BMW, yeni 3 silindirli motorunun gücünü 109 HP’ye geriletti. Bunun zamana uygun mu yoksa yetersiz mi kalacağını, 3 farklı tasarruf konseptiyle karşılaştırarak araştırdık.
Her biri kendi tasarruf reçetesine sahip 4 premium kompakt.
Günümüzde ince olmak moda. Ayrıca incelik sağlık ve kendine dikkat etmek anlamına da geliyor. İnsanlar için geçerli olan bu durum otomobillere de uyarlanmış durumda. Bu nedenle BMW’den Volvo’ya tüm premium kompaktlar, kendileri için en uygun diyeti arayıp duruyor. Konu premium otomobiller olunca karşılaştırmamıza katılan 4 konuğun da, kaba çalışan dizeller yerine benzinli motorları tercih etmeleri de anlaşılır oluyor. Dizellere göre daha hafif olmaları, daha uygun fiyatları, daha sakin çalışmaları ve devirlenmeyi sevmeleri gibi diğer hoş özellikler de benzinlilerin tercih edilmelerine neden oluyor.
Sadece diyet reçetelerine bakarak BMW 116i’nin Almanya’nın bir sonraki topmodeli olacağını söyleyebiliriz: Küçük ve hafif bir baz benzinli motor, sadece 3 silindire dağıtılmış 1.5 lt hacim… 3 silindir mi? Evet. Neticede bu reçete Mini’de işe yaramış, 116 HP’lik dizel 116d’ninse karşılaştırmayı ön sırada tamamlamasını sağlamıştı. Şimdiyse hafifleme konusunda bir adım daha ileri gidiyoruz: 116i’deki 3 silindirli motorun en zayıf versiyonu sadece 109 HP güce sahip. Rakipleriyse farklı tasarruf konseptlerine sahip 3 premium kompakt. Bunlardan Volvo V40 “cool” görünen ve rahatlık imajıyla öne çıkan bir araç. Ancak motor olarak 2.0 lt’lik yüksek bir hacme ve turbo takviyesine sahip. Mercedes A 180 ise spor tifliği ve dikkat çekici dinamik tasarımıyla öne çıkarken, gücü azaltılmış 1.6 lt’lik motorunda turboyu tasarrufa yardımcı olması için kullanan bir model. Mazda ise burada tamamen kendine özgü bir yolu tercih etmiş: 2.0 lt ile yüksek bir hacme ve tasarruf odaklı ayarlara sahip karşılaştırmanın tek atmosferik motorunu kullanıyor.
Reçetelerin üzerinden bir kez daha geçelim: Büyük hacim artı turbo; küçük hacim artı turbo; turbosuz büyük hacim; sadece 3 silindir artı turbo… Bu noktada aklımızda bir soru beliriyor: BMW’nin çok düşük motor gücü sürüş keyfini, yani markayı tanımlayan en önemli özelliği tırpanlar mı? Bu sorunun cevabını takip eden sayfalarda bulabilirsiniz.
Üç silindir ve 1.5 lt
Üç silindir, daha hafif olması ve daha az hareket eden parça (iç sürtünmeleri azaltıyor) nedeniyle tasarruf sağlıyor. Titreşimler denge mili ile azaltılırken, gücü turbo (109-231 HP) sağlıyor.
KARŞILAŞTIRMA BMW 116i; MAZDA 3 SKYACTIV-G 120; VOLVO V40 T2; MERCEDES A 180
4- MAZDA 3 SKYACTIV-G 120 (446 puan)
+ Çok hafif yapı; hoş tasarım; canlı motor; geniş iç mekan; en uygun fiyata en zengin donanımlar
– İzolasyon eksikliği nedeniyle gürültülü iç mekan; bazı detaylarda vasat kalite; belli olmayan fren baskı noktası
Karşılaştırmanın açık ara en geniş iç mekanına sahip.
Daha ilk baktığınızda bile bu Japon’un premium Avrupalıların arasına karışabileceğini görüyorsunuz. Bunun dışında Mazda, en geniş iç mekanı ve en büyük bagaj hacmini (364 lt) sunuyor. Başarılı günlük kullanıma uygunluğunu Mazda 3, Sports-Line paketiyle taçlandırıyor: Sürücünün tam görüş alanında yer alan analog devir sayacı ve dar vites yolları. Geniş koltuklarsa ne yazık ki sadece görünümde sportif. Mekanik sesleriyle her zaman fark edilebilir bir çalışma karakteri sunan 2.0 lt’lik atmosferik motor, bazı durumlarda turbonun eksikliğini hissettirse de başarıyla mücadele ediyor ve bunu tüketim zayıflığı göstermeden yapıyor. Kısa stroklu süspansiyon sürücüsünü sportif sürüşlere yönlendirirken, bozuk zeminlerde plastik aksamdan ses gelmesine neden oluyor. Sonuç olarak Mazda 3 bir konfor abidesi olamıyor ama bunun olumsuz etkilerini zengin donanımıyla (head-up gösterge ve iki bölgeli klima standart) hafifletiyor. Ancak online fonksiyonlar ve asistan sistemler konusunda zamanın biraz gerisinde kalıyor.
GENİŞ İÇ MEKANLI SPORCU
Kokpit sportif, küçük eşya gözü sayısı kısıtlı. Arkada en geniş mekanı Mazda sunuyor.
