili, 3.4 saniyede 100 km/s hıza
ulaştırıyor. Teoride üstü açık şekilde
320 km/s yapmak da mümkün. Tabi
ki bunun için koruyucu bir gözlük,
saçlarınızı da koruyacak sağlam bir
maske ve ehliyetinizi kaptırmayı göze
alacak kadar cesarete sahip olmak
gerekiyor. Bu nedenle sürüşümüze
yasal hız sınırları içinde devam
ediyoruz. Fren yaparken yaşadığınız
negatif ivme de tam gaz kalkışlarda
hissettiğiniz zum efekti kadar
etkileyici. Her biri bir rögar kapağı
büyüklüğündeki fren diskleri 1430 kg
ağırlığa sahip Spider’ı 100 km/s hızla
ilerlerken 32.8 m içinde tamamen
durdurabiliyor. Fren yaparken pedal
rahatlıkla dozlanırken, frenlerin
tepki hızı saldırgan bir köpekbalığını
hatırlatıyor. Eğer buna rağmen
tehlikeli bir duruma düşüyorsanız
bunun sebebi, fizik kurallarının bu
Ferrari için de geçerli olduğudur. CToff
adlı modda çekiş kontrol sistemi
devreden çıkarken, ESP her zaman
görev başında kalmaya devam ediyor.
Zincirlerinden kurtulan lastikler
etkileyici driftler yapmanızı sağlarken,
elektronik yardımcılar ağırlık
transferi tepkilerini boğuyor ve en
korkulan sonuç olan aşırı kontra
verme durumlarında otomobilin arka
bölümünü güvenle koruyor.
Süper bir direktliğe sahip olan direksiyon
alışma hızınıza ise kendiniz
bile şaşırıyorsunuz. Buna rağmen
otomobil, hızlı otoyol kullanımlarında
üzerinden geçilen enlemesine
yarıklar, farklı sürtünmeye sahip
yüzeyler ve birbirini takip eden sert
virajlarda düzeltmeler yaparken dikkatli
ve hızlı olmayı gerektiriyor. Aksi
taktirde bu kırmızı yıldırım bir anda
kopup dönüveriyor.
La Spezia’daki dönüş noktasında
bella macchina’nın konseri mecburen
hardrock’tan slow dans müziğine
dönüşüyor: Pininfarina tarafından
tasarlanan yüzü ağır bir böcek makyajıyla
kaplı, 20 inçlik alüminyum
jantları fren sisteminden yayılan aşınma
kurumlarıyla kirlenmiş ve 86 lt’lik
deposu neredeyse boşalmış şekilde
en üst viteslerde Maranello’ya doğru
dönüyoruz.
~Zayıflıklar mı? Hiçbiri ayrıntının
ötesine geçmiyor
Tepemizde tavanın siyah renkli
döşemesi, önümüzde radarlarla
kirletilmiş trafik tabelası köprüleri,
çevremizde Panda ve Punto’lardan
oluşmuş bir kalabalık, arkamızda
ise motorun en yavaş hızlarda bile
bağımlılık yapan mükemmel tınıları
olduğu halde ilerliyoruz.
Peki ama hiçbir zayıflığı yok mu
bu otomobilin? Tabi ki var. Örneğin
astımlı bir insan gibi hırıldayan klima
sistemi, kullanımı pek pratik olmayan
sinyal kolu, büyük bir dijital hız
göstergesinin olmaması, sıfıra yakın
arka görüş…
Ancak bunların hiçbiri, ne profesyonel
yaklaşımla test notlarına ne de
en kişisel objeniz olan günlüğünüze
girmeyi hak etmeyen basit birer ayrıntıdan
öteye gidemiyor.
Teknik açıklama
CT-Off modu çekiş kontrolü ve
ESP’yi tek tek ya da birlikte devre dışı
bırakabiliyor. Bu sayede etkileyici
driftler yapmak mümkün oluyor. Launch
Control ise, sürücüye aracı optimum
hızlandırmada yardımcı olan bir kalkış
kontrol programı: Tam gaz kalkışlarda
tekerleklerin patinaj yapmasını
engelliyor.
Teknik veriler
0-100 km/s: 3.4 sn; maksimum hız: 320 km/s; tüketim: 13.3 lt/100 km; Almanya fiyatı: 225 bin Euro. 4.5 lt’lik V8 9000 d/d’de
570 HP güç ve 6000 d/d’de 540 Nm tork üretiyor. Güç, F1-Trac diferansiyel ve 5 kademeli ESP üzerinden 20 inçlik tekerleklere
ulaştırılıyor. Karbon-seramik frenler, açılır hard-top ve elektrikli rüzgarlık standart.
Sonuç
Zengin uzak akrabanızın ölmesini isteyeceğiniz ve size kalacak mirası en güzel şekilde değerlendirebileceğiniz bir rüya
otomobili daha… Ancak beklemeye değer: Bu Ferrari insanın içine işliyor, duygularını harekete geçiriyor, beyinciğinizdeki
macera deposunu unutulmaz yanal ivmeler ve muhteşem bir sesle doldurup taşırıyor. Hatta City modunda (göreceli de olsa)
trafik ışıklarında beklerken motorunu stop edip yakıt tasarrufu da yapabiliyor.
Bir yanıt yazın