3- BMW 116i (458 puan)
+ Direksiyonu, süspansiyonu, şanzımanı ve kumanda konseptiyle tam bir sürücü otomobili.
– Eğer tasarruf edecekseniz motordan etmeyin lütfen! Arka sıra dar, fiyatlar yüksek, garanti sınırlı.
Bu motor BMW’ye hiç yakışmıyor.
BMW 1 Serisi yıllar boyunca olgunlaştı ve bunu son makyajla bir adım daha ileri taşıdı: İç mekanda biraz krom, sert çizgili farlar ve otomatik ara gazı fonksiyonuyla biraz daha tazelendi. Bu otomobil de her zaman olduğu gibi dar iç mekanlı ve nakliye konusunda da iddialı değil. Ancak sanki sürücü için özel dikimmiş gibi hissettiriyor. Opsiyonel spor koltuklar harika. Hemen önünüzde ise okunaklı göstergeler ve modern bir bilgi-eğlence sistemi bekliyor. Süspansiyonsa artık ideal orta noktayı bulmuş durumda. Çekiş gücü etkilerinden arındırılmış (karşılaştırmadaki tek arkadan itişli model) direksiyon çok büyük bir keyif unsuru. Bir de şu 3 silindirli motor olmasaymış! Kalkışlarda yorgun ve devirlenirken gürültülü… Bu disiplinde BMW, rakiplerinin bayağı arkasında kalıyor. Neyse ki sessizlik başarılı ve tüketim (fabrika verisinden çok sapsa da) gayet düşük. Motor disiplininde kaybettiği puanları telafi edemeyince 1 Serisi, bu karşılaştırmada üçüncülükle yetinmek zorunda kaldı.
ELDİVEN GİBİ OTURUYOR
Bu kokpit tam bir sürücü cenneti. Kromajlara rağmen detay kalitesi daha iyi olabilir.
2- VOLVO V40 T2 (460 puan)
+ Güvenlik hissi veren geniş iç mekan; güçlü motor; zengin donanım paketi
– Şeytan arkada gizli: Görüş kötü, bagaj küçük ve yüklemesi de zahmetli.
Bozuk zeminli yollardaki konfor gayet yüksek.
Volvo farklı bir şey sunmak istemiş. Ocean Race paketi ışıltılı boyalı yüzeyler ve deri döşemelerle harika görünüyor. Motor ilk çalıştırıldığında ekranda Ocean Race yazısı beliriyor. V40 bir yatın oturaklı tarzına sahip. Süspansiyon gayet konforlu, koltuklar ise bir kaptan koltuğu kadar geniş ve rahat. Ayrıca karşılaştırmanın en uyumlu motoruna sahip: 2.0 lt’lik yumuşak karakterli makine turbonun varlığını hissettirmiyor, aracı zorlanmadan hareket ettiriyor ve fazla tüketmiyor. Ancak hem indirekt direksiyon hem de büyük direksiyon simidi dinamizm etkisi yaratmaktan çok uzak. Elektronik konusundaysa aykırılıklar var: Değişken göstergeler çok modern, orta konsoldaki düğmeli yüzeyse eski hissettiriyor. Navigasyon ise yavaş bir sistem olan TMC bilgilendirmeleriyle ile çalışıyor. Yüksek sayılabilecek fiyatın etkisini Volvo, standart olarak sunduğu yaya havayastığı ve yüksek işçilik kalitesiyle hafifletmeye çalışıyor.
BOLCA İÇ MEKAN VE HACİM
“Performance” modunda hız göstergesi kırmızı renge bürünüyor. Turbo 1.25 bar basınçla çalışıyor.
1- MERCEDES A 180 (464 puan)
+ Canlı ve sessiz motor; düşük rüzgar sesleri; küçük dönüş çapı; başarılı işçilik
– Arkada kısıtlı iç mekan; zorlu binişler; pahalı opsiyonlar; standart olmayan otomatik klıma, uzun vites yolları
Karşılaştırmanın en sportif modeli A 180.
Bugüne kadar hiç rastlamadığımız bir Mercedes! Ancak bu rahatsız edici değil. Kimileri arkadaki kısıtlı iç mekanı, kısıtlı görüş özellikleri, pratik olmayan integral koltukları, vasat donanım seviyesini ve yüksek fiyatı eleştirebilir. Ancak Stuttgartlı firma dersini iyi çalışmış: Süspansiyon artık daha iyi ve Comand-Online sistemi eşzamanlı trafik sıkışıklığı bilgilendirmelerini kullanıyor. Ayrıca küçük benzinli motor da çok iyi çalışıyor. 1.6 lt’lik makine kısa bir turbo boşluğunun ardından 9.0 sn ile 100 km/s’ye en iyi sürede ulaşıyor, keyifli bir şekilde devirleniyor ve BMW bir spor motorun nasıl olması gerektiğini gösteriyor.
Direksiyon da iyi çalışırken, vites değişimleri biraz yavaş kalıyor. A 180 karşılaştırmanın açık ara en sportif modeli ve bu da Mercedes’te alışık olmadığımız ama hoşumuza giden bir farklılık.
MODERN VE MODAYA UYGUN
Beyaz zeminli göstergeler pek okunaklı değil. Akıllı telefon bağlantısı çok basit.
Bir yanıt yazın